6|it wasn't your fault

56 18 36
                                    


Eylül 2012

"Seni mi sıkıştırıyordu? Bak bana yalan söylemiyorsun değil mi?" Kolundan tuttuğum Yoongi'yi karanlık sokak boyunca adeta sürüklüyordum.

Taehyung ile dip dibe duran bedenlerimizin üzerine gölgesi düştüğü anda kendimden bile beklemediğim bir hızla çıkmıştım sıkıştığım yerden ve Taehyung sadece olduğu yerde durmak ile yetinmişti. O daracık alanda durmuş ve sırtıma diktiği gözlerini ona bakmadan bile hissetmemi sağlamıştı. Her zamanki geveze halinin aksine sessiz kalmıştı ve sessizliği beni ilk kez bu kadar rahatsız etmişti.

Daha önce morluklar bıraktığı yanağımın üzerine bıraktığı dudağının hissiyatı ben Yoongi'ye gitmemiz gerektiğini söylerken bile oradaydı ve yanağımı çitileyerek yıkamak istememe ve sinirden tir tir tirememe sebep oluyordu.

Garip hissetmiştim. Kafam çok karışmıştı ve tüm bu karışıklığın arasında sevindiğim tek şey Yoongi'nin bu öpücük olayını görmemiş olmasıydı.

Bizi dipdibe gördüğü ilk anda Taehyung'un üstüne yürümek istemişti ve vücuduna sıkıca sarılarak engel olmamış olsaydım aralarında tekrar bir alevlenme yaşanacağından şüphem yoktu.

İzin vermemiştim. Kolundan tuttuğum Yoongi'yi çekiştirmiştim ve şimdi de sürüklemeye devam ediyordum.

Sokaklarda öylece yürürken Bay Kim tehlikesi çoktan aklımdan çıkmıştı ve pansiyona nereden gideceğimizi de bilmiyordum.

Yapmak istediğim tek şey bir an önce uzaklaşmaktı.

Kaçmaya çalışıyordum ve Yoongi bu konuda bana pek de yardımcı oluyor sayılmazdı.

"Hayır dedim ya Yoongi. Sıkıştırmadı beni."

Kesin bir boklar karıştırıyordu. Benim tanıdığım Taehyung altında bir şey yatmadan böyle bir iş yapacak biri değildi ve kısa vadede tek temennim bu olayın kimse tarafından duyulmamasıydı.

Kısık bir küfür savurdum. Boktan bir durumun içine düşürmeyi başarmıştı beni yine.

"Bana yalan söylüyorsun sen." Kolunu sıkı tutuşumdan kurtardı Yoongi ve daha önce geçmediğimize emin olduğum bir sokağın ortasında karşı karşıya  durmak zorunda kaldık. Onu sarıldığımız zamanlar haricinde karşıma almayı hiç sevmiyordum.

Üstelik sinirliydi de. Benim panik içindeki suratıma karşılık onun çatık kaşları sinirli olduğunu belli ediyordu.

"Hayır. Yemin ederim sıkıştırmadı beni." Yoongi'yi rahatlatmak için kollarını tuttum. Bu defa hafifti tutuşum. "Gerçekten bak. Yalan söylemiyorum."

"Ne yapıyordu o zaman öyle? Siz ikiniz ne alaka ya?" Etrafına baktı, ışıkları kapalı olan evlerde gezdirdi gözlerini ve fısıltıyla sordu. Sesini bu kadar kısık tutmak istediğini sanmıyordum şu an ama kendini tutuyor gibiydi. Şakaklarındaki o damar kendini yine bana belli ediyordu.

"Bilmiyorum. Kurtardı beni, saklanmak için girdik oraya." Gözlerine baktım Yoongi'nin. Sorun olmadığını görsün, bana inansın diye baktım çünkü çatık kaşlarının altında endişe içinde parıldayan gözleri sık sık vücudumu tarıyor ve iyi olduğumdan emin olmaya çalışıyordu.

"Seni kurtardı?" Kaşlarını kaldırdı şaşkınlıkla. "Bir boklar karıştırmak istediğinden öyle eminim ki." Kaşları yine çatıldı. "Onu senin yanına beş metreden yakın bir şekilde yaklaşmaması gerektiği konusunda açıkça uyardım sanıyordum ama aranızda bir santim bile yoktu." Kollarını tutan ellerime baktı ve tekrar yüzüme çıkardı bakışlarını. Tedirgin gözüküyordu.

spring drops | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin