8. Bölüm

18 3 4
                                    

Son üç gündür yağmur durmadan yağıyor. Gökyüzünün siyah görüntüsü gitmiyordu. Bir kaç hafta sonra kış tamamen gelecekti. Bazı insanların duyguları havayla bağlantılı olabiliyordu mesela Felix gibi.

Hyunjin ise tam tersi neredeyse yılın 365 günü kasvetliydi. Pek gülmezdi, ciddiydi hemde fazlasıyla. Tâki küçüğü ile karşılaşıncaya kadar. Bir aya yakın bir süre olmuştu. Kesinlikle daha önce görmek isterdi Felix'i.

Lâkin çok takmıyordu kendisi sonuca bakmayı tercih ediyordu. Felix onundu ve onun kalacaktı.

Salonda L koltuğunda oturmuş kitabını okuyarak kahvesini yudumluyordu Hyunjin. Bugün haftasonu olduğu için ikiside evdeydi.

Felix kendi odasında ders çalışıyordu. İstediği tıp fakültesini kazanmak için çok çalışıyordu. Fakat yaklaşık altı saattir çalıştığı için sıkılmıştı. Aşağıya inme konusunda biraz düşünmüştü. Salona gitse yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Zaten en son olanlardan dolayı telefonu tamamen elinden alınmıştı. Biraz daha düşündükten sonra inmek için odasından çıkmıştı. Basamakları tek tek indikten sonra kahvesini içen büyüğünü görmesiyle derin bir nefes almıştı.

Bir şey isteyecekti fakat kızar veya başka bir şey der diye fazlasıyla çekiniyordu. Ama Felix beynini dinleyen biriydi bu nedenle cesurca davranmayı seçmişti.

Yavaşça büyüğünün yanına oturduğunda aradaki boşluğu kapatmıştı Hyunjin. "Bitti mi ödevlerin?" Kitabını kapatarak önündeki sehpaya koymuştu siyah saçlı. "Evet bitti, ama." Duraksadığında Hyunjin sol kolunu yavaşça sarışın olanın omzuna koymuştu. "Ama?"

Devam etmesi için omzunu okşamıştı yavaşça. "Sıkıldım, yaklaşık altı saattir kafamı kaldırmadan ders çalışıyorum." Hyunjin şimdiden anlamıştı küçüğünün karın ağrısını. "Ne yapmam lazım bu konu hakkında?" Gülümseyerek sormuştu Hyunjin.

Sarışın olanda kızmayacağını düşünerek cevaplamıştı. "Mesela bana telefonumu verebilirsin." Gözlerinin içine bakarak gülümsediğinde Hyunjin hızlıca evet demek istemişti fakat hemen yumuşamak istemiyordu.

Yavaş bir hareketle sarışın olanın kafasını göğsüne bastırmıştı, iki eliylede sıkı olamayacak bir şekilde sarılıyordu küçüğüne. "O olmaz ama başka şeyler yapabilirim." Demişti.

Felix'in onu dinlediğini düşünüyordu lâkin Felix oldukları pozisyondan dolayı şok içerisindeydi. Hyunjin ile bu kadar yakın olmak kalbini fazlaca hızlandırmıştı.

Yalandan öksürerek ayrılmıştı büyüğünden. "Dışarı çıkmak ister misin?" Hyunjin sorduğunda Felix hızlıca kafasını hayır anlamında sallamıştı.

"İstemem fazla karanlık." Arkasına yaslanarak karşılarında olan büyük pencereden dışarıya göz atmıştı. Ona göre fazla karanlık ve korkunçtu.

Son kelimesi olan 'karanlık' Hyunjin'in dikkatini çekmişti. Gerçekten bu kadar korkuyormuydu küçüğü karanlıktan.

İlginçti onun için bir şeyden korkmak. Yedi yaşından sonra korku duygusunu tamamen unutmuştu Hyunjin.

Düşüncelerinden sarışın olanın esnemesi ile ayrılmıştı. Saate baktığında sekizi görmüştü. "Uykun mu var?" Daha dokuz bile olmadan uykusu gelmiş olacak ki onaylar mırıltılar çıkartmıştı Felix.

Ayağa kalkarak elini küçüğüne uzatmıştı Hyunjin. Sarışın olanın anlamaz bakışlarını görünce açıklamıştı. "Gel benimle." Net bir şekilde konuştuğunda Felix ilk başta tereddüt etmişti.

Sadece Benimsin/Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin