3

778 43 0
                                    

Bahçeden gelen sesler yüzünden erkenden uyanmıştım. Çok huyum değildir erken kalkmak. Ama gelen yüksek kahkaha sesiyle uyanmamak gibi bir seçeneğim yoktu. Karadeniz insanları çok bağırarak konuşurdu. Sadece gülmeleri değil konuşma sesleri bile odamdalarmış gibi geliyordu kulağıma. Balkondan bahçeyi kontrol ettiğimde herkesin bizde olduğunu gördüm. "Bu ne ses kardeşim ya?" diye bağırdım aşağıya. Gülen yüzler bu sefer bana dönmüştü. "Öğlen oldu kardeşim ya. Kalksana." dedi Yüksel amca. Ben de gülmüştüm. "Sen dersin de ben gelmez miyim kardeşim ya?" dedim kahkaha atmadan önce.

"Aslan dostum benim ya." dediğinde daha çok gülmüştüm. İçeri girip hızlıca banyoya gittim. Banyodaki rutin işleri hallettikten sonra aşağı indim.

"Günaydın." dedim canlı bir sesle. Bugün çok enerjik hissediyordum. "Günaydın." ilk cevap veren Barış'tı. Ben ne kadar enerjiksem o da o kadar yorgun görünüyordu bugün. "Yelda nerede?" dedim masada ki eksiği fark etmemek imkansızdı. "Kış uykusuna yatmış o. Beni kaldırmayın, dedi." diye açıklama yaptı Barış. Tam kafamı sallayacakken Barış'ın balkonundan gelen bağırma sesiyle oraya döndük.

"GÜZELLİK UYKUSUNA DEDİM ABİCİM. KIŞ UYKUSUNA SEN YATARSIN ANCA!"

Yelda'nın sesini duyduğumuz gibi gülmeye başladık. "Yanım boş Yelda, gelsene!" diye bağırdım ben de ona. Gerçekten yanım boştu ya. Bir şey demeden içeri girdi, kapıyı vurmayı da ihmal etmemişti. Basmayın kızın laz damarına. Kendi kendime güldüm.

"Neye borçluyuz bu güzel masayı?" dedim. Masada olmayan yoktu. Biz hep, birlikte kahvaltı yapardık ama bu kadar özenli olmazdı masa. "Barış'a." dedi annem. Göz devirmeme engel olamamıştım. Sanki ilk defa görüyorlar Barış'ı. "Bir gün gözleri öyle kalacak bu kızın." dedi Yusuf. "Dayak mı istiyor canın?" dedim kaşlarımı çatarken.  "Gel." dedi.

"Bulaşma benim kardeşime." dedi Yüksel amca Yusuf'a. Kardeşim, bizim aramızdaki bir espriydi. "İyi ki varsın aslan kardeşim." dedim elimi kalbimin üzerine koyarken. Aynı hareketi yapıp "Aslan dostuma bulaşanı yakarım." dedi. Biz tekrar gülerken Yelda söylene söylene geliyordu. Yanıma oturup hiç konuşmadan tabağını doldurmaya başladı.

Masada herkes birbiriyle konuşuyordu. Ben Yeliz ablayla alışverişe gitmeyi konuşurken Yusuf, Barış, Yelda birbirlerine laf yapıyordu. "Günaydın herkese." diyen sesle kafamı kaldırdım. Düşman hattı... Yağmur, uyuz Yağmur gelmişti. Elinde ki tabakla Emine teyzenin yanına gitmiş bize bakıyordu. "Sabah börek açtım da annemle, size de getireyim dedim." dedi minnoş minnoş. Sinsi pislik. Senin o yüzünü bir ben bilirim.

"Bizim böreğimiz var." dedim boş bulunup. Yeliz abla gülerken annem bana gözlerini büyüterek bakıyordu. Ne, anlamında kafamı salladım. "Ama bunu ben yaptım Gökçe. Kimsenin böreğine benzemez." dedi kız bozuntuya vermeden. Cevap vermemi beklemeden Barış'a baktı. "Hoşgeldin Barış. Nasılsın?"  dedi. Asıl karın ağrısı Barış'tı bunun.

"Sağ ol Yağmur. İyiyim, sen nasılsın?" dedi Barış. Bir de cevap veriyordu şu uyuza. "Gel kızım otur." dedi boş sandalyeyi göstererek. Kız da bunu bekliyormuş gibi atladı hemen. "Şunu bir yolsak mı?" dedi Yelda fısıldayarak. "Bak sana ne zamandır diyorum. Yolalım gitsin." dedim heyecanla. "Saçma sapan konuşmayın salaklar." dedi Yeliz abla.

"Alacağın olsun abla. Sen Merve'yi yolarken biz böyle mi dedik?" dediğimde Yelda kahkaha attı. Muhtemelen o anlar geldi gözünün önüne.

6 sene önce:

"Fatih'ten uzak dur diye elli kere uyarmadım mı ben seni kızım? Ne işin var senin benim sevgilimin yanında?" diye bağırdı Yeliz abla. Fatih abi bu kızdan kaçtıkça, kız Fatih abiye yanaşıyordu. Bundan emin olmak için Yeliz abla sıkı denetimler yapmıştı. Her şeyden önce Fatih abinin öyle biri olmadığını biliyorduk. Biriyle konuşurken, başkasına bakmazdı. Hele ki Yeliz ablaya bu kadar aşıkken hiç hiç yapmazdı.

İkinci Şans?|Barış Alper Yılmaz|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin