5. Bölüm

49 5 5
                                    

Her zaman ki gibi erkenden uyanmıştı Felix. Gözlerini yavaşça araladığında beyaz duvarla karşılaşmıştı. Tekrar hatırlamıştı dün olanları. Yavaşça yataktan kalkarak etrafını incelemişti. Oda da bir pencere vardı fakat açılmıyordu, kilitliydi. Oflayarak çekmişti ellerini pencereden çalışma masası ve gardırop vardı.

Son olarak ise bir kapı daha merak bile etmedi sarışın olan çünkü dikkatini çeken şey en ufak bir ses bile olmaması. Büyük ihtimalle evde kimse yoktu. Yavaş adımlarla kapıya ilerlemişti, kapı kulpunu yavaşça açmıştı kilitli olmadığı için mutluydu. Sadece kafasını çıkararak etrafa bakınmıştı tahmin ettiği gibi kimse yoktu.

Ses çıkarmamak için yavaşça çıkmıştı odadan. Merdivene yöneldiğinde önce aşağıyı kontrol etti kimseyi görmeyince basamakları inmeye başladı. Gözleri çıkış kapısını görünce parlamıştı resmen. Parmak uçlarında adım atarak kapıya ulaştığında yavaşça açmaya çalışmıştı fakat kilitliydi.

Parlayan gözleri dolmuştu bu sefer. "Fazla uğraşıp yorma güzel bedenini." Arkasında ki sesi duymasıyla sessiz bir şekilde küfür etmişti, dolan gözlerini saklamayı tercih ederek arkasına dönmüştü. Aralarında yaklaşık beş adım vardı bu yüzden rahattı sarışın olan.

Adamın sırıtması kesinlikle rahatsız ediciydi fakat görmezden geldi. "Gitmek istiyorum." Aklına gelen ilk şeyi söylemeyi tercih etmişti. Hyunjin elindeki kahve bardağını dudaklarına götürerek bir kaç yudum almıştı. "İsteyeceğin en son şey bile olamaz." Net bir şekilde konuşmuştu her zaman ki gibi. Arkasını dönerek geniş salona doğru ilerlemeye başlamıştı, Felix'te arkasından hızlı adımlarla ilerlemeye başlamıştı. "Aslında olmalı çünkü ben burda zorla tutuluyorum ve bir polis ekibi gelse sizi direk hapse atarlar hem ben reşit bile değilim hiç bir işinize yaramam." Ellerini de kullanarak açıklamaya çalışıyordu fakat büyük olan umursamayarak kahvesini yudumluyordu.

Tekli koltuğa oturarak telefonunu çıkartmıştı. "Okul işini hallettiniz mi?" Felix susarak telefonu dinlemeye çalışmıştı fakat duyamamıştı. "Evet." Dedi ve telefonu kapatarak pantolonun cebine koydu. Sarışın olan merakla bakarken Hyunjin bileğini kavrayarak yavaşça kendine çekmişti. Aralık olan bacaklarının arasına almıştı Felix'i. "Bir saniye ya ne yapıyorsun!?" Bu kadar yakın olmaları hoşuna gitmemişti. Bileğini çekmek isteğinde gücü yetmemişti.

Hyunjin ise aynı ses tonu ile konuşmuştu. "Git ve üstünü değiştir yarın da yeni okuluna gideceksin." Sarışın olan kaşlarını çatmıştı duyduklarıyla. "Kaydımı alamazsın, ben kendi okuluma gitmek istiyorum." Hyunjin sırıtarak cevaplamıştı. "Bebeğim isteyip istemediğini sormadım zaten." Dedikten sonra yavaşça sağ bacağına oturmasını sağlamıştı.

Felix bulundukları durumdan fazlasıyla rahatsızdı. Ama adamın belindeki elini sıkılaştırması canını yaktığı için karşı çıkma cesaretinde bulunmuyordu. "Son bir şey daha sakın bir daha kaçmaya çalışma, başaramazsın." Sarışın olanın konuşmasına izin vermeyerek devam etti. "Telefonunu da arama ben aldım." Telefonunu Hyunjin dediğinde hatırlamıştı ama artık hatırlamak için geç olduğunu biliyordu. "Şimdi git ve üstünü değiştir." Elini belinden çekince hızlıca kalkmıştı adamın dizinden.

Son bir kez bakarak hızlı adımlarla yukarı kaldığı odaya çıkmıştı tekrardan. Bir yandan da küfür etmeyi ihmal etmiyordu, babasına. Ağlamak istiyordu fakat güçlü olmak istiyordu. Seungmin'le son kez de olsa konuşmak isterdi. Dolaptan bir eşofman ve kapuşönlü alarak kapağı kapatmıştı. Havalar soğuk olduğu için hep kalın kıyafetler vardı.

Bir an durup düşünmüştü Felix, Hwang Hyunjin denen adam gerçekten ona aşık mıydı? Kesinlikle kulağa saçma geliyordu. Üstünü değiştirdikten sonra aşağıya inmek için odadan çıkmıştı. Merdivenlerden inerken konuşma sesleri duymuştu. Hyunjin telefon da birilerine bağırıp duruyordu. Görünüşü karakterine fazlasıyla uyuyordu.

Sadece Benimsin/Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin