13

567 95 2
                                    

"Hem beni kaçırdığınıza hem de yemek yaptırdığınıza inanmıyorum." dedim sinirle. Yunus ve Berkan'ın güreşi kısa sürede büyümüş ve Kerem'i, Barış'ı da içine çekmişti. Bir süre boğuştuktan sonra yorulmuş ve acıkmışlardı. Bir anda kendimi mutfakta bulmuştum. Hangi akıllı kaçırdığı adama yemek yaptırırdı ki?

"Kral sen iyi yemek yapıyorum, deyince merak ettik." dedi Berkan büyük bir oyunculukla. "Ben öyle mi dedim Yunus?"dedim şokla. Asla böyle bir şey dememiştim. "Demedin yenge." dedi anında. En çok Yunus'u sevmiştim. Her şeyimi onaylıyordu. "Aslanım benim ya."

"Çifte standart uygulanıyor burada!" diye bağırdı Berkan. Yerimde sıçramıştım. "Ya sen deli misin? Ne ikide bir bağırıyorsun?" diye yükseldim. Barış'la konuşmadığım için ve Yunus da en sevdiğim olduğu için ve ayrıca Kerem de Barış'la bir sohbet olduğu için tüm sinirimi Berkan'dan çıkarıyordum.

"Ben sana yenge deyince kıyameti koparıyorsun. Yunus deyince aslan oluyor." dedi. Beni bana şikayet ediyordu resmen. Biraz fazla çocuktu Berkan. Ses dikkatini çekmiş olacak ki Barış bize döndü. Kavga ettiğimizi görünce Kerem de geldi.

"Ya siz şaka mısıız? Çok merak ediyorum neyi paylaşamıyorsunuz siz?" dedi Barış. Onu da delirtmiştik. Söylemeyi unuttum bu bizim bugünkü dördüncü kavgamızdı.

"Sana ne?" diye onu da tersledim. Her şeye çok sokuyordu o Rize kalıtımlı burnunu. "Gökçe." dedi uyarır gibi. "Ne?" dedim aynı terslikle. "Odaya geçer misin lütfen?" dedi Barış. "Hayır geçmem." dedim aynı gıcıklıkla. Sabır çekti, ben de yemeğe dönmüştüm. "Soğan almamışsın. Fasulye iptal." dedim Barış'a. Severdi bu yemeği. "Bahçe var arkada. Orada ekilidir." dedi ciddiyetle.

Yüzüme bakmaya devam edince "Ee, onu da mı ben yapacağım? Hizmetçiniz olayım diye mi getirdin beni buraya?" dedim sinirle. "Hemen yükselme, hemen. Gider, getiririm ben." dedi gülerek. Kalkıp yanıma geldi. Kestiğim sebzelere bakıyordu. "Bunlar küçük, bunlar büyük olmuş." dedi bir elti edasıyla. Sabır çekip, cevap vermedim. "Bu ne böyle salata gibi renkli renkli? Böyle yemek mi olur?" dedi. Elimdeki bıçağı tezgaha bırakıp ona döndüm. "Bela mısın oğlum sen?" dedim sinirle. Sabrımı sınıyordu.

Beklendiğim bir anda eğilip yanağımı öptü. Daha ağzımı açmama fırsat vermeden koşarak kaçtı. Pislik Barış, dayaklık, aptal Barış. Ben arkasından bakakalmışken Kerem'den gülme sesi geldi."Bence sen de seviyorsun, hâlâ." dedi.

"Sevgi her şeyin çözümü olmuyor ki Kerem. Sorsun ona da söylerim. Onu çok seviyorum ama bir daha ona şans vermeyecek kadar da nefret ediyorum. Ben her şeyi bir kenara bırakmış, affetmeye çalışırken Barış yine hata yaptı. Beni kaçırmasaydınız ben şu an biriyle nişanlıydım. Muhtemelen birkaç aya da evli..." dedim. Düşüncesi bile korkunç olan gerçeğin kıyısından dönmüştüm.

***

"Allah belasını versin bu oyunun." deyip kalktı yerden Berkan. Jenga oynuyorduk ikimiz. Dördüncü kaybedişiydi. "Üzülme Berkan. Elbet bir gün kazanacaksın." dedim sahte üzüntümle. Bu oyunda çok iyiydim. Bir kişi hariç herkesi rahat yenerdim. O da şu an çaprazımda arkadaşlarıyla sohbet ediyordu.

"Gel lan bir daha." dediğinde ayağa kalktım. "Yenilen pehlivan güreşe doymazmış canım. Benden bu kadar." deyip kendimi Yunus'un yanına attım.

"Beni ne zaman geri bırakacaksınız?" dedim Yunus'a. Dudaklarını büzerek "Bilmiyorum yenge. Barış, ne zaman tamam derse o zaman dönersiniz siz." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. "Ne demek dönersiniz? Siz gidiyor musunuz? Beni bırakma Yunus." dedim abartılı bir şekilde.

"Valla iki gün diyerek izin aldım yenge. Tuğçe beni keser. Berkan'ın olduğu ortama çok yollamak istemiyor da." dediğinde güldüm. "Haksız sayılmaz." dedim. Ben göndermiştim ve ben yanmıştım.

"Hem zaten misafirliğin kısası iyidir. Biz gidelim, siz de sorunlarınızı çözün." dedi Kerem. "Bizim çözülecek sorunumuz yok Kerem. Sizle birlikte biz de döneriz." dedim. Barış "Gökçe bu konuyu başbaşa konuşacağız. Çözene kadar da buradan gitmeyeceğiz." dedi. "Seninle muhatap olmayacağım Barış." dedim kafamı baka tarafa çevirip.

"Çocuk gibi davranma Gökçe. Sırası değil. Sonuçta kız kaçırdım. Bırak da gerginliğini yaşayım." dedi Barış. "Ya sen beni kaçırdın." dedim ayağa kalkarken. Aklıma sanki yeni gelmişti.

"Bu var ya elli kere dedi. Elli kere omzuna attı beni. İşte çağırdı kötüyü. Al başımıza geldi, rahatla." dedim yastığı ona atarken. Eşeklerin dördü de gülüyordu.

"Adam tam barışacağız Kerem'e gidiyor. İçince bile Kerem'i sayıklıyor. Lafa gelince ben sana aşığım Gökçe. Kimseyi sen gibi sevemem." diye yükseldim bu sefer. Üç saattir buradaydık ve delirtmişlerdi sonunda. "Al sana," dedim elime aldığım yastığı ona vururken. "Kerem. Al sana Kerem." dedim ikinci vuruşumda da.

Berkan'ın "Yenge biraz gergin galiba." demesiyle ona döndüm. "Sen hiç konuşma. Artık hayvanlar bile tek eşli. Senin neyine iki, üç kızı bir arada yürütmek?!" dediğimde hâlâ gülüyorlardı.

"Sen de dinli, imanlı numarası yapma. Hangi imam başka bir imamla böyle yakın olur?" dedim Kerem'e. Yunus'a lafım yoktu. Adam harbi adamdı.

"Saydırman bittiyse ne yapacağımızı düşünelim mi güzelim?" dedi Barış. "Güzelin falan değilim ben senin. Ben bir şey yapmadım. Kim yaptıysa o düşünsün. Babama şikayet edeceğim seni. Vursun götünden. Yılmaz amcaya da seni söyleyeceğim Berkan. O, Barış'a kıyamaz ama sana çok güzel kıyar." dedim.

🌥️🌥️🌥️
Çok salak bu Berkan ya

Arkadaşlar okunma çok yüksekken neden oy sayısı çok düşük ki beğenmediğiniz yerler vs varsa söyleyebilirsiniz

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İkinci Şans?|Barış Alper Yılmaz|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin