1.Bölüm

97 3 1
                                    

Merhabalar wattpad kullanıcıları:)
Bu zamana kadar hep okuyucusu olduğum bu platformda ilk kez kendi hikayemi yazmaya karar verdim. Daha önceleri yazmak istesemde ya cesaret edemiyordum ya da zamanım olmuyordu şimdi tüm bahaneleri bir kenara bırakıp denemek istiyorum. Bu bir hayran kurgu hikayesi olacak. Tüm Türkiye' nin hevesinin kursağında kaldığı bir dünya kupası maçı geçirdik, biliyorum ki hala herkesin hollanda ile olan son maçta ki kaçan gol pozisyonu aklında ve hepimizin derin yarası. Çok fazla futbolla alakam yoktur ama milli takım maçlarından sonra tüm kızların sevgilisi olan Barış Alper Yılmaz ile alakalı bir kurgu yazmak içimden geldi. Umarım beğenilen bir hikaye yazarım ve okuyucularımı tatmin edebilirim.
İyi okumalar;

Eylül 2024 İngiltere/ Cambridge
Israrla çalan telefonumu koli yığınlarının arasında bulmak için çabalarken sonunda amacıma ulaşmıştım.
"Alo, babacım nasılsın?"
-" Kızım Göksu, iyiyim sen nasılsın rahatsız etmiyorumdur inşallah."
"Olur mu öyle şey babacım ne rahatsızlığı,bende toparlanıyordum telefonum kolilerin arasında kalmış,ancak açabildim. Önemli bir şey mi oldu?"
-" Yok kızım yok önemli bir şey olmadı,annenle seni merak ettik toparlandın mı diye bir şeye ihtiyacın var mı gelelim mi sana yardım etmeye?"
" Teşekkür ederim babacım hiç gerek yok gelmenize,biliyorsun zaten geçen ay çoğu eşyamı getirmiştim sadece valizimi toparlayıp ayrılacağım evden uçağım yarın öğlen 13:00 da kalkacak inişte görüşürüz zahmet etmeyin. Ellerinizden öpüyorum son işlerimi halletmem lazım."
-"görüşürüz kızım sen öyle diyorsan. Bizde seni öptük."
Babamın çağrısını sonlandırıp telefonumu orta sehpahanın üzerine bıraktım. Sabahtan beri toparlanma işleriyle ilgileniyordum ve çok yorulmuştum. Yarın İngiltere'de ki hayatımın son günüydü ve Türkiye'ye dönüyordum. Burada okulumu tamamlamıştım edebiyat ve dil bilimleri bölümünü bitirip iş hayatına atılmak istiyordum. Üniversitede ki hocalarım her ne kadar burada kalıp akademisyenlik yapmamı istesede burada geçirdiğim dört yıl bana fazlasıyla yetmişti vatan topraklarını özlemiştim,gurbetlik zordu arkadaşlar. O yüzden eşyalı evimi kapatıp emlakçıma anahtarı teslim edip yarın tek bir valizleri dört yılımı geçirdiğim bu güzel şehri arkamda bırakacaktım. Bir yanım buruk olsada Türkiye'de ailem vardı ve onlarla olmak istiyordum. Biraz evde dinlenip ailemle doyasıya vakit geçirip iş bakacaktım. Dört dil biliyordum ve hayalim iyi bir şirketin tercümanlığını yapmaktı. Her şey yavaş yavaş planladığım gibi gidiyordu elbet bir iş bulup bir yerden başlardım. " Hiçbir başarı tesadü değildir." çok çalışmıştım ve o işi bulacaktım.

Eylül 2024 Türkiye/ Sabiha Gökçen Havalimanı
Elimde koca valizimle babamları görmeye çalışıyordum ama insan kalabalığı pek buna müsaade etmiyordu açıkcası. Hırsla saçlarımı geriye doğru savurdum.
"Göksu!" adımı duyduğum tarafa dönünce babamları görmüştüm valizim müsaade ettiğince koşarak yanlarına gittim ve ikisine de sıkıca sarıldım. Çok özlemiştim çok. Ben tek çocuktum bir kardeşe sahip değildim o yüzden benim Her şeyim onlardı.
"Canlarım benim,sonunda geldim çok özledim sizi ya." annem boynuma biraz daha sarılıp saçlarımı öpmüştü. "Canım yavrum hoşgeldin kızım bizde seni çok özledik annecim." babam valizimi elimden alıp bizi çıkışa yönlendirdi.
-"Hadi evimize gidelim hanımlar hasret giderecek çok zamanımız var artık."
Evimize gelince ilk işim duş alıp rahatlamak olmuştu. Valizimi şimdilik odama bırakmıştım hiç şuan yerleştirecek enerjim yoktu açıkcası. Telefonumu elime alıp kuzenim Emel'i aradım.
"Bebeğim geldin miiii?"
"Geldim emoşum(böyle dememi hiç sevmez ama umurumda mı tabi ki hayır) nerdesin?"
"Hay senin emoşuna, evdeyim hazırlanıp size uçuyorum şimdi hadi kapat." cevap vermemi beklemeden yüzüme kapatmıştı telefonu. Gözlerimi devirip telefonumu bi kenara bıraktım. Emel teyzemin kızıydı öz kardeşim diyebilirdim, bizimkiler kardeş yapmayınca Allah bana emeli göndermişti galiba. Aramızdan su sızmaz, çılgın olanımız ve benim en değerlilerimdendi. Gerçekten cıvıl cıvıl bir kızdı Emel, benim aksime sarı saçlı mavi gözlü bi afetti.Bende ailenin mavi göz geninden nasiplenmiştim gerçi. Bizim aile de mavi göz genetikti resmen annem,teyzem kuzenler hep maviştik. Salona geçip annemin dizinin dibine oturdum yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.
"Canım kızım acıktın mı? Yoldan geldin, ben sofrayı kurayım teyzenlerde gelir şimdi hep birlikte yeriz."
"Tamam anne beraber kuralım sofrayı itiraz etme beraber yaparız." itiraz edeceğini bildiğimden ona söz hakkı tanımadan kalkıp annemle mutfağa geçtim. Kader sultan yine döktürmüştü vallahi 5 çeşit yemek yapmış geleceğim diye,hepsi en sevdiklerim. "Ya anne döktürmüşsün resmen ellerine sağlık." -"Eee kızım geldi olacak o kadar tabi." anneme havadan bi öpücük atıp tabaklarına masaya götürmeye başladım.
Sofra hazır olduğunda zil çaldı muhtemelen teyzemler gelmişti." Ben açtıım." İçeriye bağırıp kapıya koşmuştum.
"Hanımmlaarrrrr ben geldiiim." çığlıkları eşliğinde Emel ve teyzemle kapıda sarıldık onlarıda çok özlemiştim. Eniştem Emel in babası biz on sekiz yaşındayken kanserden dolayı vefat etmişti. O zamandan sonra Emel'e hem analık hem babalık yapmıştı teyzem. Hep arkasında olmuştu Emel'in ona yetmeye çalışmıştı. Emel in bu çılgınlığı biraz da böyle gelişmişti acısını deliliğe vurmuştu papatyam ama şimdi iyiydi çok şükür toparlamıştı.
"Göksum hoşgeldin teyzem."
"Hoşbulduk teyzecim,hadi geçin sofra hazır yemek yiyelim."
Yemek faslı bol sohbetli gülüşmeli geçmişti annem,teyzem,babam içerde kahvelerini içiyordu bizde Emelle odama kaçmıştık.
"Ee Göksum baba evini özlemişsindir sen,bundan sonrası için ne düşünüyorsun."
"Yani açıkcası Emel şu sıra biraz evde bizimkilerle vakit geçirip sonrasında iş arayacağım, evde durup daha fazla baba parası yiyemem ben biliyorsun boşuna o kadar yıl okumadık. Her zaman arkamda oldular sağolsunlar maddi manevi ama anne ve babama daha fazla yük olmak istemiyorum.. Asıl sen neler düşünüyorsun bakalım geçen beni telefonda geçiştirdin anlamadım sanma bir sorun mu var?"
Emel in yüzünden sıkıntılı bi ifade geçince bir şey olduğundan iyice emin olmuştum. Emel işletme okumuştu sayılarla hep arası iyiydi ve bu yönde kariyer seçimi yapmak istiyordu.
"Ya Göksu bilmiyorum okul bitti kaç ay oldu iş başvurusu Yapıyorum daha olumlu bir dönüş almadım ben hiç böyle hayal etmemiştim." eline uzanıp tuttum.
"Emell canım benim dur bakalım mutlaka olumlu bir dönüş alacaksın ben inanıyorum kızım 3,8 ortalamayla işletme bitirdin sen bırakırlarmı seni."
" öyle mi diyorsun." bu konuyu belli ki kendineçok dert etmişti ama daha yeni mezun sayılırdımutlaka bir iş bulacaktı biliyordum.
"Sen canını sıkma bebeğim öyle diyorum ve seninde öyle düşünmeni istiyorum." birbirimize sarılıp biraz daha muhabbet ettikten sonra teyzemler gitmişlerdi. Bende bizimkilerden müsaade isteyip odama çekilip yattım çok yorulmuştum. Biraz sosyal medyada gezinip kendimi uykuya bıraktım.
Sabah hep birlikte kahvaltıya oturduk, bizimkilere çalışmak istediğimden bahsedecektim,bu konuyu bir an önce halletmek istiyordum açıkcası.
" Canım Ailem  şimdi ben okulumu bitirdim,ülkeme döndüm bundan sonrası için kariyer planlarımda çalışmak var,sizde az çok biliyorsunuz." sevimli olduğunu düşündüğüm bi surat ifadesi yapmıştım dan diye konuya girince yumuşatayım bari dedim,sofrada kısa bir sessizlik oldu annem babama bakmıştı sessisliği bozan babam olmuştu. Elinde ki çatalı kenara bırakıp bana kilitlendi,
"Kızım çalışmayı istemek en büyük hakkın sadece acele etme düzgün bir iş bul bizim senden bir an önce çalışmanı istemek gibi bi beklentimiz yok. Bunu bil."
" sağol babacım acele etmiyorum zaten biraz sizinle vakit geçirip öyle iş arayacağım."
-"Biz hep yanındayız annecim merak etme."
"Bİliyorum annecim hep yanımda oldunuz ve bende hep sizin yanınızdayım." kahvaltıya devam ederken babamın telefonu çaldı babam çayını kenara bırakıp aramayı yanıtladı,
"Alo, efendim Okancım, iyiyiz valla seni sormalı. Doğru bu haftaydı değil mi maç. Gelirim tabi ya sen en önden biletleri ayarla bana." babam bana kısa bir bakış attı sonra telefona devam etti,
"Bu sefer iki bilet istiyorum Okan senden, hayır hayır benim kız geldi de beraber izleriz dedim. Tamam teşekkür ederim görüşürüz çarşamba günü."
" ne bileti baba bu acaba?"
"Ne bileti olacak kızım maç bileti, çarşamba derbi varmış bizim sende gelmişken baba kız gidelim diye düşündüm. İstemez misin?" tabi babamın koyu galatasaylı olduğunu unutmuştum ben,soruyorum ne bileti diye. Babam Zafer Türkoğlunun hayatında ki en değer verdiği üç şey vardır. Biri vatanı ki kendisi emekli albay vatan uğruna kan kusarda kızılcık şerbeti içtim der diğeri ailesi sonuncusu ise galatasaraydır. Bu üçüne laf söz ettirmez.
" olur tabi babacım gidelim ben pek anlamam maçtan ama senle güzel vakit geçirmiş oluruz. Annecim sende gelecek misin?"
"Ay, aman yok kızım benim kafam o sesi kaldırmıyor. Sonra orda top peşinde koşarken yaralanıyolar sakatlanıyolar ben bi hoş oluyorum kalkıp müdahele edesim geliyor, gerek yok siz baba kız gidin ." yufka yürekli annem benim ya, birde tabi mesleki deformasyon emekli hemşire olunca nerde sakat, yaralı görse müdahele edesi geliyor kadının."
"Tamam o zaman annecim biz babamla gidelim."
" gidelim tabi ya şöyle galatasaray formasıyla en önden tezaurat yaparız senle, arayan galatasary in teknik direktörü Okan Buruk'tu. Kızım sen Okan abini hatırlıyor musun?"
Babamın sorusuyla kısa çaplı bir beyin fırtınası yaptım ama isim tanıdık gelmemişti. "Yok babacım çıkaramadım,kim ki?"
"Benim devrem kendisiyle askerlikte tanışıyoruz o zamanlar askerlik iki yıl tabi az vakit geçirmedik Okan'la. bize yemeğe gelmişti ama sen küçüktün tabi hatırlamaman normal. Neyse maçta tanıştırırım sizi." babamı onaylayıp sofradan kalktım ellerimi yıkayıp dişimi fırçaladım. Salona babamın yanına geçtip yanına oturdum,
"Baba madem maça gideceğiz ben emelle çıkıp forma alayım kendime senin vardır da benim yok formam."
"Tamam kızım al tabi sarı kırmızı formayı alem forma görsün." babama kahkaha atıp Emeli aradım. Gidip biraz alışveriş yapsak iyi olacaktı.

Top YuvarlaktırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin