5. BÖLÜM

362 20 14
                                    


&5

Biliyordum. Sonumun böyle olacağını biliyordum... Dakikalardır göz yaşlarım, yanaklarımdan süzülüyordu, sadece içim dışıma çıkana kadar ağlıyordum...

"Ağlamayı kes! Daha bu ne ki cezanı, evde kesicem, sen hiç merak etme."

Yanımdaki gittikçe devleşen Ateş, kaşlarını çatmış, yüzü bir seri katili andırıyordu. Öyle ki buz gibiydi... Bir o kadar da korkunç. 

Artık bana ne yapacağı umrumda değildi. Ben bu  hayata mahkumdum... Hep böyle geldim, böyle de gidecektim.

2 GÜN ÖNCE

Üç gün olmuştu, buraya geleli ve yavaş yavaş alışmaya başlamıştım. Tektim, huzurluydum, kimse tarafından kısıtlanmıyordum... Daha ne istiyor olabilirim ki?

Bu süreçte sanki bir gelenekmiş gibi apartmandaki, komşularım gelip gitmişti. Ama işin garip tarafı ise Dilanı sorduğumda kimse öyle birinin burda yaşamadığını söylemişti. Oysaki bana üst katta yaşadığını söylemişti. Çok düşünmüştüm ama bir sonuca varamamıştım.

Madem öyle biri yaşamıyor o zaman o kadın kimdi? Ve bana neden kendisini öyle tanıtmıştı?

Bu düşünceleri kovdum. Bir yanlış anlaşılmada olabilirdi. Umrumda değildi zaten.

Koltukta oturmuş, moda dergilerini karıştırıyordum. Bir zamanlar bu dergilerde benimde fotoğraflarım vardı...

Kendimi bildim bileli modayla uğraşıyordum. Moda benim hayatımdı, hayalimdi... Hayalimi gerçekleştirmiştim de. Bir sene önce Ateşin şirketinde çalışıyordum, moda dergilerinin kapak fotoğraflarında benim fotoğraflarım olurdu...

Mesleğimi bırakmıştım... Çok seviyordum, hayatımı renklendiren şey modaydı ama Ateşle evlendiğimiz de napmış etmiş beni işi bırakmaya ikna etmişti. Nedenini sorduğumda ise çok açık kıyafetler giydiğim için bir araba dolusu azar işitmiştim, küçük bir çocuk gibi...

Elimdeki dergiyi büyük bir hırlsa karşı duvara fırlattım. Acizlik... Çaresizlik, ne kötü şeylerdi böyle. Kendime bazen acıyordum, herkesin hayatını bilemem ama dışarda, metoroda, kafede, yolda yürürken gülebilecek bir sebep bulabiliyorlarsa benim için güzel bir hayata sahipler...

Ben bulamıyordum...

Sehpanın üstünde ki sıcak kahveyi dudaklarıma götürecekken, burnuma gelen kokusuyla midem bulandı. İğrenç kokuyordu, oysa ki daha yeni almıştım. Tarihi mi geçti acaba?

Kahveyi sehpaya koyacağım sırada, midemde bir şeyler ters takla atıyormuş gibi hissettim. Elimi karnıma götürdüğümde, genzime doğru gelen sıvıyla, ayağa fırlayıp lavaboya koştum.

Kapıyı hızla açıp, içimde ne varsa lavaboya boşalttım. İğrençti!

Kahveden bir yudum almıştım, acaba o mu mide-

Dur bir bir dakika. Hayır bu olamaz, bu imkansız. Olmaması gerekiyor.

Zihnimden geçen düşünceler ile dondum. Acaba ben şey olabilir miydim? Olamaz! Olmasın.

Üzerimdeki gri eşofman ve kırmızı tişörtü umursamdan çantamı ve anahtarı alıp kapıya koştum. Hızla siyah spor ayakkabıları giydiğimde, kapıdan çıkıp kitlemden kapattım.

Hayır bu olamaz, olamaz, olamaz! İmkansız, en az 1
ay olmuştu. Bu olmasın lütfen.

Telfonumdan takvime baktığımda, ayın onu olduğunu gördüğümde beynimden vurulmuşa döndüm. Aman Allahım! Regl günümü, tam  on gün geçmişti ve ben fark etmemiştim. Ben, bu doğru olabilir miydi? Ben hamile olabilir miyim?!

SOĞUK KARANLIK |+18|Where stories live. Discover now