Banana Milk | jungkook ✔

Bölüm 10 | Okul Başkanı

Medialara bakıyo musunuz kicibeler

Media: Yong Jun Hyung

"Evet gayet ciddiyim. Hatta hangimizle çıkardın diye değiştiriyorum"

Cevap vermeye gerek duymadan ofladım. Jungkook gözümün içine bakıyor, Shi Woo ise bir cevap bekliyordu. Üstümde çok fazla baskı olduğunu hisseferek cevap vermem gerektiğini düşündüm.

Yine cevap vermeyerek sadece işaret parmağımla işaret ettim. Ardından son yudumu kalan meyve suyumu bitirdim.

****

"Sen ciddi misin" dedi ikisi de aynı anda. Olmayacak bir seçim mi yapmıştım ki? Kiminle çıkarsın demişlerdi ve ben de cevap vermiştim işte. Neden garipsediler anlamıyorum.

Bana şaşkınlık içinde bakan iki çift gözü cevapladım "Evet ne var bunda"

"Onun okul başkanı olduğunu biliyorsun değil mi? Çok fazla işi var ve senin gibi kaba ayrıca yine aynı senin gibi konuşmayı sevmiyor" diyen kişi Shi Woo oldu.

"Bu da demek oluyor ki onunla ortak yönlerim var" deyip yüzüme piç smileımı yerleştirdim.

Shi Woo hâlâ hayret içinde bana bakarken Jungkook ise kollarını göğsünde birleştirmiş ve başını öne eğmişti. Bu yüzden yüzündeki tepkiyi göremiyordum.

"Galiba fazla aptalsın" dedi Shi Woo bana alay eder gibi bir sesle.

"Neden aptalmışım"

Güldü "Anlamıyor musun? Sana bakmaz demeye çalışıyorum"

"Neden bakmasın ki?" Diye sorarken saçlarımı geriye attım daha sonra sırtımı yasladığım yerden doğrulup kollarımı masaya koyarak Shi Woo'ya doğru eğildim. "Adı ne? Belki konuşmaya çalışırım"

"Sanane adından" Jungkook sonunda konuşmaya dahil olabilmişti. Ama başı hâlâ öne eğik duruyordu.

"Tamam ben öğrenirim nasıl olsa yaka kartlarımız var" omuz silkip tekrar sırtımı arkaya yasladım.

Shi Woo ifadesiz bir şekilde bana bakmayı sürdürüyordu "Bunu yapabileceğini düşünmüyorsun değil mi"

"Gayet de düşünüyorum" derken ayağa kalktım "İzleyin ve görün" dedikten sonra ilerlemeye başladım.

Okul başkanı dedikleri çocuğun yanına ilerlerken kendimi sıkıntı içinde hissediyordum. Sanki bunu yapmamam gerekiyormuş gibi...ama yürümeye devam ettim.

Bizden iki masa arkada oturduğu için ulaşmam kısa sürmüştü. Tek başına oturuyordu. Önünde ise birkaç tane üstünde karalama yaptığı kağıt vardı.

"Oturabilir miyim" dedim. Gelirken kendi sandalyemi getirmeyi unutmamıştım çünkü başka boş yer yoktu.

Bana bakıp başıyla onayladıktan sonra tekrar önündeki kâğıtlara döndü. Karalanmış kağıtlardaki yazıları temize çekiyordu. Yaka kartından ismini okudum. 'Yong Jun Hyung'

"Çok işin var galiba" dediğim an bana bakıp beni iyice süzdü. Aslında iyice değil sadece üç saniye kadar. Daha sonra tekrar önündekilere döndü.

"Bu kadar şeyle uğraşmak zor olmuyor mu?" Soruma karşılık başını kaldırıp bakmamıştı bu sefer. Önündeki kâğıtlarla ilgilenmeye devam etmişti.

"Yani ben olsam yorulurdum" Yemeğim bitmiş ve ayrıca diğer masada bırakmıştım. Ama çubuklarım yanımdaydı. Daha doğrusu okula hergün çubuklarımı kendim getiriyordum. Böyle değişik huylarım vardır.