Ateş Şansal, birden hayatıma girmiş ve inanılması zor şeyler söylemişti. Bana yardım eden o adamı hayal meyal hatırlıyordum ve duyduklarıma çok üzülmüştüm. Ne olursa olsun o adam bana yardım etmiş ve sevgi göstermişti. Ama diğer yandan bunca yıldır kendi ayaklarımın üzerinde durduğumu sanıp kendimle gurur duyarken, aslında tam bir aptalmışım. Aylık sadece üç yüz liraya bir ev buldum diye o kadar mutlu olmuştum, ya da sınavımın o kadar iyi geçmemesine rağmen tam burs kazandığımda... Kafama birden saplanan düşünceler birden kendimi dünyanın en aptal insanı gibi hissetmeme neden oldu. Eşyalı bir evin kirasının üç yüz lira olduğu nerede görülmüştü ki? Parmak uçlarıma kadar sinirle dolduğumu hissettim. Ama aklımın en çok takıldığı nokta ise Ela'ydı. Elaların durumları iyiydi, para karşılığı benimle arkadaş olamazdı. "Bir şey söylemeyecek misin?" dedi. Derin bir nefes aldım içime. "Yıllardır kendi ayaklarımın üstünde durduğum için kendimle gurur duydum ben. Şimdi öğreniyorum ki, her şey sahteymiş. Benim en yakın arkadaşım bile sahteymiş. Sırf beni korumak istiyorsun diye hayatıma karışamazsın. Senin sahteliklerinle mutlu olmaktansa kendi gerçeklerimle acı çekmeyi tercih ederim." dedim ve hızla oturduğum yerden kalktım. Pastahaneden koşar adımlarla uzaklaşırken Ela'nın seslenmelerine kulak asmadım. Nasıl her şeyi bildiği halde bilmezden gelebilirdi. İçimden bir ses herkes senin kadar aptal değil diye çığlık çığlığa bağırdı sanki. Yaşadığım ev, okuduğum okul, elimdeki son model telefon bile aslında benim değildi. Normal bir insan sanırım bu yaptıkları için Ateş Şansal'a teşekkür eder ve minnetlerini sunardı. Ama benim için en önemli şey kendi başımın çaresine bakmaktı. Annesiz ve babasız büyümüştüm ben, gerçek sevginin ne olduğunu hiç bilmeden... Annem beni dünyaya getirirken ölmüştü ve babam ise bana bakmak yerine kaçıp gitmiş. Ve ortada kalan zavallı bir bebek. Hayatım hiçbir zaman mükemmel olmamıştı ama ben her zaman şükretmesini bilmiştim. Ama yıllarca kandırılmak çok kötü bir şeydi. Düşüncelerim tekrar asıl olaya döndüğünde sinirle iç geçirdim. Şuan istediğim tek şey gözlerim yerinden çıkana kadar ağlamaktı. Adımlarımı küçük bir göletin olduğu alana yönelttim.
Yaklaşık on dakika sonra gölete gelmiştim. Yürümek biraz da olsa sinirimin geçmesini sağlamıştı. Tam gölete bakan banka oturdum, ceketimi yanıma almadığım için üşüyordum ama sorun etmedim, soğuğu severdim. Acaba çok mu tepki verdim diye düşündüm. Sadece bana yardım etmek istemiş sonuçta. Ama bundan sonra benimlesin demek de neydi? Sanırım kendine o kadar çok güveniyordu ki itirazsız onu kabul edeceğimi düşünmüştü. Elime düşen damlayla kafamı kaldırdım, ama yağmur yağmıyordu. Ellerim bilinçsizce gözlerime gitti ve hızla gözlerimi sildim. Ağlamak zayıflıktı bana göre. Ama birbirini takip eden yaşlar dinmiyordu. Yıllardır kendimi ağlamamakla şartlandırmıştım, şimdi akan ilk damla bir lider gibi diğerlerini de ardından sürüklemişti.
Kafamdaki onlarca sorudan en baskını bundan sonra ne yapacağımdı. Eve gidip orada yaşamaya devam edersem bu yüzsüzlük olurdu o kadar söylediğimden sonra. Tükürdüğümü yalamaktan nefret ederek büyüdüm ben. Beni yaklaşık bir hafta idare edecek kadar param vardı.
En sonunda düşüncelerimden sıyrılıp o an bana en mantıklı gelen şeyi yaptım. Ev sahibimi aradım ve kirayı sordum. "Ranya Hanım, Ateş Bey bu konunun size yansımaması gerektiğini söylemişti ama madem kendi söylemiş bende kirayı söyleyeyim o halde." Uzatmasana be adam! "Evet, lütfen." dedim bende. Vereceği cevaptan da biraz korkuyordum açıkçası. İstanbul'da işlek bir caddede 2+1 evler ne kadar oluyordu acaba? Hemde eşyalı olanından. "Caddenin işlekliğinin bilincindesinizdir umarım ve evin eşyaları gayet yeni. Bütçenize ne kadar uygun biliyorum ama kira 1200 lira efendim." dedi adam ve ben bilmem kaçıncı şokumu yaşadım. Benim aylık maaşım bile o kadar değildi yahu! "A-anladım peki genel olarak ev fiyatları da bu kadar pahalı mı acaba?" dedim merakla. "Evin kirası eve göre oldukça ucuz normal şartlar altında. Ev aramaya kalksanız en ucuz bulabileceğiniz böyle fiyatlar olur." dedi adam. "Teşekkürler, iyi günler." dedim ve telefonu kapattım. Gerçekten katıksız bir aptaldım. Ev kiram tam 1200 liraydı ve ben 300 lira olarak biliyordum. Telefonumdan gelen arama sesiyle elimde tuttuğum telefona baktım. Ateş arıyordu. Acizliğimden nefret etmeme rağmen telefonu açtım. Tek şansım Ateş'ti. "Efendim." dedim bana bile bitkin gelen sesimle. "Özür dilerim Ranya. Her şeyi bir anda değil alıştırarak söylemeliydim. Sakın seni kandırdığımı düşünme lütfen. Benim hayata tutunma sebebim sensin. Seni böyle üzmek istemezdim." dedi oda üzgün sesiyle. Hayatımda yeterince hüzün vardı zaten, bu kadarı fazlaydı. "Ne istiyorsun yani?" dedim, açıkçası bu durumda söylenecek başka bir şey bulamamıştım. Bir anda sevgi sözcükleri yağdırmamı beklememiştir umarım.
"Yeni bir başlangıç ve zaman istiyorum. Bana yeni bir şans ver ve asıl beni sana göstermeme izin ver, geçmişi telafi edebileceğim yeni bir şans istiyorum senden." dedi. Teklifini kabul etmezsem evsiz ve okulsuz kalacağımı göz önünde bulundurdum. Belki biraz bencilceydi ama daha adamı tanımıyordum bile. Ailem bile beni bıraktıysa o neden bırakmasındı ki. "Tamam." dedim kuru kuru. Kelimeleri süsleyip önüne sürecek kadar enerjik değildim ne yazık ki. "Teşekkür ederim Kraliçe'm." dedi birden mutluluk kazanmış sesiyle. Ne diyeceğimi bilemedim ve aramayı sonlandırdım.
Oturduğum banktan kalktım ve eve doğru ilerledim. O dairenin aslında 'benim evim' olmaması canımı yakıyordu. Düşüncelere bulanmış beynimi arındırmak için eve gittiğimde film izlemeye karar verdim.İzlediğim komedi filminden sonra nihayet kendime gelebilmiştim. Depresif ruh halimden sıyrılıp, umursamaz ruh halime bürünmüştüm. 'Aman ne olursa olsun' modundaydım kısacası. Kaybedecek neyim vardı ki? Ve kaybedecek gerçekten hiçbir şeyimin olmaması canımı yakmıştı. Sadece tek gayem, dünyada yapmaktan en zevk alacağım iş olacak olan doktorluğumu yapmaktı. Tıpta 4. sınıf öğrencisiyim. Ve mesleğine kendini adayacak biri olacağımdan da eminim.
Bugün ki yaşadıklarımdan sonra biraz enerji toplamaya ihtiyacım olduğunu düşünüp yatağıma yattım ve gözlerimi kapattım. Uyumadan önce Polyanna'cılık yapıp bir dilek tuttum. 'Her şey çok güzel olsun.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ŞANS
Teen FictionHayatını dalgalanmalarla yaşayan genç kadın. Geleceği için son şansı ise karşısına çıkan adam. Kendi doğrularıyla hareket eden bir adam, başkaları için yanlış olsa bile. Doğrular ile yanlışların kesiştiği zamanlar. Kimin doğrusu kimin yanlışına ka...