Herkese iyi okumalar ;
Eğer okurken keyif alıyorsanız lütfen oylamayı unutmayın :*Hızlıca babamların yanına dönmüştüm benim gelmemle birlikte odadan çıkış yapmıştık. Bizimle çıkışa doğru gelen Okan abiyi gören kalabalık grup (sanırım takımdakiler) bize doğru gelmeye başladılar. Şimdi Barış'ta buraya gelir, ben zaten utanmış durumdayım tanımadığım adama pansumanlar falan yapıyorum sen kurtar Allah'ım .
Beş kişi bizim yanımızda durduğundan içlerinde "o" yok diye derin bir nefes almıştım doğrusu.
"Çocuklar daha dağılmadınız mı siz ?"
"Hocam malum derbiyi aldık kutlamaya gidelim diyoruz efsane maçtı valla." içlerinde diğerlerine göre daha kısa olan konuşup yanındaki diğer arkadaşının omzuna kolunu atmaya çalışıyordu ama yanındaki ondan bir kafa boyu uzundu çok komik görünüyordu. Babam şen bir kahkaha atınca herkes bize dikkat kesilmişti,
"Ayağınıza sağlık aslanlar çok güzel maçtı, Okan sizi iyi çalıştırmış."
"Teşekkür ederiz," hep bir ağızdan tebriği kabul edip haliyle kim bunlar diye Okan hocaya bakışlar atıyodu çocuklar neyse ki Okan abi durumu fark edip bizi tanıştırmıştı.
"Çocuklar tanıştırayım Zafer Türkoğlu benim devrem kendisi emekli albay, Göksu kızı. Derbiyi izlemeye gelmişlerdi biraz sohbet ettik."
Babamla hepsi tek tek el sıkışınca bende mecburen hepsiyle el sıkışmıştım. Kaan, Yunus, Kerem , Abdülkerim ve Berkan hepsi ismini söylemişti. Okan hoca bizi takdim ettiği için ben tekrar söyleme gereği duymamıştım. İyi çocuklara benziyorlardı ayrıca maçtan ötürü hala heyecanlılardı hepsinin yüzünden anlaşılıyordu resmen.
"Ee hadi dağılın artık neyi bekliyorsunuz bende misafirlerimizi geçirip çıkacağım."
"Hocam Barışı bekliyoruz lavaboya dedi gitti gelemedi hala ya" kendini Kerem olarak tanıtan çocuk Barışın adını söyleyince istemsiz ortamdan gözlerimi kaçırmıştım.
"Kesin saçını başını yapıyordur o yanağıda çizildi morali bozulmuştur prensimizin." Yunusun cümlesi üzerine herkes kahkaha atmaya başlayınca bende gülmeden edememiştim. Demek ki dış görünüşüne takıntısıda vardı 53 numaranın.
Gülüşlerin arasında Kerem bana bakıp üzerimi süzüp "Barışın forması mı o?" diye soru yöneltince aniden gülmeyi kesip suç işlemiş çocuklar gibi kala kalmıştım.
Babamın bana doğru dönüp bir cevap vermemi beklediğini görünce yerimde rahatsızca kıpırdanıp "Şey maçta tribünlere fırlattı oda bana denk geldi, elimde kalınca bende üzerime geçirdim." deyip durumu izah etmiştim.
"Ha iyiymiş." diyerek Yunusa bakış atmıştı Kerem.
"O suratının çizilme olayını sonra konuşacağız sizinle şimdi yeri değil haberiniz olsun." Okan abi alttan ultimatomu verdiğinde çocuklar -tamam hocam ya bizim bi suçumuz yok valla.- diyerek hep bir ağızdan dert anlatmaya çalışıyolardı 1-A sınıfı gibiydiler maşallah.
"Hah geldi bizim sarı kafa, oğlum hadi ya neredesin kaç saattir ağaç olduk." Yunusun cümlesiyle birlikte herkes arkaya doğru dönmüştü. Üzerini değiştirip buraya doğru gelen Barışa usulca dönünce bakışlarımız kısa bir aylığına kesişti. Hemen gözlerimi kaçırmıştım. Kızım sende sanki adamı çıplak gördün verdiğin tepkilere bak saçmalama kendine gel diyerek iç sesimle kavga ediyordum ve iç ses haklıydı. Silkelenip hiçbir şey yokmuş gibi ayakta durmaya devam ettim.
"Geldik geldik yanağıma pansuman yapıyordum napayım oğlum." dum kısmını vurgulayıp bana doğru bakışını yakalamıştım ve istemsiz gerildim. Şimdi kalkar Göksu pansuman yaptı der sonra al başına belayı babamda yanımda. Neyse ki öyle bir şey yapmamıştı.
"Bu arada Merhabalar efendim ben Barış," diyerek elini uzatan Barışı gözlerimi kırpıştırarak izledim. Birde nasıl efendi nasıl.
"Merhaba evladım, bende Zafer. Tebrik ederim sayende derbiyi aldık." babam şuan barışı kendi öz evladı gibi bağrına bile basardı hem gol atmıştı hem galatasaray oyuncusuydu hemde derbiyi kazandırmıştı yemin ederim Zafer Türkoğlunun zaafı gibiydi şuan. Onlar el sıkıştıktan sonra Okan hoca kısaca bizi Barışa da tanıtınca içimden o benim adımı biliyo zaten demiştim de kimse duymamıştı.
Bende tabi yine mecburen ilk kez tanışıyor gibi elini uzatan barışa elimi uzatıp tokalaşmıştım. "Göksu, memnun oldum." suratıma sırıtan Barış" Bende bende." diyerek elimi hala bırakmayınca hızla elimi geri çektim ve babama göz attım. Neyse ki onlar Okan abiyle vedalaşma faslına geçmişlerdi de görmüyordu yoksa Barışcım babam o saniyelik fazla el tutmayı anlar görür senide vururdu hemde on ikiden bak valla asla ıskalamaz. Tabi şaka bi yana Babam öyle geri kafalı,zorba,erkek sinek bile görmeyeceğim diyen adamlardan değildir ama katı kuralları vardır. Asker adam sonuçta sınırları kırmızı çizgileri var o yüzdendi terdiginliğim yoksa endişelenecek bir şey tabi ki yoktu ortada.
Sonrasında bende herkesle vedalaşıp babamla birlikte sonunda stattan ayrılmıştım. Eve gittiğimiz saat epey geç olmuştu annem bizi beklerken salonda koltukta uyayakalmıştı, babam onu kaldırıp odalarına götürürken bende kendi odama geçip üzerimi değiştirdim. 53 numara formayı çıkarıp dolabıma astığımda gülmeden edememiştim. Yorgunlukla kendimi yatağa attığımda tüm gün olanları düşünmeden edemedim. Ani gelen iş teklifi, maç, maç sonrası Barışla olan diyaloğumuz ve ona pansuman yapmam o anlarda gereksiz heyecanlanmam falan derken uykuya dalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Top Yuvarlaktır
Hayran KurguKariyer planları yapan Göksu Türkoğlu'nun aklında bir futbolcuya aşık olmak yoktu. Aşk aklınıza gelince yaşanacak bir duygu değildir, bir anda gelir ve merhaba der.