33

52 1 0
                                    

Sara, heyecandan titriyordu. Annesi düğünden önce Russel'ı görmesini yasaklamıştı.

" Kızlar çok heyecanlıyım mihrapta bayılabilirim. Gelinlimi beğendiniz mi?"

" Sara su perisi gibisin. Senin kadar güzel gelin görmedim."

" Düğünden sonra erkekler, Pekin'e gideceklermiş doğru mu?"

" Evet canım. Bogoto ya gideceğiz biz de."

" Ben evimize gideceğimizi sanıyordum!"

 " Erkekler işte. Neyse işlerini halledince dönecekler biz de evlerimize gideceğiz.

" Laren iyi ki varsın. Beni çok rahatlattın. Elda, kıyafetini beğenmedin mi?"

" Çok beğendim. Beni nedimen olarak seçmen büyük incelik."

" Arkadaşlarımı seveceksin. Çok iyiler."

Düğün için Don Coppola hiç bir masraftan kaçınmamıştı. Şikagonun en büyük otelini kapatmıştı. Beş yüz kadar davetli vardı.

Kilise düğünü güvenli olmayacağı için rahip salona gelecekti. Sara ve Russel için üst katta bir süit daire bir gün öncesinde hazırlanmıştı.

Laren, hayatında ilk kez bu kadar büyük bir ihtişam görüyor. Her şey aşırı pahalı ve lüks.

Henüz salonu görmemişti ama, otele girişlerinden başlamıştı ihtişam. Her tarafta korumalar vardı. Bu da Laren'a güvenden çok güvensizlik aşılamıştı. Bir an ürperdi.

Sabah, ailenin kadınları ki, buna Sara'nın ailesi ve arkadaşları da dahil. Kalabalık bir gurup önce spa, sonra güzellik salonuna alındı. 

Saçını tek toplatmayan Laren olduğu için Vera onunla avam diye dalga geçmişti. Laren, saçlarına maşa yaptırıp, lüleleri serbest bıraktırdı.

Tam bir profesyonel bir makyajla güzelliği göze batar hale geldi. Dom'un isteği olduğu için üzerine sadece elbisesini giyip ayaklarına  Christian Louboutin, tasarımı siyah ayakkabılarını giydi.

" Elim her an o güzel açıklığına girmeli," demişti. Laren bunu düşününce bile ıslandı.

Sara'nın annesi yanımıza gelip Sara'yı babasına teslim etti.

" Kızım seninle gurur duruyorum. Senin canını sıkarlarsa ve mutsuz olursan baban yanında unutma."

Sara babasına sarıldı. Gözyaşlarını durduramıyordu. Annesi azarladı.

" Makyajın bozulacak, bu güzel günde ağlanır mı?"

Sara güldü ve babasının kolunda salona kurulan mihraba yürümeye başladı.

Nedimeleri arkasında, ellerinde çiçekler, onları takip ediyordu. Russel'in sağdıcı yani Dominic yanındaydı. 

" Karın çok güzel, onu sakın üzme ve kıza hayvan gibi saldırma!"

Russel, onu hayal meyal duyuyordu. " Bu kadar güzel birini daha önce görmedim. Yüce İsa sana teşekkür ederim."

Kendi kendine konuşuyor gibiydi.

Gelini babasından aldı ve rahip kalıplaşmış sözlerine başladığında Russel gözlerini Saradan alamıyordu. Bir çok soruyu duymadı. Abisi onu resmen dürtmek zorunda kaldı.

" Gelini öpebilirsin."

Russel, ayrılmak istemiyordu ama abisi yine dürttü. Dans başladı. İnsanlar çok şıktı ve kadınlar yarış halinde, sanki mücevher dükkanını soymuş gibiydi. 

KİMSESİZ + 18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin