7.2

1.1K 108 118
                                    

Asi pazar sabahı yatağından çıkarken kendini enkaz gibi hissediyordu. Bir önceki gün eve girip kendini tutamayarak ağlamaya başladıktan sonra kendisine bu başına gelen olay için sadece bir gün üzülme hakkı vermişti. Bir gün boyunca acısını sonuna kadar yaşayıp ağlayacaktı ve bir daha asla bu olay için gözyaşı döküp üzülmeyecekti.

Mutfağa gidip buzdolabını açtığında yiyecek hiçbir şey olmadığını fark etti ve birkaç gündür meşguliyetten market alışverişi yapmadığını hatırladı. Sıkıntıyla oflayarak odasına geçti ve üzerine ilk bulduğu şeyleri giyip bel çantasını ve buzdolabının üzerindeki alınacaklar listesini çantasına atıp evden çıktı. Dünden beri telefonu kapalıydı ancak belki ihtiyacı olur diye son anda telefonunu da ceketinin cebine attı.

Binadan çıktığı an gözleri bahçenin kapısında dikilen Alaz'ı buldu. Dün kafede kendisini izlediğini varsayarsa Alaz kendisini ilk kez canlı görmüyordu ama Asi Alaz'ı ilk kez canlı görüyordu ve içinde oluşan heyecana küfürler ederek yüzüne yansımamasını umdu.

Gerginlikle ceketinin cebindeki yumruklarını sıkarken Alaz'ın yüzünde çok ufak bir tebessüm vardı ancak Asi'nin buz gibi olan ifadesi yüzünden o tebessüm yerini tedirgin bir ifadeye bıraktı.

"Bu arkadaş dün bütün gün buradaydı, seni sordu evde mi diye ben de bilgi veremeyeceğimi söyledim." Asi yanına gelen güvenlik görevlisine dönmeden önce Alaz'a sadece birkaç saniye bakmıştı. "Seni de aradım aslında ama telefonun kapalıydı. Erkek arkadaşın falan mı bu? Rahatsız ediyorsa polis çağırayım sana sormadan çağırmak istemedim."

"Gerek yok." dedi Asi. Sesi düşündüğünden daha da güçsüz gelmişti kulağına. "Erkek arkadaşım falan da değil."

"Gece 1 gibi pes edip gitti ama sabahın köründe geri geldi. Israrcı bir tip anladığım kadarıyla... Tanıyor musun bari?"

"Tanımıyorum.'' Asi bu kez sesinin Alaz'ın bile duyabileceği kadar gür çıkmasını umdu çünkü o duysun diye bilerek bağırmıştı. ''Bekler bekler sıkılıp gider."

Güvenlik görevlisi ''Peki madem.'' diyerek kabinine geçti ve Asi dışardan kendisine bakan Alaz ile tek başına kaldı.

Artık kaçarı olmadığı için hızla bahçenin çıkışına doğru yürüdü ve Alaz olur da kolundan tutarsa diye kendini yumruk atmaya hazırladı. Ancak düşündüğü gibi olmadı ve Alaz bahçeden çıkıp markete doğru ilerleyen Asi'yi sessizce takip etmekle yetindi.

Asi Alaz'ın konuşmadan kendisini takip etmesiyle ilgili ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Bir yandan haftalardır sadece internet üzerinden konuşabildiği ve bir şeyler hissettiğine emin olduğu çocuğun dibinde olmasının heyecanı vardı içinde diğer yandansa dünkü yaptığı şeyin hayal kırıklığı ve öfkesi yüzünden kalbine ağrılar saplanıyordu.

Düşüncelerinin arasında bir korna sesi duyması ve arkasındaki kişinin kollarından tutarak kendini kaldırıma doğru çekmesi aynı anda oldu. Kaldırımda hala Alaz'ın kollarındayken kendisine çarpmak üzere olan araç uzun uzun korna çalarak hızla ilerledi ve Asi o an dalgınlıktan caddeye geldiğini ve yayalara kırmızı ışık yanarken yola atladığını ancak anladı.

''İyi misin?''

Asi Alaz'ı sertçe ittirerek kollarının arasından çıktı. ''Dokunma bana.''

''Asi araba çarpacaktı sana-''

''Hayatımı kurtardın çok teşekkürler. Bu iyilik sana 5 yıl yeter. Dolanma peşimde Alaz.''

''Asi beni bir kere dinlesen anlayacaksın aslında.''

Asi ruhsuz bir kahkaha attı. ''Seni anlıyorum zaten Alaz. Dün de söyledim ya. Çok üzüldüm gerçekten haline. Bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı siker demişler beş milyon kişinin yaşadığı şehirde eski sevgilin ile ben arkadaş çıktım bak sen şu işe...''

miss americana & the heartbreak prince | aslaz textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin