17

373 19 0
                                    

Acılar bittiği yerde kalır.

Öyle derindi ki Mehpare'nin yarası. Çok kayıp vermişti hayatından.
Ninesinin hastalığı uzun zamandır varmış. Fakat Mehpare üzülmesin diye söylememiş. Ninenin temiz yüreği bu dünyaya dayanamamıştı.
Onu toprağa verdikten sonra Mehpare köy evine geçti uzun sürede evden adımını dışarı atmadı.
Ninesi tekrar gelin demişti.
Tekrardan geldiler ama nine yoktu artık.
Mehpare sessizce evi dolaştı.
Bu evde ne çok anısı vardı. Öylesine fazla öylesine güzel.
Evi güzelce temizleyip kapattılar.
Murat ve Dilan kuzenlerin birlikte büyümesi için Mardin'e taşınmışlardı.
Mardin'e kadar kimse konuşmadı. Fakat hepsinin yüzü kızarıktı.

Ani ölüm herkesi çok sarsmıştı.
Hanzade ailesinin hepsi Edirne'ye gelmiş, cenazeden 3 gün sonra eve geçmişlerdi.
Adar ve Mehpare 2 hafta daha durmuştu.

Mardin'e vardıklarında Mehpare geçip hemen sedire oturdu.
Acısı hala derindi ve daha fazla yürümeye hali yoktu.

Mehpare sessizce taş duvarı izlerken yanına Dilan oturdu.
" Teşekkür ederim Mehpare."
"Niçin?"
"Başta nineyle birlikte yaşamamızı söylediğinde bize ceza verdiğini düşünmüştüm. Yalan yok bizimle baya uğraşıyordu ama... "
Delal göz yaşları arasında gülümsedi.
"Ama çokta değer veriyordu. Canfeza için gece gündüz demeden çetik örüyordu."
Mehpare gülümsedi. Dilan da artık çetik diyordu.
"Sonra ikizlere ördü. Ama biliyor musun nine o kadar temiz kalpliydi ki Deniz için bile çetikler ördü. Hepsini getirdim."
Dilan hatıralarıyla gülümsedi.

"O benim annem gibiydi."
"O benim annem gibiydi."
Ikisi de aynı anda aynı cümleyi kurup burukça gülümsediler. Birbirlerine baktıklarında artık göz yaşlarını daha fazla tutamadılar. Birbirlerine sarılıp acıyı bir yaşadılar.

~~~
Nine bu diyarı terkedeli aylar olmuştu. Mehpare ise 8 aylık hamileydi artık. Oldukça dikkatli hareketler ediyor çünkü ikizlerin erken gelme riski var ve bu yüzden kendini normal hayatından oldukça fazla kısıtlamıştı.
"Vay evimizin pengueni 1 saat sonunda 10 basamağı inebildin helal."
"Zevzek Devran sana da günaydın."
"Günaydın yengelerin gülü. Bugün maaşın yatıyordu değil mi?
"Oha oha abi. Görende Hanzade Holding'de hissen yok sanacak."
"Seninde hissen var Delalişko. Ama yengem sana para veriyor."
"Evet Devran ben Delal'e para veriyorum. Ama şöyle bir şey var. Delal 16 yaşında sen 24."
"Nolmuşkine?"
Devran yine boş konuştuktan sonra herkes kahvaltıya geçti Adar ara ara karısına bakıp gülümsüyordu.
"Neden bana bakıp gülüyorsun?"
"Hamilelik sana çok yakışıyor ve seni bu halinle görebileceğim son zamanların. O yüzden keyfini çıkarıyorum."
Mehpare gülümsedi.
Eşi çok ince düşünüyordu.
Kahvaltı sırasında dışarıdan sesler gelmeye başladı.
"Mehpare Ana! Yardım et bana lütfen!"
Mehpare ona seslenen kız sesiyle yerinden kalktı. Kapıya ilerleyip açtı.
Karşısında 20'li yaşlarda güzel fakat yüzünde izler olan bir kız vardı. Ayakları çıplak, çamurlu ve kanlıydı.
Kız koşarak Mehpare'nin dizlerine sarıldı.
"Yalvarıyorum kurtarın beni. Ben günlerdir size ulaşmak için yürüyorum. Diyarbakır'dan geldim buraya. Hazar Ağa var orada Hanzade'lerden. Mehpare'ye git o ne yapılacağını bilir dedi. Bana para ve telefon verdi fakat çaldılar benden. Adresin yazılı olduğu kağıtla geldim buralara kadar. Gelene kadar herkesin ağzında berdele engel olmuş, tüm genç kızların kurtarıcı Mehpare Ana var dediler. Fotoğrafını gösterdiler bana günlerce aradım seni. Yalvarırım kurtar beni. Babam borçları karşılığında 80 yaşında adama sattı beni!"

Adar aklına gelen şeyle sinirle ellerini başına yerleştirdi.
Hazar onu defalarca aramıştı ama geri dönmek isteyeceğini zannettiği için açmamıştı.

"Hemen içeri ger güzelim hadi!"
Mehpare kapıyı kapatıp kıza sarıldı.

Ona temiz eşyalar verip duş alması ve yerleşmesi için misafir odasını verdi.

Kızın işleri bitince avluya geldi. Herkes kıza şevkatla bakıyordu. Kimse bilmiyordu fakat bu kıza ilk defa şefkatla bakılmıştı.
Mehpare kıza doğru yürüdü. Omuzlarından tutup onu sedire oturttu.
"Kimsin, kimlerdensin anlat bize. Kimler peşinde bilelim ki seni daha rahat koruyabilelim."

"Adım Destan. Diyarbakır'ın küçük bir köyünden geliyorum tanınan bir aile değiliz. 4 abim var. Hepsi evlenip gittiler köyden. Babam kızı olmasını hiç istememiş o yüzden bana hep eziyet etti. Kumar oynardı. Bütün parayı kumarda harcayınca köyün zengininden borç almış.  Bu borcu odeyemez hale gelince de borcu karşılığında beni sattı. Mal gibi aynı."
"Sakın bitanem. Asla kendini böyle görme. Çevrende kötü insanlar var diye sen de kötü olmazsın. Onca yoldan gelip bize sığındın. Kimse seni bizden alamaz."

Adar söze girdi.
"Babanın ve o adamın bilgilerini verebilir misin? Mardin'e girmelerini engelleyelim."

Destan konakta bir kaç gün geçirdikten sonra artık daha fazlasını kabul edemeyip bir işe girmeyi ve Hanzade'lere daha fazla yük olmamayı planlıyordu.

Mehpare ,Destan'a önce kızsa da sonrasında kadınlık gururundan dolayı haklı buldu. Konak dışında vakit geçirmesi tehlikeli olacağından ona konakta yatılı olarak çalışmayı teklif etti. Hem kalacak yeri hem de parası olacak sefil bir hayat yaşamayacaktı.

Adar Babasının ve kızı sözde satın alan adamın izini bulup onlarla görüştü. Önce "güzelce" uyardıktan sonra adamın borcunu ödeyip yaşlı bunakla münasebeti kesmişti. Destan'ın babasına ile çeşitli yollarla hapise tıkmıştı. Abileri Destan'ın bu hasretinden haberdar olup kızın peşine düşmüşlerdi fakat Hanzadelerin koruması altındayken Destan'a ulaşmaları çok zordu.

"Hanımım bakın bunları yeni ördüm!"
Mehpare, Destan'ın elinde ki patiklere baktı. Çok kısa sürede iki tane patik örmüştü. Ayrıca bir kaç gün önce başladığı örgüden küçük ayıcığı 2 günde bitirmişti. Eli çabuk ve yetenekliydi. Mehpare aklına gelenle Destan'a döndü.

"Destan sana bir teklifte bulunacağım."
"Buyur Hanımım?"
"Sen bu örgü işini hem çok seviyorsun hem de çok hızlı yapıyorsun. Ayrıca geçen bana da harika bir şekilde öğretmiştin. Örgü örmek isteyen fakat bilmeyen bir sürü insan var. Sana bir örgü kursu açalım ne dersin?"

"Bilmem olur mu ki?"
"Niye olmasın? Yeteneğin var çok şükür. Hem sevdiğin işi yaparak hayatına devam etmekten daha güzel ne var ki?"
"Haklısınız valla."
Destan, Mehpare'nin fikriyle gülümsedi. Örgü örmeyi çok seviyordu. Yeteneği de vardı. Bu sevgiyi ve yeteneği başkalarına aktarmaktan mutluluk duyardı.

Mehpare hemen Adar'la iletişime geçip kurs için gerekli düzenlemelerin yapılmasına başladı.

Mardin'in kıyısında köşesinde illa Mehpare vardı.
Minik bir dokunuş bile olsa, Hanımağa oradaydı.

Adar mutluydu. Harika bir eşe sahipti.
Mehpare tüm günün koşturması sonrasında sonunda odasına geçebilmişti.
Üstünü değiştirip yatağa oturdu.
Karnını açıp dokundu.
"Güzel yavrularım. Sizinle aynı bedende son zamanlarımız. Bize çok iyi geldiniz."
"Iyi ki de geldiniz."
Adar karısının cümlesini kendine göre yorumlayıp devam ettirmişti.
Mehpare'nin yanına oturup onu göğüsüne çekti.
Saçları sevip , kokladı ve öptü.
"Benim güzel gün ışığım. Öyle iyi geldin ki Mardin'e de bana da. Bu karanlık şehir seninle aydınlandı. Ağaçlar kuşlar yeniden canlandı. Iyi ki geldin Pare'm. Sen benim kalbimin parçasısın. Eşin olmaktan çok mutluyum."

Mehpare , Adar'a sarıldı.
"Benim evim de ailemde sensin sevgilim. Seninle birlikte yaşadığımız bu hayat çok kıymetli. Ruhum seninle can buluyor. Iyi geldin."
"Yakında ailemiz tamamlanacak. Kızımız ve oğlumuz hayata gözlerini açacak.
Mehpare gülümsedi.

Hayat artık onun için daha da yaşanılacak gibiydi.










Hello hello
Bölüm yazamadım özür dilerim :(
Olay akışını çok hızlı işliyorum o yüzden biraz ağırdan gitmek istediğim için minik farkli olaylar ekliyorum ama diğer bölümde büyük ihtimalle Mehpare'yi doğurtuyoruz Zkcmdmcsm

Edirne'den Mardin'eHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin