10. BÖLÜM

257 11 4
                                    


&10

belalibirgaci

💖

Keyifli okumalar...

Hayat neden bu kadar adaletsiz? Kiminin yürüdüğü yollarda açar çiçekler, kiminde ise kendi ektiği tohumlar bile açmaz...

Benim içinde öyleydi. Hiç bir zaman hayattan bıktım, artık ölmek istiyorum derecesine gelmemiştim. Taki hayatımı yokuşa sürükleyen o insanlara kadar.

En çokta canımı yakan ilk anne babamın olması sonrasında beni tecavüz etmeye çalışan Kadir...

Peki ya Ateş. O beni yakıyor muydu? Ruhumu paramparça edenlerden biri miydi yoksa? Evet, oda onlardandı.

Bir tokat ne kadar can yakabilir ya da ne kadar parçalayabilir? Peki aldatılmak, o ne kadar öldürür insanı?

Yok sayılmak bu hayatta alıştığım en acı şeydi. Yok sayılmaya o kadar çok alışmıştım ki Ateş beni 3 ay boyunca görmezden gelmesine bile  normaldir diye bir şey dememiştim, diyememiştim.

Hava cıvıl cıvıldı. Güneş, tepemde bütün sıcaklığı ile tenimi yakıyordu. Ateşin evinde, onun bahçesindeydim. Dışarda kurulu çardak sarmaşıklarla dolanmış çok ferah duruyordu. İçimdeki ses acaba dedi acaba o kadını da buraya getirdi mi?

Günlerdir burdaydım fakat bu konu hakkında tek kelime dahi etmemiştim. Zaten edemezdim de, Ateş o geceden sonra bir daha eve gelmemişti. Yine aynısını yapmıştı, yine beni bırakıp gitmişti... Fakat artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ondan kesinlikle boşanacaktım.

Bana şiddet uygulamıştı... İçimdeki ses o kadar acımasızdı ki sanki dedi babandan, annenden şiddet görmüyordun. Aklıma gelen kötü anılar ile gözlerim doldu. Elim kalbime gitti usulca.

Üstümde beyaz bir t-shirt altında ise yeşil diz üstü bir şort vardı. Her gece yemek yapmaya gelen - Aliye Hanımdan - istemiştim. O da bir kaç parça eşya almıştı.

Burdan gidecek ve düzgün bir hayat kurmak için sadece gerkli zamana ihtiyaçım vardı. Burda kalarak bile kadınlık gururumu zedelemekten başka bir şey yapmıyordum.

Karnımda gün geçtikçe kendini belli eden bir büyüme vardı. Hatta bazen aynadan yan profilime bakıyordum, ne kadar büyümüş diye. Gerçekten bazen çok tuhaf davranıyordum, elimi karnıma atıp sürekli Ateşi eleştirmek hobim olmuştu.

Gözlerim çardağın etrafına dolanmış çiçeklerdeydi ve aklımda ise yine aynı soru. Ateş bebeği nasıl öğrenmişti? Gerçekten bunu nasıl öğrendiğini düşünmekten kafayı sıyırmak üzereyim.

Aniden hissettiğim şey ile gözlerim heyecanla açıldı. Az önce minik kelebeğim bana tekmemi atmıştı yoksa ben mi öyle hissettim derken, karnımda tekrar aynı baskıyı hissedince sevinçle havaya kalktım. Ellerimi birbine çırpıp sanki anlatabileceğim biri varmış gibi hızla içeri daldım.

Etrafa baktığımda kimse yoktu ama bu sevinç çığlıkları atmama engel değildi. Elimi karnıma getirip tekrar hissetmeyi bekledim ve bir süre sonra tekrar aynı baskıyı hissedince mutluluktan gözlerim doldu...

"Bebeğim, annecim, minik kelebeğim sen anneye tekme mi attın?"

Kendimi bu annelik olayına o kadar çok kaptırmıştım ki sürekli annecim diyerek konuşuyordum. Aslında o an fark ettim bir bebeğimin olması düşüncesinin mükemmel bir duygu olduğunu.

SOĞUK KARANLIK |+18|Where stories live. Discover now