"Ne?" Jin'in ağzından çıkan kelimeler neredeyse boğazıma takılmıştı.
"Lütfen bana tekrar söyletme. Zaten çok utanıyorum." Jin gözlerini benimkilerden kaçırarak konuşuyordu.
"Ne zaman? Neden?" Aklımın rüyamda olanlara kaymasına izin vermemeye çalışarak sordum.
"Gerçekten önemli değil. Hiçbir anlamı yoktu, yemin ederim. Lütfen tuhaf hissetme." Jin'e baktım ama ben daha konuşamadan garson kız yemeğimizle birlikte geldi.
"Afiyet olsun." Jin'e göz kırpmadan önce gülümsedi ve uzaklaştı.
İçkimden bir yudum aldım, Jin'in az önce söylediklerini anlamaya çalışıyordum. Tıpkı benim o gece rüyamda gördüğüm gibi o da benimle ilgili bir seks rüyası görmüştü. Eğer bu şimdiye kadarki en geyce şey değilse, neyin daha geyce olduğunu bilmiyordum.
Bunu Jin'e söyleyebileceğimden değildi gerçi. Zaten yanlış bir fikre kapılmadıysa, kesinlikle yanlış bir fikre kapılırdı.
"Hazır her şeyi masaya yatırmışken, bana söylemek istediğin bir şey var mı?" Jin biraz gergin bir bakışla bana bakarak sorduğunda
"Elbette yok."
Kekelemediğimden emin olarak cevap verdim. Şüpheli görünmemeliydim. Jin başını sallayıp yemeye başlamadan önce bir süre bana baktı. Ben de yemeye başladığımda nefesimi bıraktım, aklım bir sürü düşünceyle doluydu.
Her ne düşünüyorsan Namjoon, hemen kurtul şu saçmalıktan.
Yurda döndüğümüzde Jin hemen yatağına çöktü, çok yorgun olduğu belliydi. Öte yandan ben oldukça uyanıktım. Saat geç olduğu ve yarın 14:30'da dersim olduğu için biraz takılırım diye düşündüm.
Kısa bir süre sonra Jin uykuya daldığında ben uyanık kalıp müzik dinlemeye ve düşünmeye başladım. Aklımda çok fazla şey vardı ve istesem de bir türlü uyuyamıyordum. Bu berbattı. Dürüst olmak gerekirse her şey berbattı. Hayatım neden bu kadar karmaşık olmak zorundaydı?
Şu anda aklımdaki bir numaralı şey tüm bu eşcinsel olma konusuydu. Hiçbir şey anlamıyordum ve inkâr etmekten başka ne yapacağımı da bilmiyordum. Kabul etmek istesem de istemesem de heteroseksüel değildim... ama eşcinsel de değildim, gerçekten değildim.
Bunu nasıl çözeceğimi bilmiyordum. Belki de Tae ve Jimin'le bu konu hakkında konuşmalıyım diye düşündüm ama sonra tekrar düşündüm, belki de konuşmamalıydım. Bunu yaparsam kesinlikle Yoongi'ye söylerlerdi, Yoongi de Jennie'ye, Jennie de herkese söylerdi. Bunun olmasına izin vermemin hiçbir yolu yoktu.
Yani, kendimi kesinlikle heteroseksüel olduğuma ikna edene kadar inkâr etmeye devam etmek zorunda kalacaktım. Sonra aklıma bir şey geldi, mükemmel bir çözümüm vardı.
"Ne demek eve dönüyorum? Nihayet hafta sonu geldi. Bütün hafta sonu parti yapacaktık." dedi Yoongi iç çekerek.
"Özür dilerim, evde halletmem gereken bir şey var." Herkesin gözlerinin üzerimde olmasını umursamadan çantamı hazırlarken açıkladım.
"Cidden gidecek misin?" Jungkook yatağımda arkasına yaslanmış oturuyordu.
"Yarın gece döneceğim. Gerçekten önemli bir şey değil." dediğimde Jimin kaşlarını çattı.
"Ben de gelmek istiyorum." Dedi ama kimse bu fikre kapılmadan itiraz ettim.
Çantamı omzuma atıp kapıya doğru yönelirken "Burada kal ve partiye katıl. Yarın döneceğim, o yüzden önemli bir şey değil" dedim. Arkamı döndüğümde Jin'in bana baktığını gördüm, dudakları hafifçe aralanmış, düşünceli görünüyordu.
"Yarın gece görüşürüz çocuklar." Çıkarken Jin'e bakmamaya çalışıyordum.
Bugün dersim biter bitmez aceleyle çantamı hazırlayıp odadan çıktım. Eve gitmem gerekiyordu ve hemen gitmeliydim. Eve döner dönmez doğruca gitmem gereken yere gittim.
Jackson'ın evine.
Jackson kapıyı açtığında şok olmuş ve kafası karışmış bir şekilde bana baktı. "Burada ne işin var? okulda olman gerekmiyor mu?" diye sordu beni içeri alırken.
"Seninle bir şey konuşmam gerekiyordu." Dediğimde kaşlarını kaldırdı.
Jackson "Bunu diğerleriyle konuşamaz mıydın? Gerçekten bu kadar önemli mi?" diye sorarken gerçekten endişeli görünüyordu.
"Seninle konuşmam lazım. Bu konuyu onlarla konuşamam." Kanepesine otururken artık yalnız yaşadığına şükrediyordum. Söyleyeceklerimi ve soracaklarımı ailesinin duymasını istemezdim.
"Pekala ne oldu?"
"Beni öpebilir misin?" Sesim olabildiğince ciddiydi. Jackson'ın kaşları havaya kalktı ve bana baktı.
"Ne?" diye sordu şaşkınlıkla.
"Beni öpüp öpemeyeceğini sordum." diye tekrar ederken, kendimden eminliğim biraz azalmıştı.
"Kafan falan mı iyi senin? Tanıdığım gey karşıtı Namjoon'a ne oldu?"
"Bu yüzden buradayım. Bana neler olduğunu bilmiyorum." dedim içimi çekerek. Jackson derin bir nefes alarak yanıma gelip oturdu.
"Tamam, bana her şeyi anlat."
Ben de anlattım. Jackson'a yaz kampında olan her şeyi anlattım, ne kadar ortaya çıkmasını istemesem de. Ona rüyalarımı ve Sana ile olanları anlattım. Sonrasında ilk tepkisi;
"Evet, kesinlikle geysin." oldu.
"Jackson, ben ciddiyim. Bana neler olduğunu anlamıyorum. Kızlarla seks yapma fikri hâlâ hoşuma gidiyor ama erkekler..."
"Yani biseksüelsin. Hem erkeklerden hem de kızlardan hoşlanıyorsun." Jackson umursamazca omuz silkti ve koltuğa geri yaslandı. Gözlerimi kırpıştırarak Jackson'a baktım. Jin çekici bulduğum tek erkek olduğu için Biseksüel olduğumu hiç düşünmemiştim.
"Nasıl emin olabilirim? Birlikte olduğum tek erkek Jin. Ya sadece o ise..."
Jackson öne doğru eğilirken nefesini içine çekti ve dudaklarını dudaklarıma bastırarak beni şaşırttı. Sormuş olmama rağmen bunu gerçekten yapacağından emin değildim. Yine de işte buradaydık.
Jackson beni öperken kendimi tuhaf hissetmiştim. Pek hoş bir his değildi ama düşündüğüm gibi nefret de etmiyordum. Bir noktada sanırım ben de onu öpmeye başladım. Ciddi ciddi onu öpüyordum.
Jackson geri çekildiğinde bana eğlenen gözlerle bakıyordu. "Bu bir şeye cevap oldu mu?" diye sordu. Jackson'a baktım ve bir nefes verdim.
Kendimi hayal kırıklığına uğramış hissederek "Sanırım oldu..." dedim.
"Peki şimdi ne olacak?" diye sordu Jackson ve devam etti: "Nasıl bir çözüm buldun?" Ona bakarken nefesimi içime çektim, gözlerim onunkilerle buluştu.
"Sanırım ben Biseksüelim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ KAMPI {NAMJİN}
Fanfiction"Gay değilim ben." "Ben de değilim. Hadi sevişelim." Yaz kampındaki bir gece, iki adamın hayatını sonsuza dek değiştirecekti...