Bölüm 25 | Iyi misiniz?

4.2K 316 91
                                    

Ne olduğuna anlam veremesemde dediği gibi yapıp çıkışa ilerledim ve gördüğüm ilk taksiyi durdurdum. Beynimi kemiren 'Ne olmuş olabilir' , 'Önemli midir' , 'Başına bir iş gelir mi' gibi sorularla birlikte şoföre gitmesi gereken yeri söyledim ve ardından beynimdeki soruların beynimin kıvrımlarını yiyip tüketmemesi için dua ettim.

****

Taksi ilerlerken beynimdeki kötü düşünceleri def edip sadece dışarıyı izlemeye koyuldum.

Dışarıda yürüyen insanları seyrederken aynı zamanda da şu an yaşadığım hayat için teşekkür ediyordum. Belki kötü bir babam olabilirdi ama en azından vücudumda bozuk olan biryer yoktu. Sağır olabilirdim, kör olabilirdim, konuşamıyor olabilirdim veya sakat olabilirdim ama herşeyim sapasağlamdı. Sadece babam kötüydü ve ona da üniversite sınavına girdikten sonra ihtiyacım kalmayacaktı.

Dışarıda yanımdan geçen arabaları seyrederken canım sıkıldığı için kuafördeyken sürülen beyaz renk ojelerimi kemirmeye başladım. Yol tahmin ettiğimdrn uzun ve aynı zamanda sıkıcıydı da.

"Radyoyu açabilir misiniz?" Diye seslendim çünkü telefonum yanımdaydı ama kulaklığım yanımda değildi.

"Tabi"

Yaklaşık on dakika kadar daha gittikten sonra taksi şoförü seslendi "Geldik bayan"

"Ah" dedim ve arabadan inmeden önce yandan asmalı siyah çantamdan gerekli parayı uzattım "Teşekkürler"

Ellerimi üzerime büyük gelen kot ceketin ceplerine yerleştirdim ve içeri girmeden önce büyük binaya göz attım. Kırmızı halı serilmiş giriş kapısının kenarlarını saksılardaki çiçekler süslüyor ve güzel bir hava katıyorlardı. Girişte iki görevli bekliyor ve içeri girmeden önce selamlıyorlardı.

Kapıdan girerken iki görevliden de hem selam hem de 'hoşgeldiniz' tarzı birkaç şey duydum ve içeriye girmiş bulundum. Hangi kata yada nereye gideceğimi bilmediğim için telefonumu çıkardım ve Jungkook'un annesi Min Hye Sun'un numarasını tuşladım.

"Merhaba, benim Sung Kyung"

"Biliyorum canım. Bir sorun mu var?"

Boğazımı temizledim ve çantamın kayışından tuttum "Hayır" dedim "Sadece ben geldim ama nereye geleceğimiz bilmiyorum. Şu an buluşma yerindeyim, hangi kata geleyim?"
Telefonu kendinden uzaklaştırdığını hissettim. Sanırım Jungkook'un babasına birşeyler soruyordu "Beşinci kattayız canım, sizi bekliyoruz"

"Tamam, geliyorum" deyip telefonu kapattım ve telefonu çantama koyduktan sonra koridor boyu ilerlemeye başladım.

Bordo renge boyanmış duvarları buraya daha önce gelmiş ünlüler süslüyordu. Çerçeveler boyunca FT Island'dan 4minute'a, Beast'den Sistar'a, CNBlue'dan EXID'e, BIGBANG'den 2NE1'a sevdiğim bütün ünlüler vardı.

Koridorun sonuna vardığımda yedi kişilik asansöre bindim ve beşinci katı tuşladım. Asansör beşinci kata çıkana kadar aynadan kendime baktım, gayet güzel gözüküyordum.

Asansör durup kapısı açıldığında indim ve iki elimle yandan taktığım küçük siyah çantamın kayışından tuttum. Masalar arasında ilerlerken Jungkook'un anne ve babasını taradım.

El sallamaları onları görmemi kolaylaştırdı. Bordo-beyaz renk masalar arasında ilerleyip yanlarına ulaştım. Eğilerek selam verdim ve dört kişilik masanın boş kalan sandalyelerinden birine oturdum.

"Jungkook yok mu?" Dedi Bayan Min.

"İşi çıktı" dedim daha sonra bu cümlemin bir sorun oluşturabileceğini düşünüp "Bir arkadaşıyla konuşması gerekiyormuş, arkamdan geleceğini söyledi" diye ekledim.

Banana Milk | jungkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin