Platin sarısı saçlarıma son kez şekil verip aynanın önünden çekildim. Malikanenin ahşap merdivenlerinden sallanarak aşağı doğru inmeye başladım. Mutfağımızdan gelen seslere bakarsak sanırım bizimkiler buradaydı.
Mutfağa ilerlerken tartışma sesleri yükselmeye başlamıştı.
"Ne yapacağız şimdi.. birden gelmeleri kesin bir oyun."
"Sakin olalım önce kurulla görüşeceğiz elbette."
"Ne var yani geldilerse bizim için gelmediler ya amına koyayım."
Neyden bahsettiklerinden gram anlamamıştım. Zaten şirket işleriyle de ilgilenen bir tip değildim. Samu yeterince ilgileniyordu bana kalırsa.
Keyfimi bozmayarak yüzümdeki büyük gülümsemeyle mutfağa girdim. Üzerime doluşan bakışlarla biraz daha gerilmeye başladım. Kita-san'ın yanına gidip omzuna başımı koyarak konuştum.
"Ne oldu ya böyle yüzünüzde güller açıyor."
"Götümüzde de güller açılacak yak-"
Ağzıyla geveleyen Suna'yı abim durdurmuştu. Yüzlerindeki telaşı 100 metre öteden bile anlayabilirdim. Gerçekten ne olmuştu böyle ?
"Samu neler oluyor, bir şey mi saklıyorsunuz benden.."
Samu, Kita-san'a bakış atıp onayını aldıktan sonra konuştu. "Atsumu.. onlar geri dönmüş Amerika'dan.." dedi gözlerimi endişeyle süzerek.
"Onlar..? derken Samu düzgünce söylesene şunu" dedim üçüne de kaşlarımı çatarak.
"Kiyoomi ailesi işte.. Sakusagil geri dönmüşler buraya temelli." dedi Suna lafı gevelemeden tek nefeste.
Elimde tuttuğum çantam anında parmaklarımın arasından kaymıştı. Kulaklarımda yankılanan bu isim geçmişin tozlu sayfalarını aralamış, unutmak istediğim bütün anıları gözümün önüne getirmişti.
Unutmak istediğim ve asla başaramadığım kişi benimle aynı havayı mı soluyordu yani..
"İyi misin Atsumu .. merak etme size zarar vermelerine izin vermeyeceğim." dedi Kita-san yere düşen çantamı alırken.
"İyiyim.. bir şeyim yok ben onu unuttum bile çoktan merak etmeyin siz." dedim tekrar büyükçe gülümseyerek.
Suna elini saçlarıma atıp karıştırdı. Ardından Samu da aynısını yapıp yeni yaptığım saçı mahvettiler. Kita-san ise bizi uzaktan yüzündeki hafif gülümsemeyle izliyordu.
"Ya durun mahvettiniz offf"
"Nereye böyle hem işe falan mı yoksa." dedi Suna alayla.
"Tabi Atsumu bey işini aksatmayan birisi niye dalga geçiyorsun."
"Geçin dalganızı alışverişe kaçıyorum ben giyecek şeyim kalmadı." dedim çantamı yeniden elime alarak.
Mutfaktan çıkıp bahçe kapısına ilerlerken arkamdan söylenmelerine sırıttım.
"Aynen kesin kalmamıştır giyeceğin." diye bağırmıştı yavşak Suna.
Yüzümdeki zoraki gülümsemeyi sonlandırıp aceleyle Range Roverıma bindim. Şoförümüze izin verip gidebileceğini söyledim. Biraz yalnız kalmak istiyordum.
Aklımı dolduran gereksiz anılarla arabayı durdurup telefonu elime aldım. İçimdekileri bir şekilde dökmem gerekiyordu. Sıkıntıyla oflayarak gruba yazmaya başladım.
●●●
ayayayyaya mahalleden malikaneye geçtik birden ay noluyo dedim GTFRDFXCVJKJH
oylamayı unutmayınn
xoxo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ULTRAVİOLENCE | sakuatsu
Fanfiction"Senden nefret ediyorum." dedim öpüşüne karşılık verirken. Sarı saçlarımdan tutup elinin tersiyle bacaklarımı okşarken cevap verdi. "Biliyorum." ... Tw: cinsel içerik, argo