4. Bölüm

382 26 15
                                    

Ocak 2020, Ankara

Yağmur'un ilk final haftasıydı. Çok stresli geçiyordu. En zor derslerinden birinin final sınavı en sona kalmıştı. Bu sabahki sınavı bittikten sonra zorlu ve stresli final haftası bitecekti. Vize haftasonda olduğu gibi Barış sınav sabahları arabayla onu almaya geliyor ve fakülteye bırakıyordu. Böylece Yağmur en azından sabah rahat gitmiş oluyor ve çalışmaya vakti oluyordu.

Günlerden cumaydı. Barış antrenmana biraz geç gitmek pahasına yine Yağmur'u fakülteye bırakacaktı. Erkenden kalktı ve 8.00'de evinin önüne geldi. Arayıp geldiğini haber verdi. Yağmur sırtında sarı sırt çantası ve kucağında ders notları ile kitaplarıyla apartmandan çıktı. Gözlerinden önceki gün geç yattığı belliydi. Arabaya binip emniyet kemerini taktı. Barış ona kahve hazırlamıştı. Termosu uzattı.

"Seni çok seviyorum." Dedi Yağmur kahveyi görür görmez.

"Biliyorum." Dedi Barış gülerek. "Kahvaltı etmediğini de biliyorum." Dedi ve sabah kendine hazırlarken ona da ayırdığı sandvici çıkarttı.

"Of evet kahvaltı hazırlayacaktım ama konu tekrarı yapmaya karar verdim. Çok teşekkür ederim." Dedi Yağmur ve sandivici çantasına koydu.

"Bak onu ye ama." Dedi Barış.

"Söz yiyeceğim. Kahvemi içeyim." Dedi Yağmur ve ders notlarına baktı. Barış arabayı çalıştırdı. Yağmur çekingen bir şekilde ona baktı. Her sınav sabahı öğrendiği konuları Barış'a anlatarak tekrar ediyordu. Ama kafasını şişirmekten çekiniyordu.

"Ee konu tekrarı yok mu? Kolay bi ders mi bugünkü?" Dedi Barış merakla. Yağmur rahatladı. Hayatında Barış olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşündü.

"Hayır Medeni Hukuk sınavım var bugün." Dedi Yağmur.

"Oooo, baba dersti değil mi bu?" Dedi Barış kaşlarını kaldırarak. "İki gün önce Anasaya Hukuku öğrendim, o da ana dersti." Dedi ve kahkaha patlattı.

"Sabah böyle espiriler yapacak kadar enerjik uyanıyorsun ya, seni kıskanıyorum." Dedi Yağmur gözlerini devirerek. Barış hala kendi espirisine gülüyordu. "Neyse başlıyorum. Şimdi kişilik haklarına saldırı olduğunda açabileceğimiz davalardan bahsedeceğim."

"Anlat güzelim."

Barış Yağmur'un bu konu anlatımlarından başta hiçbir şey anlamıyordu. Ama Yağmur o kadar güzel anlatıyordu ki onu fakülteye bırakıp kendisi antrenmana gittiği sırada aklında birkaç şey kalmış oluyordu. Mesela daha geçen arkadaşlarıyla yemek yerken haberlerde çok konuşulan siyasi bir olay gündeme geldiğinde herkes başkalarından duyduğu kulaktan dolma yalan yanlış bilgileri tekrarlarken Barış işin aslının öyle olmadığını habere konu olayın neden Anayasa'ya aykırı olduğunu anlatmıştı. Arkadaşları onun ciddi yorumculuğuna şaşırdığında ise hiç çekinmeden Yağmur'dan öğrendiğini söylemişti. O yüzden artık sabahları rutin haline gelen bu durum Barış'ın hoşuna gitmeye başlamıştı.

"Ohoo." Dedi Barış onu dinlerken. "Düşün kızım ikinci lig takımındayım bizde bile sahada bir hatalı pas atsak yedi sülalemizi elden geçiriyorlar. Sahaya bi çık, kişilik hakkın falan kalmıyo demek ki."

"Valla o futbola özgü canım." Dedi Yağmur omuz silkerek. "Ben voleybol basketbol maçlarına çok gittim. Küfürlü tezahürat o kadar olmuyor. Hatta hiç olmuyor, yapan da futbol holiganları oluyor." Dedi Yağmur.

"Nerde gittin bu maçlara?"

"E, Didem'le gidiyoruz ya." Dedi Yağmur. Barış bu ismi hatırladı. Arada görüştüğü bir arkadaşı olduğunu biliyordu. "Türk Telekom maçlarına gittik. Kadın voleybol maçlarına gittik. Didem sıkı Fenerbahçeli. Genelde Fenerbahçe ise gidiyoruz." Diye devam etti Yağmur. "Ben de Fenerbahçeli oldum sanırım ya."

Sensiz Olamam | Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin