21🗽

607 105 209
                                    

Beomgyu beklemiş, Taehyun da söylediği gibi gelmişti.

Yol boyu uzun uzun düşünmüş, konuşmak istediği şeyleri de hazırlamıştı Taehyun. Onu evde her ne olursa olsun heyecanla bekleyen bedenden habersiz.

Beomgyu o mesajı attığı an pişman olmuştu. Daha bir kaç saat öncesine kadar Taehyuna yakınlaşmama kararı almış, hatta onu unutmayı bile düşünmüştü.

Şimdi ikili kapının girişinde dikiliyor sessizce birbirini izliyorlardı.

Beomgyunun bacaklarına sürtünen kedi sonunda ikisinin de dikkatini çekmeye başarmıştı. "Gelmene gerek yoktu." Beomgyu kedisi Terryni kucaklarken konuşmuştu.

"Seninle konuşmak istiyordum zaten."

"Geç kalacağım derse" dediğinde Taehyunu arkasında bırakmış salona doğru adımlamaya başlamıştı. "Uzun sürmeyecek." Çantasını alan bedeni engelleyerek konuşmuştu Taehyun.

"Sen buraya konuşmak için mi geldin? Mesaj da atabilirdin."

"Neden geldiğimi hatırlattığın iyi oldu" demiş bir kaç adım ötesindeki bedene iyice yakınlaşmıştı. "Görüyorum ki, lafım hiç dinlenilmemiş." Parmakları Beomgyunun üzerindeki atletin eteklerine tırmanırken aynı zamanda bakışları yüzünde dolanıyordu.

"Üşendiğimi ve değiştirmeyeceğimi sana söylemiştim."

"Evet, hatta gelip kendin değiştir demiştin, değil mi?" Taehyunun konuşmasıyla Beomgyunun kalp atışları da hızlanmıştı. Ne kadar kendini tutmaya çalışsa da, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

"Gitmem gerek, geç kalacağım Taehyun."

"Yetiştiririm ben seni" demiş kendisinden uzaklaşmaya çalışan bedeni belinden kavrayarak olduğu yere sabitlemişti. "Fakat, şimdi konuşmamız gerekenler var."

"Konuşmak istemiyorum." Demişti ve derin bir nefes almıştı Beomgyu. Az çok tahmin edebiliyordu konuyu. Sabah sabah keyfini pozmak, tüm gün asık suratla gezmek istemiyordu.

"O zaman konuşmadan anlatayım?" Taehyunun konuşmasıyla kaçırdığı bakışlarını tekrar yüzüne çıkarmıştı Beomgyu. "Anlamadım" demişti ardından.

"Anlarsın." Yüzündeki gülümseme büyüyorken devam etti konuşmasına. "Ama öncesinde halletmemiz gereken başka bir konu var." Beomgyunun belini kavrayan parmakları tekrar atletin eteklerini bulmuş yukarıya doğru sıyırmaya başlamıştı.

Beomgyu nefesini tutmuş, hipnotize olmuş kimi kıpırdamadan Taehyunun haraketlerini kavramaya çalışıyordu.

Taehyunun parmakları elinin altındaki bedene temas ediyor, cayır cayır yanan tenin parmaklarını uyuşturduğunu hissediyordu. Tam şu an, bir kez daha emin olmuştu aklındakilerden.

"Kollarını kaldırsana." Taehyunun fısıldarcasına konuşmasıyla Beomgyu göğsüne kadar sıyırılmış kumaşı yeni fark edebilmişti. Ardından hemen kollarını kaldırmış Taehyun da beklemeden tamamen üzerinden çıkarmıştı atleti.

Taehyunun soğuk parmakları sırtına temas ettiğinde tekrar nefesini tuttu Beomgyu. Bakışları ayrılmıyor aksine daha da çekiliyorlardı birbirine.

"Taehyun" diye seslendiğinde teninde dolaşan parmaklar daha sıkı sardı bedenini.

"Özür dilerim."

"Neden özür diliyorsun?" Beomgyu merakla cevabı beklerken Taehyunun dudaklarını çıplak omzunda hissetmişti. "Kalbini kırdığım için, her şey için" demiş her kelimesinde dudakları Beomgyunun tenine temas etmişti.

rag doll | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin