3.Bölüm: Metro..

234 14 29
                                    




Keyifli okumalar🤍🤍


2 yıl sonra... Eylül 2024

***

Yağan yağmur pencerenin pervazını sert darbelerle döverken tabağında yemeye devam ettiği Fraisier tatlısını sehpanın üzerine bırakıp çalan telefonu cevapladı:

- Alo

- Bonjour Madame (günaydın hanımefendi)

- Merci,Vas-tu dire quelque chose ? (Teşekkürler, bir şey mi diyeceksiniz)

- Oui (evet)

- je t'écoute (dinliyorum)

- les travaux commenceront tôt aujourd'hui (iş bugün erken başlayacak)

- désolé, je viens de me souvenir (özür dilerim,yeni hatırladım)

- pas de problème, passe une bonne journée (sorun değil,iyi günler)

Çalan telefonu hızlıca kapatıp hazırlanmaya başladı..

Önce üst tarafı dar kesim kırmızı renk pazen elbisesini giydi ardından uzun, kıvırcık saçlarındaki kalın tokayı çıkarıp saçlarını iki yandan saldı eline geçen mat kırmızı ruju sürünüp uzun botlarını hızlıca giydi tam çıkarken karşıdaki boy aynasına bir an takılan silüetine uzun uzun bakıp iç geçirdi en son ne zaman kendi için hazırlanmıştı ki bi an aklı iki yıl önce o olaylı unutulmaz geceye gitti

BEN HİÇBİR ŞEYİN FARKINDA DEĞİL MİYİM ASİİİ ,BANA ACIDIĞIN İÇİN KENDİNİ BANA MECBUR KILMIYCAM ANLIYO MUSUN!!! BENİ SEVDİĞİNDEN DEĞİL, BANA ACIDIĞINDAN KENDİNİ BANA MESUL ETMENE ASLA İZİN VERMİCEM!!!!

kulaklarında çınlayan ses bir an yüzünü buruşturtsa da bulunduğu durumdan hızlıca sıyrılıp kapıya doğru koşturdu...

Beş dakika sonra yağan yağmur altında sırılsıklam ana caddeye çıkıp etrafına bakınmaya başladı Lyon yine tüm tarihi ve kültürel ihtişamıyla göz kamaştırıyordu metro istasyonuna doğru koşarak beklemeye başladı sağ tarafında gelen seslere doğru bakınırken yağmurun daha da hızlandığını fark etti gelen metroya hızlıca binip hemen karşılıklı sıralı olan oturağa oturdu.

Yağan yağmuru camdan izlerken kulakları tanıdık bir sese aşina oldu

- D'accord, d'accord, je m'en occupe tout de suite, à demain. (Tamam,tamam hemen hallediyorum,yarın görüşürüz)

sesin geldiği yöne bakındı ancak metro fazlasıyla kalabalık olduğu için sesin kime ait olduğunu bir türlü kavrayamadı

Çantasını kucağına çekip içinden telefonunu aramaya başladı çantanın içi o kadar kalabalıktı ki bir an çığlık atmamak için kendini zor tuttu karıştırdı,karıştırdı telefonu hızlıca eline alıp kilidi açarken çantadaki eşyalarının bazıları yere döküldü sinirle küfürler savurarak hızlıca dökülen eşyaları çantasına tıkıştırmaya başladı karşıdaki adam kendisine ters ters bakınırken etraftakileri rahatsız ettiği için

- "excusez-moi monsieur" (kusura bakmayın efendim) diyerek ayağa kalktı

- Est-ce que cela pourrait être le vôtre ?
(Bu sizin olabilir mi)

Biri Otuz Geçe.. //Aslaz//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin