BÖLÜM 28

144 16 0
                                    

Yazım hatalarım varsa, kusura bakmayın.



"Nereye gidiyoruz acaba söyleye bilirmisin?" dedim ufak sinirli çıkan sesimle.

"Gidince görürsün" dedi rahat tavırla, şu an ne durumdamıydık? Melisa nerden bulduğunu bilmediğim arabasıyla beraber, ormanlık bir alana doğru gidiyorduk.

Ormanlık evet. Tırsmadım diğil. Sikmezdi dimi? "Estağfurullah" dedim ama içimden dediğimi zann ettim.

"Noldu?" dedi bana dönerek, "ya önüne dönsene sen, kaza yapıcaz şimdi" dedim.

"Peki" dedi suçluymuş gibi el kaldırırken, "bak ya!" dedim tekrar.

"Niye estağfurullah dedin?" diye sordu.

"Sanane?!" dedim bağırarak, "tamam sustum," dedi tekrar suçlu sesle.

Gereksiz tepkiler veriyordum şu an. Ara-ara Melisanın yan profiline bakıyordum. Çok güzeldi insafsız. İç çektim.

Sonra bana baktığını görüp, gözlerimi kaçırdım. "Annem beni merak edicek" dedim. "Merak etme gecikmeyiz, ha eyer gecikirsekte, söz arayıp, annene benim yanımda olduğunu söyleyeceğim" dedi.

Eyer ayrı olmasaydık, 'ya şapşal' derdim. Yutkundum.

Öyle geçen yarımsaatin ardından ormanlık bir yerde indik.

Arabadan indim. "Niye buraya geldik ki?" dedim çekinerek, bana baktı, garip-garip baktı hatta.

"Yani aklıma kötü-kötü şeyler geliyorda" dedim korkmuş numarası yaparak.

Oysa güldü. Hatta kahkaha attı. "Çok mu komik?!" dedim yalancı kızgınlıkla, tabi bunu bilmesede olur.

"Hadi gezelim, güzelim yere gelmişiz" dedi ve elini koluma atıp, çekiştirdi. Şimdi yan-yana ilerliyorduk.

Sanki geçen kavga eden biz diyilmiş gibi şimdi kol-kolaydık. "E araba?" dedim ona dönerek. "Uzağa gitmiyoruzki?" dedi o da cevap olarak.

Kafamı salladım. Ve 10 dakikanın ardından, bir körpü gibi bir yere geldik.

Issız gibi gözüküyordu. Hala ürküyordum. Tövbe, aklıma fesat şeyler geliyordu.

"eee?" dedim. "eee?" dedi oda benim gibi. "Mal mal bakışıcakmıyız ya? Konuşmaya başlaya biliriz bence" dedim.

Gülümsedi. Sanırım alışkındı tavırlarıma. "Geçen sana dediğim şeyler için üzgünüm, özür dilerim kabalık ettim. Tamamen aklıma karışmış bir durumdaydı. Bu yüzden sende patladım. Sonra aklımdan hiç çıkmadın be-" lafını kestim.

"Yani bunun için ıssız bir ormanlık alana gelmeye bilirdik," dedim. Lafı kesildiği için derin nefes aldı. Dediklerimi boş verip, tekrar konuşmaya başladı.

"Aklımdan hiç çıkmadın, ama dediğin laflar canımı acıtmadı diğil." dedi. Yutkundum bu sefer. "Özür dilerim bende seni incitmek istememiştim, sadece o zaman öyle denk geldi" dedim.

"Biliyorum, lütfen üzülme bende sana pek içten şeyler söylemedim, bende seni üzdüm. Ola bilir ama şimdi karşı ya bakmamız gerek." dedi ve ellerimi tuttu.

Allahım noluyoooo? "öyle süslü cümlelerim yok bu yüzden direk sorucam, bize bir şans daha verirmisin?"dedi, yaa amaaa çoookk tatlıydı.

Ağlayacaktım. Boynuna atladım."Şapşal, ben senin bu haline aşık olmuştum, değişmeye çalışma bile" diyip, biraz bekledikten sonra, "evet tabikideeee" dedim gülerek.

Onunda güldüğünü duydum. "Bende senin bu haline aşık oldum" dedi. Ayrıldık. Ve dudağına yapıştım.

Özlediğim o güzel dudaklarına! Kısa öpücükten sonra geriledim. "Beni böyle yere getirdiğinde, sevişicez zann ettim" dedim.

"O da olur birgün" dedi sırıtarak. "Bence gidelim artık." dedim. "Nereye ya, daha etrafı gezmedik, görmüyormusun manzana çok güzel" dedi etrafı göstererek.

Ona yaklaştım. "Görmüyorum çünki benim manzaram sensin" dedim cilveyle. "Bence de gidelim" dediğinde kahkaha attım.

Böylece, 2-3 saat etrafta dolaştık. Sonraysa arabaya binip, geri geldik.

İLGİ ALANIM | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin