Sıcak bir haziran ayının ortalarıydı. Artık 10. sınıfın sonuna gelen iki arkadaş sabırsızca karnelerini alıp dışarıda takılmak istiyorlardı. Öğretmen, sırayla öğrencileri çağırıp belgeleri verirken, nihayetinde Semih kendi adını duyup karnesini aldı ve sırasına geçti.
"Onur belgesini ucu ucuna kaçırmışım, öyle dediler." sarışın çocuk alayla, aldığı takdir belgesine baktı. Barış sayesinde matematikten kalmaktan kurtulmuştu. Bir ara bunun şerefine bir şey ısmarlardı artık abisine.
Arda elindeki takdir belgesini yelpaze gibi kullanarak kendini yellemeye başladı. "Çok sıcak ya. Hadi bitsin de bir kafeye falan gidip oturalım." Semih de kafasını sallayıp ona katılırken telefonuna düşen bildirimine baktı.
Esra: Takdir aldımm
sen ne aldın aşkım?
bir de çıkışta bir yere gidelim mi?
Bayadır beraber dışarı çıkmıyoruz
gönderildi 12.07
Semih, mesajları üstten okuyup cevap vermeden geri bıraktı telefonunu. Yanındaki kumral genç, durumu fark etti haliyle. "Cevap versene kıza."
"Sonra yazarım ya. Alıştı zaten bir şey demiyor o da." Aldığı cevaptan memnun olmasa da bir şey demedi Arda. Semih ile Esra sevgili olalı birkaç ay olmuştu. Başlarda ilişkileri çok tatlı gidiyordu aslında ama gün geçtikçe Esra tarafında bir değişiklik olmasa da Semih'in ilgisi azalıyordu. Kumral olan bunun sadece bir heves olduğunu artık kabullenmeye başlasa da Semih'i etkilememek için susmaya devam ediyordu.
Sarışının kıvırcık kıza karşı olan tavrı, bir kırılma noktasından sonra oluşmuştu aslına bakarsak. Birkaç hafta öncesi olması lazım, Esra ve Semih yine bir okul çıkışı civardaki parkta oturup sohbet ediyorlardı. Akşam üstü saatleriydi ve serin bir bahar havası sarmıştı etraflarını.
Genç çift havadan sudan muhabbet ederlerken konu bir anda ilk öpücüğe geldi. Esra, ilk öpücüğünü çocukken kız bir kuzeniyle olduğunu utanarak itiraf etti. Semih, kızın utanmasıyla gülmeye başlarken, Esra savunmasını tekrarlamak zorunda kaldı.
"Evcilik oynuyorduk işte merak edip yaptık, gülüp durma. Hem senin ilk öpücüğün kimle oldu? Anlatmadın hala."
Semih, yavaşça sırıtışını ufak bir tebessüme dönüştürdü ve üstünkörü anlattı.
"Ortaokuldayken yakın bir arkadaşımla öpüşmüştüm. O da merak ediyordu böyle şeyleri ve biz de deneyelim diye tutturdu."
Esra sahte bir kuşku barındıran bakışlarıyla Semih'e baktı. "Erkek mi yoksa kız mıydı ve ben tanıyor muyum?"
"Maalesef erkekti ve hayır tanıdığını sanmıyorum. 6. Sınıfı bitirdikten sonra Almanya'ya taşındı ailesiyle. Sonra da hiç görüşemedik zaten. Telefonunu falan değiştirmiş galiba gittikten sonra hiç ulaşamadım ona."
Esra, anlayışla kafasını salladı. "Vay be, 4 sene olmuş o zaman. Özlüyor musun onu hala?"
"Yani, çocukluğumuz beraber geçti zaten. Anaokulundan beri hep aynı sınıftaydık ve hep yan yana otururduk. Zaten öpüştüğümüzün ertesi günü gitmişlerdi Almanya'ya. O zamanlar çok ağlıyordum ama tabii 4 sene geçti üstünden büyüdük artık. Yolda görsem tanımam sanırım."
Esra, bir şey demeden derin bir soluk çekti. Sarışın çocuğun anlatırken bile biraz hüzünlendiğini sezmişti. Hem dikkatini biraz dağıtmak hem de zaten uzun süredir yapmak istediği bir şey olduğu için utanarak dudaklarını araladı.