Yıldıza basmayı unutma güzel insan🧚♀️⚡「★★★」
🐉👑
Birisine güvene bilmek, bazen en iyi duygudur. İnsanlar arasından doğru kişiyi seçip bula bilmek, ona koşulsuz şartsız inana bilmek en iyisidir. İnanırsın, çünki onun seni yarı yolda bırakamyacağına inanırsın. Bilirsin ki, her ne olursa olsun dünya yok da olsa, o yeniden yaratır dünyayı. Kurtarır seni...Sonsuzluğun içerisinde kaybolmuş dünyada o sana yol olur, iyiliği, doğruyu, kendi elleriyle yaratır, kötülüğü ve yalnışı def eder.
Ona sığınırsın, en yakının olur. Onadan çekinmezsin. Kormazsın. Kalkan olur durur önünde gerekirse, bilirsin ki, o hep vardır. Bana da, güvenen binlerce insan vardı. Onları yarı yolda koyamazdım. Güvenlerini kıramaz, sonlarını getiremezdim. Kor alevlerde yansam da, onları yakamazdım. Belki, yüzlerce annenin gizlice dökdüğü gözyaşının sebebi olacaktım ama o annelerinde, güvendikleri tek dal olacaktım. Bana da sığınan binlerce insana sırt çeviremezdim. Ne pahasına olursa olsun, gerekirse canımdan olurdum ama onaları bu yolda kurban etmezdim. Sırtımdaki yük ağırdı biliyordum. Ama yükü veren, taşıya bileceğimi de bilip verirdi elbette. Benim tükenmek bitmek gibi bir şansım yoktu. Olamazdı. Savaşmalıydım, halkım için, topraklarım için, babam için...
* * *
Siyah atımdan yere indim. Elimdeki kılıcın sivri ucunu yere dayadım. Gözlerim koşulsuzca etrafı tarıyordu. Her bir millimini beynime kazıyordu bu toprakların. İçimdeki garip hiss ise bir yandan sıkıyordu beni. Ne yapmam gerekiyordu ya da ne yapacaktım tam kestiremiyordum. Ama bildiğim bir şey vardı o da her şeyi yoluna koymadan ölmeyecektim. Babamın vasiyatını yerine getireceğime söz vermiştim. Halkın tehlikesizliğini temin etmeliydim.
👑⚡
Kapılar bizim için sonuna kadar açıktı. Kapının iki kenarına da halk toplanmış bizi bekliyordu. Ve girişten bir az uzakta olan ihtişamlı saray Kral Arzhel' e aitti. Saray 7 katdan ibaretdi. Beyaz tonlarındaydı ayrıca şelalelerle süslenmişdi. Bu ihtişamlı saray yukarı katlara çıktıkca ensizleşiyordu. Tabii dış görünüşü böyleydi, içi kim bilir ne kadar büyüktü. En sonuncu katda, korumalar ile kuşatılmış bir balkon vardı. Galiba sonuncu katda buluşacaktık.
Halk bizi gördüğü an kulaktan kulağa konuşmya başladı. Bizim hakkımızda konuştukları barizdi elbette ki. Belki de , kadın olduğum için. Belki de, bu kadar tehlikeli bir buluşmaya çok az koruma ile geldiğim için. Belki de kraliçe olduğum için...Kim bilir? Bütün sıranın önünde durmuş genç bir kız ve bir hayli yaşlı teyze vardı. Elinde bastonuyla kadın beni inceliyordu. Kız ise gözlerini dikmiş, gülümseyerek bana bakıyordu. Bu kalabalığın ortasında bana samimi ve hoş gelen tek tavır bu kız çocuğuna aitti. Teyze kızın kulağına bir şeyler fısırdarken bana bakıyordu arada. Ve yine biliyordum ki, hakkımda bir takım söylentiler döndürüyorlardı. Lakin, ben bunları umursamayacak kadar meşguldüm. Ama sonra kız çocuğu istekle bana doğru gelmeye başladı. Elbette biliyordu ki, askerler onu benim yanıma almazdı, alamazdı ama yinede şansını denemişti galiba. Askerlerle konuşmaya çalışıyor, yanıma gelmek için çırpınıyordu lakin, buna izin vermediler. Kızın üzerindeki eskimiş kıyafetler ya sokakta ya da küçük bir barınakta kaldığının göstergesiydi. Beyaz ve açık pembe olan bu kıyafetler artık çürümeye yüz tutmuştu. Sarı açık saçları dağılmış durumdaydı. Elleri ve yüzü kirliydi. Lakin ne kadar kirli olursa olsun, bu kız çok güzeldi. Güzelliğine güzellik katan çilleri ve uzun kirpikleri beni bile büyülemeyi başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşta Aşk
FantasiAcımasız hayat...Belki de, bizizdir acımasız. Korkutucuyuzdur belki?