Kutay'ın ismini duyunca kaskatı kesilmiştim daha tanımadığım kişi Kutay'a birşey yaparsa asla kendimi affedemezdim artık ne kadar öylece kim olduğunu düşünürken Kutay elinde poşetlerle döndü "ee nasılsınız Barkın bey" birinin benimle böyle uzun zamandır ilgilenmesi çok garip hissettiriyordu yerimde doğrulup Kutay'a döndüm "iyiyim" bir sandalye çekip yatağın yanına oturdu "şimdi sana aldığım bu sıcak çorba içiyorsun" birde gidip çorba almıştı harbi manyaktı bu herif kaseyi çıkarıp bir kaşık çorbayı yemem için ağzıma uzattı "şuan midem bulanıyor istemiyorum" gerçekten de şuan hiç birşey yemek istemiyordum Kutay gözleri ile içmem için tehdit ediyordu "barkın şu çorbayı içer misin yoksa zorla mı içireyim" hala kaşığı zorla ağzıma sokmaya çalışıyordu iki saattir içirmek için uğraşıyordu daha fazla uzatmadan "Kutay elim sakat değil ver bana kendim yerim" itiraz etmesine müsaade etmeden çorbayı elinden aldım ve ağzıma götürdüm ilk kaşığı aldığımda devamını içmem için bekliyordu göz devirip çorbayı içmeye devam ettim o sırada içeri hemşire girdi masadan su şişesini alıp bir iki yudum içtim ancak odada gereksiz bir sessizlik vardı çünkü hemşire şuan durmuş Kutay'ı süzüyordu arada bir de elini saçına atıyordu acaba kutay'da bakıyor mu diye ona göz attığım da gözünü bile kırpmadan bana baktığını görünce hemen gözlerimi geri çektim hemşire kutay'ın ona bakmadığını görünce geri bana döndü "hiç bir sorun yok son kontrollerde yapıldığına göre doktor sizi odasında bekliyor hemen koridorun sonunda ki oda geçmiş olsun" hazırlanmak için toparlanaca- ğım sıra çorbayı çoktan bitirdiğimi fark ettim ne ara bitirmiştim ben tabağımı kenara bırakıp bir çırpıda ayağa kalktım kalktığım gibi demir eksikliğim kendini gösterdi hiç bir şekilde çaktırmadan ayakkabımı giyindim Kutay da bıraktığımız poşetleri alıyordu odadan çıkınca Kutay da arkamdan geldi "ne oldu yoksa sen kıskandın mı" bir dakika bir dakika ben onu mu kıskanacaktım sesli bir kahkaha attım "niye kıskanayım ki seni" dedim kendimden emin bir şekilde biz ne ara Kutay'la arkadaş olmuştuk "biz ne ara arkadaş olduk Kutay" bana bakıp düşünür gibi yaptı "seni ilk gördüğüm zaman anlamıştım, içimden bir his dedi ki bak Kutay o kişiye iyi bak onun hep yanına olacaksın" dedi değişik bir ses tonuyla
"hadi doktor bizi bekliyor gidelim" bıkkın bir nefes verdim umarım kötü birşey olmazdı odanın önüne gelince biraz bekleyip kapıyı tıkladım gir sesini duyunca içeri girdim kutay'da hemen benden sonra girdi "hoşgeldin Barkın nasıl hissediyorsun" dedi gülümseyerek "iyiyim" dedim bana gülümseyip Kutay'a bir göz attı birşey söylemeyince bir tane kağıt çıkarıp bize döndü "barkın bey öncelikle son 4 gündür yetersiz besleniyorsunuz ve düzenli uyku uymuyorsunuz değil mi" çok kötü hissediyordum sadece başımı sallamakla yetindim doktor devam etti "eğer böyle devam ederse postural hipertansiyon gibi hastalıklar ortaya çıkabilir aniden bayılma gibi olaylar ise demir eksikliği ve yetersiz beslenmeden dolayı sinkop'a yol açmış buda zararsız,ama ilerlerse farklı sorunlara yol açabilir" kutay sadece dinliyordu ne zamandır böyleydim ben ne olmuştu bana böyle doktor kağıdı bırakıp bize dönerek "şimdi size bir kaç ilaç yazacağım bunları mutlaka kullanın eğer düzenli bir şekilde kullanırsanız tüm sorunların ortadan kalktığını göreceksiniz" dedi bir kağıda birşeyler karalayarak bana uzattı "yazdığım bu ilaçları sabah aç akşam tok içeceksin tamam mı Barkın" reçeteyi alıp ayağa kalktım Kutay ile birlikte teşekkür edip odadan çıktık bir süre sessizlikten sonra Kutay bu karanlık sessizliği kesti "ne zamandır" diye sordu uzatmadan cevapladım "son 1 haftadır" dedim asansörün düğmesine basıp asansörün kapısı açılınca asansöre bindik "akşam ki motor yarışına ne zaman gideceğiz" dedim Kutay'a dönüp oda bana dönüp "gitmeyeceğiz" dedi tek nefeste neden gitmiyorduk ki şimdi "neden" diye sorunca bana dönüp "çünkü bakmam gereken hasta biri var" bu hasta kişi ben miydim yoksa başka biri miydi Kutay düşündüğümü görünce bana direk dönüp "sensin pikaçu cidden düşünüyor birde hay Allah'ım ya" dedi gülerek nedense o gülünce bende gülümsemiştim artık kesin emindim Kutay yanımdayken hiç bir sorun beni üzmüyordu....∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
Hava baya yağmurluydu zar zor Eve gelmiştik ama kutay'da zorla beni takip etmişti ona kadar git demiştim ama gitmemişti şuan koltukta oturuyordum Kutay ise bana çorba yapıyordu?? çorba,Kutay,yemek,?? Çorba içmekten artık bunalmıştım bu sabahta çorba içmiştim ayağa kalkıp Kutay'ın yanına doğru ilerledim "bak Kutay ben iyiyim bari çorba yapma bak gerçekten canım istemiyor" ne desem asla dinlemiyordu ama sadece yemek konusunda vallaha ölsem bile onun yanında bayılmayacağım asla! "Kutay bak cidden bari döner yiyelim çorba yemek istemiyorum" döner deyince iki dakikalık bir bana döndü ama sonra duymuyormuş gibi yapıp çorbayı karıştırmaya devam etti aynı bir çocuk gibiydi çocuk demişken kutay'ı gerçekten tanımasam sanırım korkardım çünkü özellikle vücudu çok iriydi bildiğin big boy'du bu??? Boy desen var zaten kol kasalarından bahsetmiyorum hele ki diğer kaslarını düşünmek bile korkutuyor beni kendi vücudunu seviyordu anlaşılan iyi bakıyordu kendine özellikle okulun ilk günü kavga ettiğimizde üstüme geldiğinde irkilmedim de değil yani her ortamda girdiği ilk yerde direk dikkatleri çekebiliyordu kendime gelip Kutay'a döndüm "Kutay yeter karıştırdığın bence" çorbaya bakıp bana döndü "içilmesi için iyice pişmesi lazım" gözümü devirip bir kaşık çıkardım "Kutay ilk kaşığı sen al korkuyorum zehirlenirim diye daha önce hiç çorba yaptın mı sen" dedim şüpheci bir şekilde "cidden bebek misin sen hem çorba tabikide yaptım" kaşığı elimden alıp çorbaya daldırdı bir kaç kere üfleyip ağzına götürdü önce bir bana dönüp şüpheci bir şekilde baktığımı görünce sert bir şekilde yutkundu hızla beklemeden bir bardak çıkarıp dolaptan su alıp bardağı fulleyip kafasına dikti bardağı tezgaha bıraktı "barkın döner alayım mı ben" elimle başımı ovuşturup bir kaşık aldım daldıracakken elimi tutup "dur Barkın içme ben döner alayım nasıl fikir" kesin tadında birşey vardı "Kutay sen hayatında hiç yemek yapmadın değil mi" elimi çekip bir kaşık çorbayı ağzıma götürdüm ki ağzıma resmen tuz boşaltılmış gibi kriz geçirdim kanser olmamak için tuvalete gidip el yıkama yerine tükürdüm ağzımı çalkalayıp Kutay'ın yanına döndüm masaya oturmuş bana bakıyordu "Kutay madem yemek yapamıyorsun niye uğraşıyorsun be adam birde nasıl yuttun sen o çorbayı" ayağa kalkıp ceplerini kontrol etti "sen bekle ben hemen döner alıp geleyim tamam mı" dedi kaçmak istercesine arkasından kapı kapatma sesi gelince sırıtarak masaya oturdum telefonumu salondan alıp geri mutfağa döndüm Kutay harbi sert görünüyordu ama arada bir de insanı güldürüyordu da dolabın kapağını açıp içinden geçen alışveriş yaptığımda aldığım büyük boy kolayı çıkardım masaya koyarken kapı çaldı ne ara gelmişti bu hava hala baya bir yağmurluydu geri mi dönmüştü ki kapıyı açtığımda kaslarım adeta tutulmuştu hareket edemiyordum kanım donmuştu gene mi rüya görüyordum yoksa öylece kalakaldım cebimdeki telefon titreyince kendime gelmeye çalıştım Allah'ım lütfen bu bir rüya olsun yalvarırım sana karşımda duran babamdı hayır hayır gerçek değil nefesim kesiliyordu miğdem bulanıyordu bir adım geriye sendelendim "nasılsın oğlum çok özledim seni...."
DEVAM EDECEK
ŞİMDİ OKUDUĞUN
safe place
Randomokulun en güçlü serseri motorcusu ,okula ailevi problemlerden dolayı nakil olan yeni motorcu sakin ama öfke problemi yaşayan çocuğu kafaya takmıştı