MaNga'nın "We Could Be The Same" şarkısı ile okumanızı tavsiye ediyorum
3 yıl sonrası
nihayet bir cumartesi sabahı,gösterdiği çaba meyvesini verdi
barış,markete girer girmez ucuzluk sepetinin üzerinde etiketsiz bir teneke kutunun gümüşi parıltısını fark etti. kutu sanki barış'ı kendine çekiyor,onu çağırıyordu. sanki barış bir teneke kutuydu,teneke kutu ise onu karşı konmaz bir biçimde çeken bir mıknatıs.
barış bu teneke kutuya ulaşmanın öncesinde bile,iç güdüleriyle,bu kutunun özel olduğunu biliyordu. onda bir başkalık vardı, bir havası,bir cazibesi vardı. bu kutunun içinden bir cevap,bir cevap olmasa bile en azından bir tür ipucu çıkacaktı. kutunun içinde her ne varsa onu nihai çözüme daha fazla yaklaştıracaktı. yapması gereken tek şey onu almak,kasaya götürmek,ödeme yapmak,eve taşımak,açmak ve...
"afedersiniz bayım,bu benim"
barış elini attığında başka bir el kutunun üzerine uzandı.
"ne"
barış irkildi ve baktı, bir gözlüğün ardından kendisini merakla izleyen bir çift okyanus mavisi gözle karşılaştı. gözlüklerinin arkasında,çok tanıdık gelen bir beden vardı.
bu semihti. o günden bu güne fazlacasına büyümüş,değişmişti ama barış onu yinede tanımıştı. gerçi hiç unutamamıştı onu ama ne derler işte uzun süre sonra allah çıkartmıştı karşısına.
"beyefendi bu teneke kutu koleksiyonum için gerekli,bırakın ve ben alayım" saygısını asla bozmuyordu. barış kendi kendine 'ben bu durumda olsaydım büyük ihtimal karşıdaki ile büyük kavgaya girerdim' diye düşündü.
"semih" dedi heyecanlı bir ses tonu ile
"ismimi nerden biliyorsunuz?"sorguladı sarışın olan
barışın fark ettiği tek şey sarışının büyümesi falan değildi,parmaklarıydı.
ondaki parmak hala duruyordu,çok zarar görmemişti ama yinede duruyordu,fakat semihin iki parmağıda yerindeydi protez yaptırmış olmalı diye düşündü barış.
"bayım?" hafif yükselttiği ses tonu ile çıkartmıştı alper'i düşüncelerinden
bir ayrı zevk ile yazdım bunu
nasıl oldu bilmiyorum ama idare edin lütben🙏😭
vala mutluyum suan ondan iyi seyler yazcam,gine iyisiniz
neyse seviyom siziii
baiiiii