Jisung's pov
~
Saat akşam sekize yaklaşıyordu. Chan ile anlaştıktan sonra bir sahil kenarına gitmeye karar vermiştik. Arabada yolculuk sessiz geçmişti. Sahil kenarına vardığımızda bugün hafta içi olduğu için pek kalabalık olmadığını gördük. Bankların neredeyse hepsi boştu.Arabadan inip tam denizin karşısında kalan bir banka yürümeye başlamıştık. Hafif hafif esen rüzgar özensiz şekillendirdiğim saçlarımı daha da bozuyordu. Ama hoş,bu bozulma bana iyi geliyordu. Başka bir şeyi bozsa da içimdeki ruha iyi geliyordu.
Oturduğumuz bank büyük bir ağacın altında kalıyordu. Zaten batmaya yakın güneş tam karşımızdaydı. Gölgelik bir yerde kalmamız havayı biraz daha serinleştirirken giydiğim oversize hırkanın fermuarını kapattım ve boş gözlerle denizi izlemeye devam ettim. Chan da aynısını yapıyordu. Konuşmuyorduk ikimizde.
Böyle böyle yarım saate yakın geçmişti. Güneş batmıştı.
Ben denizi izlemeye devam ederken Chan bu sefer telefonuyla uğraşmaya başlamıştı. Çok geçmeden telefonunu bıraktı ve yutkundu. Gözlerimi ona çevirdim. "Bir sorun mu var?"
Hayır dercesine hızla başını salladı. Kaşlarımı çattım hafifçe. Bozuntuya vermeden tekrar başımı denize çevirecektim ki karşıdan gelen beden gözlerimi onda tutmama sebep oldu. Elleri uzun,deri ve siyah trençkotunun cebindeydi. Yavaş ama kendinden emin adımlarla geliyordu.
Onu görür görmez direkt ayağa kalktım gitmek için. Lakin Chan'ın soğuk elleri bileğimi kavramıştı. Sert bakışlarımı ona çevirerek üstten baktım ona. "Sadece on dakika. Lütfen konuşun." Dedi. Onun da üzüldüğü belliydi gözlerinden. Hiçbir zaman bana acımalarını istememiştim. Şimdi ise hepsi halime üzülüyordu. Güldüm sinirle kendi kendime. Bileğimi sertçe çekerek kurtardım onun elinden. Minho ise çoktan yaklaşmış ve son adımı atarak önüne gelmişti.
Ben yanından geçip gidecektim ki kolumu tuttu. Dokunuşu nazik ama sıkıydı. Yüzüne bile bakmadım. Bakışlarım yerdeydi. "Ben size biraz zaman vereyim." Dedi Chan. Banktan kalktığını anlamıştım.
"Otur şuraya konuşacağız." Dedi sert sesi.
"Benim seninle konuşacak bir şeyim yok."
"Öyle mi?" Kolumu çekerek beni onun önüne getirdi. Eli sertçe çenemi tutarak başımı ona kaldırdı. Şimdi gözlerine bakmak zorunda kalıyordum. "Konuşacak bir şeyin yok,öyle mi Jisung? Hesap sormayacak mısın benden? Merak etmiyor musun seni neden bıraktığımı? Bunun için hesap sormayacak mısın,ha? Gittiğim gece fotoğraf attığım kız kimdi merak etmiyor musun? Kafanda bu soruların döndüğünü bilmediğimi mi sanıyorsun sen? Hepsini biliyorum Jisung. Bu yüzden konuşacağız."
Ard arda söyledikleri yüzünden bir tepki verememiştim. Yutkundum sadece. "Konuşmak istemiyorum." Dedim zar zor çıkan sesimle. Arada titrediği için de kendime küfür etmiştim.
"İstiyorsun. Cevap vermeyeceksen bike sadece beni dinle. Lütfen." Sesi bu sefer yalvarır gibiydi ve yumuşamıştı.
"Sadece on dakika." Çenemi elinden kurtarıp banka geri döndüm. Ben oturduktan sonra o da derin bir nefes alıp yanıma oturmuştu. Aramızda anlayışlı bi mesafe vardı. Hâlâ yüzüne değil birleştirdiğim ellerime bakıyordu. O da derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Jisung...İnan bana her şey için sebebim vardı. Seni çok sevdim. Seni seni bırakacak kadar çok sevdim."
Söylediği şey ile yutkunmuştum. Şimdiden gözlerim dolmaya başlamıştı. Bu konuşmadan sonra nefessiz kalana kadar ağlayacağımı çok iyi biliyordum.
"Çok zor şeyler yaşadık,hepsini beraber atlattık." Direkt başımı kaldırıp ilk defa baktım gözlerine ve kafamı salladım.
"Hiçbir şeyi beraber atlatmadık. Beni bırakıp gittiğin zaman yaşadım ben zor şeyleri. Ve o zaman yanımda sen yoktun Minho. Chan vardı,Changbin vardı,senin arkanda bıraktığın arkadaşların bile vardı ama sen yoktun. Tek ihtiyacım olan kişi sendin ama. Etrafımda çok kişi vardı ama ben yine yalnızdım."
Minho's pov
Söyledikleri kalbime bir bıçak gibi işlerken sessiz kaldım. Haklıydı. Ama benim de haklı sebeplerim vardı.
Yutkundum ve devam ettim konuşmama. "Biliyorum,biliyorum yaşadıklarının hepsini biliyorum. Ben bu şehirden gittim ama senden gitmedim Jisung. Gözüm,kulağım,hislerim hepsi seninleydi. Hep seni izledim,hep seni sordum,hep seni merak ettim."
Bana boş gözlerle bakıyordu. Eskisi gibi aşkla bakmıyordu gözleri şimdi.
Yutkundum ve devam ettim sert çıkan sesimle. "Arabalarda,barlarda öpüşmek. İhtiyacımız olan tek şeydi. Yaralarıma yıldızlar çizdin,ama ben şimdi kanıyorum."
Az önce yaptığım gibi şimdi o yutkunmuştu. Geldiğimden beri dolu olan gözlerinden sonunda bir damla yaş akmıştı. "Ağlama,beni anlamanı beklemiştim sadece. Ama sen hep beni suçlu buldun. Kalpsiz dedin bana Jisung. Ben o kalbi sırf sen daha fazla zarar görme diye burada bırakarak gittim."
Şimdi teker teker akıyordu gözyaşları. Ayağa kalktı. Bana üstten bakıyordu sadece. Daha fazla ağlıyordu. Onun ağlamasına dayanamayarak kalktım ayağa. Bir elimi uzattım yaşını silmek için. Fakat o tutmuştu sertçe bileğimi. Geri ittirdi. O gün yaptığı gibi ard arda omzuma vurmaya başladı acımayarak. "Beni suçlayamazsın! Beni bıraktın! Beni bıraktıktan sonra başka bir kıza koştun! Yattın onunla!"
Bileklerini tuttum aniden onu durdurmak için. "Yatmadım kimseyle! Kuzenimdi o benim!" Elleri yavaşça düşmüştü benim ellerimin içinden. Burnunu çekti.
"Ne fark eder? Beni bıraktın Minho."
"Ben seni bırakmadım. Ben senin karanlık geçmişini bıraktım Jisung."
Daha fazla ağlamaya başlarken dizleri yere çökmüştü şimdi. Önümde diz çökmüş şekilde ağlıyordu. Onu yerden kaldırmak çok istedim. Ama benim de gücüm yoktu o an.
"Jisung!" Arkamdan koşarak gelen Chan yere diz çöküp kaldırdı Jisung'u. Bana baktı sert gözlerle. "Sana onu ağlat diye fırsat vermedim Minho. Düzgünce konuşun diye fırsat verdim. Yine batırdın."
bana nefretle bakıyordu gözleri. rüzgar hafifçe esiyordu ve trençkotum havalanıyordu. daha fazla söylecek sözüm kalmamıştı. o da bir kelime daha etmeyince nefesimi vererek döndüm arkama. gitmek için üç adım atmıştım ki tanıdık çocuğun sesi duyuldu. "minho!" chan'ın seslenmesiyle omzumun üstünden baktım ona. devam ettirdi cümlesini "keşke girmeseydin hiç hayatımıza." önüme döndüm tekrar ve yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. yavaşça dolan gözlerimle uzaklaştım oradan.
☆☆☆☆☆
Arkadaslar inanır mısınız bu ficin hala finali gelmedi😀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leave'Minsung
Fanfiction"Sinirli çocuğu çıkmadan yakalayın,gece ihtiyaçlarını benimle karşılasın."