6. Bölüm

35 3 15
                                    

Akşam olmuştu ve sarışın çocuğun planı hazırdı. Geriye kalan tek şey birinin odasına girmesiydi. Hazırladığı plan ona göre fazla zekiceydi. Hazırlaması baya yorucu olmuştu. Önce bulduğu bütün çarşafların uçlarını birbirine bağlamış en son ise yatağın ayaklarından birine bağlamıştı.

Pencereden aşağı sarkıtmak için önce pencere kilidini açmalıydı. Kilidi açmak için kendini bile yaralamıştı ama değmişti. Şimdi dışarıdan gelen seslerden dolayı dolabın içinde bekliyordu. Tek bir dileği vardı planının işe yaraması.

Odasının kapısının açılması ile birlikte nefes almayı durdurmuştu Felix. Bir kaç saniye sonra adım atma sesleri hızlıca dışarı çıkmıştı. Aşağıda yükselen seslerden dolayı yüzü gülmeye başlamıştı. "Sizden daha aptallarını görmedim!" Diyerek odaya girmişti Hyunjin. "Bu kadar adam aptal ve kör mü?!" Sarışın olan dolapta evet diye geçirmişti içinden. "Çok uzaklaşmış olamaz gidin, bulun ve getirin!" Emrini verdikten sonra herkes odadan çıkmıştı. Felix bütün kapıların kapandığını duyduktan sonra sessizce çıkmıştı dolaptan.

Yavaş adımlarla pencereye doğru ilerleyerek dışarı bakmıştı. Hızla giden siyah arabaları görünce rahatlamıştı. Şimdi ekimi kolunu sallaya sallaya çıkarabilecekti evden. Kapıyı açarak etrafa göz gezdirmişti kimsenin olmadığını anlayınca çıkmıştı odadan. Sessizce aşağıya indiğinde daha fazla sevinmişti.

Masanın üstünde duran bir telefon vardı. Kimin olduğunu bilmiyordu ama ne yapacağını biliyordu. Bu evden öylece çekip gitmek olmazdı. Birinin bu evi ve sahibini ihbar etmesi gerekiyordu. Hızlıca telefonu eline alarak kurcalamaya başlamıştı.

Kilitli olmadığı için şanslıydı. Hızlı bir şekilde numarayı tuşlayarak arama yapmıştı. Karşı taraftan gelen sesle hızlıca konuşmuştu. "Burda çocuk kaçıran deli bir adam var hatta  evinde saklıyor." Hızlıca konuşmasından sonra evi tarif etmişti. Geriye kalan tek bir şey vardı polisleri mi beklemiydi gitmeli miydi.

Ekiplerin hızlı geleceği söylenmişti telefonda. Bu yüzden beklemeyi tercih etmişti. Kesinlikle yanlış bir tercih olmuştu, birazdan fark edecekti zaten. Salondaki büyük pencereye yaklaşarak dışarıyı izlemişti Felix. Aklına onu onu nerde arıyorlardı soruları gelmişti biraz düşündükten sonra umursamamaya başlamıştı sarışın. Düşünmesi gereken tek şey ne olacağıydı. Bir kaç dakika sonra kendini rahatsız hissetmeye başlamıştı.

Bir şey ya da bir şeyler ters gidiyordu. Kendisinin böyle düşündüğünü hissederek aklından silmeye çalışmıştı bu düşünceyi. Fakat pencereye yansıyan görüntü onu yanıltmıştı. Dudakları yavaşça aralanmıştı sarışının. Nasıl olabilirdi herkes gitmişti. "Sana kaçmaya çalışma dediğimi hatırlıyorum." Sert bir şekilde yutkunmuştu duyduğu sesle. Hayal görmüyordu herkes gitmiş ama o kalmıştı, o biliyordu.

Yavaşça arkasını dönmüştü Felix ne yapması gerekiyordu bilmiyordu. "Bana cevap ver!" O sakin ses bu sefer sinirli ve sert gelmişti. "Ben-" Konuşmasını kapının hızla vurulması bölmüştü. Felix'in aradığı polislerden  başkası değildi. "Sesini sakın çıkarma." Hyunjin emrini verdikten sonra kapıya doğru ilerlemişti. Kapıyı sakince açarak en önde duran polise gülümsemişti.

"Hwang Hyunjin?" Gelen soruyu hızlıca karşılamıştı Hyunjin. "Buyrun benim." Polis ciddi bir ses tonuyla devam etti. "Hakkınızda şikâyet var evinizi aramak zorundayız." Dedikten sonra polis bir adım atmıştı içeri doğru. "Pardon ama evimi arama izni olmadan arayamazsınız." Biraz bekledikten sonra devam etti. "Hem hakkımda şikayet var evimi arayacaksınız hemde izniniz yok amatör diyeceğim ama genç bir polis memuru bile değilsiniz."

Gülümseyerek lafını bitirdiğinde polis memuru geri adım atmıştı. "Kusura bakmayın rahatsız ettik." Hyunjin kafasını sallayarak onaylamıştı adamı. Gözden uzaklaştıktan sonra sertçe kapıyı kapatmıştı Hyunjin. Hızlı adımlarlarla içeriye girerek sarışın olanın üstüne yürümüştü. "Bak özür dilerim gerçek-ah!" Saçlarının diplerinin çekilmesi ile bağırması bir olmuştu. "Özür dilemen hiç bir işe yaramaz artık, sana yapma dediğim bir şeyi yaptın!" Felix gözlerinde biriken damlaları serbest bırakmıştı.

Saçını tutan elleri ittirmeye çalışıyor fakat başaramıyordu. "Lütfen bırak yemin ederim bir daha yapmam!" Diyerek çırpınıyordu büyük olan çocuğu turarak ilerlemeye başlamıştı. Biraz ilerledikten sonra karanlık olan bir odaya ulaşmışlardı. Felix hıçkırarak ağlıyor ve yalvarıyordu. Bu çırpınışları Hyunjin'in hiç umrunda değildi çünkü sözünden çıkışmıştı.

Sarışın olanı resmen fırlatmıştı odaya. "Akıllanman için bu olanlar, sakın unutma!" Lafını bitirdikten sonra Kapıyı hızla kapatmış ve kilitlemişti. "Lütfen aç g-gerçekten söz veriyorum bir daha sözünden çıkmayacağım, yalvarırım!" Normalde bu kadar çırpınmazdı fakat karanlıktaydı. En çok korktuğu şeylerden biriydi karanlık. Büyüğü kesinlikle zayıf noktalarını biliyordu.

Başka şeyler yapabilirdi ama karanlığı seçmişti Hyunjin. Felix'in sesi kısılmış kendini suçlayıp duruyordu. Polisleri beklemek büyük hataydı, evet kaçmaya çalıştığı için pişman değildi. Sadece yanlış hamle yaptığı için ve karanlıkta kaldığı için ağlıyordu.

Bu karanlık odada beş gündür kalıyordu. Odanın bir kötü yanı daha vardı resmen ölü kokuyordu. Her gün kapıyı bir kadın açıp bir bardka su veriyordu çocuğa. Kim olduğunu bilmiyordu sarışın çocuk. Ama umrunda da değildi çünkü ona su veriyordu. Her yönden zayıf düşmüştü Felix. Yeterli beslenemediği için sağlığı, evcil hayvanmış gibi müdahale gördüğü içinde psikolojisi bozulmuştu.

Gözleri yavaşça kapanmaya başladığında işittiği sesler tekrardan gözlerini açmasına sebep olmuştu. "Bu kadar olay oluyor ve benim haberim olmuyor mu Lisa, bunu nasıl yaparsın?" Güzel bir sesti bu huzur veriyordu. Felix bu sesin kime ait olduğunu merak etmişti, ayrıca Lisa kimdi.

Kapının açılmasıyla gözlerine vuran ışık bir olmuştu. "Lanet olsun." O huzur veren sesi yine aynı hüzünle tekrar duymuştu. "Gel buraya." Chan sarışın çocuğu kolundan tutarak yerden kaldırmıştı. Odadan çıkmak üzereyken Felix'in sesi duyulmuştu. "Olmaz, ç-çıkamam bu odadan." Chan burnundan soluyarak sarışına dönmüştü. "Saçmalıyorsun hadi yürü." Felix kafasını hayır anlamında sallayarak devam etti. "Haberi yok, izni yok çıkamam." Chan kimden bahsedildiğini anlayınca kaşlarını çatmıştı.

"Düşünme sen onu hadi çıkalım burdan." Bu sefer itiraz etmemişti Felix, gerçekten çıkmak istiyordu buradan. Yavaş adımlarla salona ulaştıklarında sarışın olanın gözünden bir damla yaş düşmüştü. "Felix, iyi misin?" Kendine gelen soru karşısında nefesiyle gülerek cevap vermişti. "Çok iyiyim." Bu sefer gülen Chan olmuştu. "Belli." Sarışın olan duyduğu topuk sesleriyle kafasını o yöne çevirmişti.

Kendine su getiren kadındı bu. "Chan Hyunjin geliyor, gerçekten çok kızacak." Felix duyduklarıyla beraber sertçe yutkunmuştu. "Peki o hâlde çocuğu geri odaya koyalım ve çekip gidelim." Kızgın bir şekilde söylediğinde Lisa anlamıştı ne demek istediğini. Sessizce oturmuştu çaprazda duran tekli koltuğa. "Çok sinirlecek beni geri götür-" Chan sözünü keserek devam etti. "Olmayacak öyle bir şey, ben buradayım." Dediğinde Lisa hafifçe öksürerek kendini hatırlamıştı.

Biraz olsun rahatlamıştı sarışın olan. Yanında duran birilerinin olmadı onu biraz rahatlatmıştı. Ama aklında kalan iki soru vardı kimdi bu onu koruyan insanlar. "Bir şey sorsam yanlış anlar mısınız?" Masum bir sesle sorduğunda Chan gülümseyerek  cevap vermişti. "Chan ben, inanamayacaksın ama Hyunjin'in abisiyim." Son dediklerine gözlerini fal taşı gibi açarak tepki vermişti.

"Çok saçma, yani biraz tuhaf." Dediğinde Lisa sesli bir şekilde gülmüştü. "Farkındayım zaten her neyse gördüğün güzel kadın ise Lisa, Hyunjin'in kişisel asistanı olur kendisi." Lafını bitirdiğinde Lisa sıcak bir şekilde gülümseyerek devam etti. "Memnun oldum tatlım." Sarışın olan da gülümseyerek onaylamıştı. Bir süre sonra sessizlik bozulmuştu.












Uzun bir süre sonra geri dönüş yapayim dedim. İlk hedefime ulaşmışım, umarım artış devam eder.

Bölüm nasıldı fikirlerinizi yazmayı unutmayın sizleri seviyorum🎀💗

Sadece Benimsin/Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin