6

8 2 0
                                    

Önümdeki kahvaltılıklardan hangisini yesem karar veremiyordum. Daha önce böyle yiyeceklerin olduğu bir masada bulunmamıştım. Sekiz çeşit peynir vardı yahu!
Kararsızlığıma son veren şey, Ateş'in tabağıma reçel sürülmüş ekmek koyması oldu. Hemde şeftali reçeliydi, ki bu benim en sevdiğim reçeldi.
Minik bir tebessüm ettim karşılık olarak. Şuan, daha hayatımda bir kaç gündür tanıdığım ama aslında hep yanımda olan adam ve kardeşiyle kahvaltı yapıyordum. Bu kadar çabuk gelen değişim beni çıkmaza sürebilirdi ama mutlu da edebilirdi. Bunları zamana bırakmaya karar verdim.

Çatalımı zeytine batırmak için elime aldım ama zeytin kayınca batıramadım. Bir kez daha denedim ve zeytin yine kaydı, bir kez daha ve yine çatalımda bir zeytin yoktu. Ateş çatalını cebelleştiğim zeytine batırdı ve gülümseyerek bana verdi. "Teşekkür ederim" dedim samimi çıkmasını umduğum sesimle. Alev de boş durmadı tabii.

"Ay ağabeyciğim yengeciğim siz ne kadar tatlı bir çiftsiniz ya." Dedi. İyi güzel konuşmayı seviyordu ama biz çift değildik. Bunu söylemekle söylememek arasında kaldım ve söylemeye karar verdim.
"Biz bir çift değiliz Alev.'' Dedim. Ve niyeyse anında pişman oldum. Alev'in gülümseyen yüzü yavaşça soldu ve yüzüne üzgün bir ifade hakim oldu. Yavaşça başını salladı ve kafasını tabağına eğdi. Yinede kötü bir şey söylememiştim ki. Biz bir çift değildik gerçekten de. Ateş'i sevmiyordum. Hatta kurtuluş bileti olarak görüyorum ki bu kadar çabuk kabullenmiş gibi duruyorum. Ortam iyice gergin olmuştu ve daha fazla yemek yemek istemediğimi fark ettim. Ateş'e baktım.
"Ela ile aramız pek iyi değil biliyorsun. Bugün konuşmak istediğini söyledi. Bende oraya uğrayacaktım." Dedim.
"Ela kötü bir şey yapmadı Ranya, benim yüzümden aranızın açılmasını istemem." Dedi oldukça mahcup bir şekilde. Dilime gelen ve hepsi onu suçlayan zehirli kelimelerimi bir köşeye bıraktım.
"Bilmiyorum konuşacağız işte, barışacağımızı tahmin ediyorum zaten." Dedim ve ekledim "Ben kalkayım anca yetişirim zaten." Dedim ve ayağa kalktım.
"Ben bırakayım." Dedi Ateş.
"Gerek yok giderim ben siz kahvaltınızı edin." Dedim
Ateş "Olur mu öyle şey ben bırakırım Ranya." Dedi. İsmimi en güzel söyleyen kişi oydu sanırım. Vaz geçmeyeceğini anlayınca kafamı salladım. Kasaya gidip hesabı öderken Alev ve ben arabaya doğru yürüyorduk. Alev bana doğru döndü ve konuşmaya başladı.

''Ranya abla kusura bakma patavatsızlık ettim. Abim seni çok sevince ben bir an kafamda kurguladım her şeyi'' dedi. Gerçekten üzgün görünüyordu.

''Sorun değil Alev, kafana takma lütfen.'' dedim. Alev bana olmayan kız kardeşim gibi geliyordu. Çok saf ve masum ama aynı zamanda da epey cadı. Alev de karşılık olarak samimi bir gülüş gönderdi.

O sırada Ateş geldi ve arabaya bindik. Arka koltuğa oturacaktım ama Alev çoktan arka koltuğa binmiş kapıyı kapatmış ve bana şirince gülümsüyordu. Eh, ben demiştim epey cadı diye. Bende beklemeyip ön koltuğa bindim, kapıyı kapattım ve emniyet kemerimi taktım.

Kafamı çevirdim ve beni gülümseyerek izleyen Ateş'le karşılaşınca afalladım. Sonra bende yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Ateş'in emniyet kemerini takmadığını fark ettim.

''Ateş, emniyet kemerini takar mısın?'' dedim. İstemeden de olsa hala gülümsüyordum.

''Takarım güzelim.'' dedi oda gülümseyerek. Yanağımın içini ısırdım hafifçe ve önüme döndüm. İçimden kahkaha atmak geliyordu ve durup dururken kahkaha atmak en son isteyeceğim şeylerden biriydi. Hoş, şuan kahkaha atsam Ateş de atardı bunu da biliyordum ama.

Ellerimi radyoya götürürken ''Ateş radyoyu açıyorum.'' dedim.

''Aç güzelim'' dedi. Ve ben gülümsedim. Şarkıyı daha önce hiç duymamıştım ama sözleri çok hoşuma gitmişti. Nakarat kısmına aklımda kaldığı kadarıyla eşlik ettim.

'Hep böyle biter derler inanmam ben

Sana yakışanı görmeden önce

Bu donuk solmuş resimler gülmedi senden önce hiç şu halime

Sende şarkılar söyle şarkılar senle güzel, her kelime her hece kalbime değer geçer

Sende bir şarkı söyle şarkılar senle güzel, her kelime her hece göğsümü deler geçer

Olmaz bu bize yakışmaz sen hep böyle gidersen

Olmaz yüzüne yakışmaz sen hep böyle gülmezsen.'

Kendimi şarkının sözlerine kaptırmıştım, çok güzeldi. Şarkı bitince derin bir iç çektim. Hiç konuşmayan Alev'e döndüm ve konuşmayı başlattım.

''Alev, okul nasıl gidiyor?'' dedim salak gibi. Okul nasıl diye konu mu açmıştım gerçekten.

''İyi olmaya çalışıyor Ranya abla. Lise ortamı gerçekten farklıymış.'' dedi. İster istemez kendi lise yıllarım geldi aklıma. Herkesi kendimden uzak tutup iğrenç bir yıl geçirmiştim ilk yılımda. Sonra Ela'yla tanışınca normalleştim. Yanımda her zaman Ela vardı. Öyle ya da böyle her zaman destekçim olmuştu.

''Evet tatlım lise ortamı daha farklı. Ama 2. yılın alışmışsındır herhalde?'' dedim bende.

''Alışmıştım ama okul değiştirince yine başa sardı her şey.'' dedi bariz belli olan üzüntüyle.

''Kendine inan,eminim çabuk alışırsın.'' dedim ve oda gülümsedi. Bende gülümseyerek önüme döndüm. Bir iki dakika sonra da pastaneye de gelmiştik zaten. Ateş'e döndüm ve ''Teşekkür ederim.'' dedim. O da ''Lafı bile olmaz Ranya'' dedi. Arka koltuktaki Alev'e döndüm ve ''Görüşürüz Alev'' dedim. O da ''Görüşürüz Ranya abla'' dedi ve ben arabadan indim.

Asıl olay şimdi başlıyordu. Derin bir nefes aldım ve içeri girdim.Ela beni görünce koşarak yanıma geldi ve kollarını sıkıca bana doladı. Bende dayanamadım ve kollarımı ona sardım. Ne olursa olsun Ela'ydı o. Her zaman yanımda olan, her şeyini benimle paylaşan-her şey demişken gerçekten her şey, annesini bile- ona kırgın kalmam çok zordu. Benden geri çekildi ve konuşmaya başladı.
" Ranya gerçekten hiçbir şey sahte değildi. Seni çok seviyorum. Ve senden çok çok özür dilerim. Sen benim en yakın arkadaşımsın. Seni üzmeyi hiç istemem, yinede böyle bir şey yapmamalıydım. Beni affedebilecek misin?" Dedi. Gözleri doluydu, benimde öyle. Kafamı salladım ve tekrar sarıldım. Oda kollarını doladı hemen. Ne olursa olsun Ela benim en yakın arkadaşımdı. Ve ben onsuz yapamazdım.

SON ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin