"Senin canın mı sıkkın? Bir tuhafsın bugün?"
F.K bugün onuncu kez böyle soruyordu ve ben yine "Yooo bir şeyim yok" diyordum ama aslında bir şeyim gayette vardı ve bu çok bariz belliydi.
Onun İstanbul'da olduğu bilmek benim duygu durumumu bir anda alt üst etmişti. İstanbul'da olması aslında bir şeyi değiştirmezdi ama sanki aramızdaki perdenin biri kalkmış gibiydi.
Belki yarın farkında olmadan aynı otobüse binecek, belki bilmeden aynı taksiyi çevirecek veya aynı kedinin kafasını sevecektik. Gerçi Tarabya'da oturduğuna göre bunları yapması pek muhtemel gibi durmuyordu ama yine tuhaftı ve değişik hissettiriyordu.
"Erkek arkadaşınla mı bir problemin var?" diyen F.K halen neyim olduğunu çözmeye çalışıyordu.
"Yok gayet iyiyiz"
"İnanayım mı?"
"Neden inanmayasın ki?"
Serkan bugün iki kere aramış ve ikisinde de yeni aldığı parfümünün ne kadar kaliteli olduğu hakkında baya bir övündükten sonra kapatmıştı. Aramızda bir problem şu an için yoktu ve de yarına kadar kolay kolay aramazdı.
"Bilmem moralin bozuk olunca aklıma ilk onun bir şey yapmış olabileceği geldi"
"Neden ama?"
"Bilmem öyle hissettirdin bana"
"O öyle biri değil"
"Hımmm...Nasıl biri?"
"Aslında anlayışlı biri"
F.K böyle söylememe nedense gülerek karşılık vermişti ve ben gerçekten neye güldüğü anlamayarak sormuştum.
"Ne oldu neden güldün?"
"Hiç"
"Hayır hayır bir şeye güldün sen?"
"Yok hayır gülmedim ya"
"Güldün güldün"
Az önce kıkırdadığını duyduğumdan emindim şimdi neden inkâr ediyordu hiç bilmiyordum. Üstelik "Neyse boş verelim" diyerek birde konuyu değiştirmeye çalışıyordu.
"Sende var mı bir gelişme?"
"Ne açıdan?"
"Libidonu yükseltebildik mi?"
Libido nasıl yükselirdi veya yükselince nasıl anlaşılırdı hiç bilmiyordum ki.
F.K bazen gerçektende bana cevabı olmayan sorular soruyordu.
"Hiç bilmiyorum"
"Hım peki o halde senin ile bugün farklı bir şey konuşalım"
"Ne mesela?"
"Bana ilk deneyimini anlat"
"İlk deneyimim mii? Pardon ama ne deneyimi? Sana olmadığını söyle-"
"Tamam, işte bende onu diyorum. O meşhur geceyi ve nasıl başarısız olduğunuzu öğrenmek istiyorum"
F.K yine tuhaf sorularına kaldığı yerden devam ediyordu ve bunları öğrenip ne yapacaktı hiç bilmiyordum. Bir kere o günü anmak bile istemiyordum çünkü...çünkü gerçekten çok ama çok kötüydü.
"Pek konuşmak istediğim bir şey değil aslında"
"Neden?"
"Kötü bir gündü ve hiçbir şey olması gerektiği gibi olmadı"
