1. Bölüm "Bir Selam Verme Meselesi"

23 7 11
                                    

  Ateş, alev, yangın. Ölüme nefesinden bile daha yakın olacak, attığın her adımın.

  Kara, gece, yıldız. En çok ay ışığında parlar, bayrağımız.

💙

Blāz...

Ruhumun küçük parçacıkları kanıyor, ellerimi kana buluyordu. Hep bir yara, hep bir acı. Bazen ellerimi jiletlemek istiyordum, o zaman akan kanı ben akıtmış olurdum en azından. Başkası değil. Bedenim güçsüz düşmeye başlıyacaktı, açtım, yorgun ve üşüyordum. Yine de zihnimde aslında bunların hiç birinin olmadığını söyleyerek direnmeye çalışıyordum. Çünkü çektiğim acıyı kontrol edebilecek olan bendim.

Olmuyordu. Gözümün önüne gelen görüntüler silinmiyordu. Ben canımı emanet ettiğim adamların parçalarını kendi ellerimle toplamıştım. Hal buyken öfkem nasıl dinecekti? Ama aptallık bendeydi, onları sadece yakarak öldürmemeliydim. Adlarını unutana kadar çeşitli işkence yapmalıydım. Dilleri yalvarmaktan lâl olup, gözlerini açamayana kadar.

Dikiş Tutmaz'ı daha sıkı tuttum. Kimliğimizi kimse doğrulamadan buradan çıkmanın yolunu bulmalıydık. Cebe silahını önünde ki kumral adama doğru doğrultmuş, ağzımdan çıkacak en ufak bir emire bakıyordu.

"Zehir," Dedi kara gözlerü asker. "Bozlağı al."

"Emredersiniz komutanım."

Hayatım ve mesleğim belki de sadece tuttuğum bıçağa bakıyordu. Onu burada öldürsem vücudum delik deşik olana kadar beni vururlardı. Bu yüzden sakin kalmalı ve düzgün bir plan yapmalıydım. Zehir denilen adam az önce Cebe'nin zincirden çözdüğü adama yardım ederken şansıma düzinelerce küfür saydım. Nerde boktan bir şey olurdu, erinmeden gelip beni bulurdu.

Gözleri sinirimi bozacak derecede sakin bakıyordu. "Kimsin kadın?"

"Eben," Dedim her ne kadar görmeyeceğini bilsemde tatlıca gülümseyerek. "Beğenemedin mi?"

Çok kibarsın Blāz.

Elimde ki tek şansım bu anken onları olabildiğince oyalamalıydım. Erhan Albayın bir güzel ağzıma etmesini istemiyorsam buna mecburdum. Arkasında ki kar maskeli adamlardan biri güldü.

"Bayan Ebe," Dedi haylaz gözleri ışıl ışılken. "Komutanımı tam olarak çıkarttığınız yerin o kutsal yer olduğuna emin misiniz?"

Bu bize kolay kanar, onunla ilgilen.

Karşımda ki adamın gözleri öfkeyle parladı. Sanırım o timin yaramaz çocuğu oluyordu. Eğer Soner burada olsaydı, eminim o da beni böyle delirtirdi. Onları şimdiden özlemiştim, nasıl da burnumda tütüyorlardı. Geri gelmeyecek birini özlemek böyle bir şeydi sanırım.

"Zıpır," Dedi silahı alnıma biraz daha dayayarak. "Zıpır zıpır zıplatırım seni Zıpır."

  Sanırım tam da tahmin ettiğim gibiydi. Cebe'ye göz ucuyla baktığımda sanki ona bir işaret versem öldürmekten geri durmazdı. Benim havalı terminatörüm, delik deşik etmeye bayılırdı. Eğer buradan sağ çıkarsak ona bir kız ayarlamalıydım. İnsanlardan o kadar uzak duruyordu ki sonunda göt kurusu olup ölecekti.

"Eee, böyle birbirimize aşık aşık bakacak mıyız?" Göz kırptım. "Bence onlardan uzaklaşıp yiyişebiliriz."

  Cazibem her zaman işe yarardı. Bıçağı hafifçe ittirdim. Şu an hafifte olsa kestiğime emindim. Hafif bir güç Dikiş Tutmaz'da her zaman işe yarardı. Ama yok, adamın mimiği bile hareket etmemişti.

MARTAVALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin