5. Bölüm

320 21 21
                                    

Temmuz 2024, Rize

Yağmur ailesiyle uzun bir kahvaltı yaptı. Erkek kardeşi Deniz ve kız kardeşi Güneş'i çok özlemişti. Son bir yılı o kadae yoğun geçmişti ki bayramlarda bile onlarla görüşememişti. Yağmur, İstanbul'dan herkese hediyeler almıştı. Kahvaltı bittikten sonra bunları açtılar. Liseli kardeşi Deniz playstation oyunlarına bayılmıştı. Henüz anaokulu çağındaki Güneş ise barbie bebeklere adeta aşık olmuştu. Annesine beğeneceğini umduğu bir bluz ve parfüm; babasına ise bir gömlek almıştı. Keyifle geçirdikleri birkaç saatin ardından Yağmur'un telefonu çaldı. Arayan Yelda'ydı. Fazla bekletmeden telefonu yanıtladı.

"Yağmur! Nerdesiniz, haydi gelin." Dedi Yelda heyecanla. "Babam etleri hazırlıyor. Deniz'in arkadaşları da onu soruyordu."

Yağmur en kısa zamanda geleceklerini söyledi. Kendisinin hiç gidesi yoktu. Annesi börek hazırlamış babası da termosa çay koymuştu. Güneş yeni oyuncaklarını arkadaşlarına göstermek için sabırsızlanıyordu. Deniz de arkadaşlarıyla oynamak için topunu çıkartmıştı. Bu hazırlıklar esnasında Nermin Hanım merakla Yağmur'un odasının kapısını tıklattı. İçeri girdiğinde alışık olmadığı şekilde Yağmur'u yatakta gördü.

"Kızım? Hasta mısın?" Diye sordu endişelenerek.

"Yok be anne, dinleniyordum. Yol yorgunuyum." Dedi Yağmur. Elindeki defteri hemen kapattı. Günlüğünü okuyordu.

"Ama gel kızım." Dedi Nermin Hanım. "Hem Emine Teyzen çok merak ediyordu seni. Yüksel Amcan da. Üstünde o kadar emekleri var, ayıp olur. Yelda aramadı mı seni?"

"Aradı da..."

"Hadi giyin üstüne bir şeyler ben seni bekliyorum. İstersen orada dinlenirsin."

Yağmur ısrar edemedi. Üzerine rahat bir kumaş pantolon ve düz beyaz tişört giydi. Altına spor ayakkabısı seçti. Bez bir çanta alıp içine günlüğünü ve okuduğu romanı da sıkıştırdı. Mesire alanına geldiklerinde kardeşleri arkadaşları ile buluşurken Yağmur kendini izole edebileceği bir köşe arayışındaydı. Tabii ki Yelda'yı görmesiyle bu şansını kaybetti. Kendisini birden Yelda ve çocukken arkadaş oldukları bir kız grubunun arasında bulmuştu.

Barış babasının yanındaydı, ona mangalda yardım ediyordu. Yağmur'u uzaktan izledi, dalgın görünüyordu. Yelda'nın da bulunduğu bir kız grubuyla beraberdi ve sohbetten sıkıldığı belliydi. O sırada yanına Yağmur'un kardeşi Deniz beraberinde arkadaşlarıyla gelmişti.

"Barış Abi bizimle futbol oynar mısın?" Diye sordu Deniz umutla.

"Oynarım aslanım." Dedi Barış gülümseyerek. "Ama biraz bekleyin tamam mı? Şimdi Yüksel Amcanıza yardım ediyorum. O sırada siz oynayın, ben size sonra katılırım."

"Tamam Barış Abi." Dedi Deniz. "Bu arada ablam bana en çok istediğim playstation oyunlarını almış. Akşam oynayacağız. Sen de gelir misin abi seninle Fifa oynamak istiyorum."

"Tamamdor akşam sizdeyim aslanım." Dedi Barış gülümseyerek.

"Yağmur'la yolculuk nasıldı oğlum?" Diye sordu Yüksel Bey. Barış döndüğünden beri ilk defa yalnız kalmışlardı.

Barış fazla bir şey anlatmadı, konuyu geçiştirdi. Bu sırada gözleri yine Yağmur'u bulmuştu. Yağmur kızların yanından kalkmış herkesten uzak bir köşedeki hamağa doğru ilerliyordu.

Bir süre sonra Barış çocuklarla futbol oynamaya çekildi. Küçük kız çocukları da çimenlerde koşuşturuyor, ip atlıyorlardı. Hanımlar kendi aralarında dedikodularını yapıyor, birbirlerine çocuklarının ve beylerinin durumunu anlatıyorlardı. Beyler ise başka bir köşede kendi hallerinde sohbet ediyor, ara ara eti kontrol ederek herkese dağıtıyorlardı. Kalabalık, keyifli bir ortam vardı. Yağmur ise günlüğünü okumayı bırakamıyordu. Yazdığı bazı olayların ayrıntıları hatırından silinmişti. Günlüğü okudukça duyguları depreşti. Uyuşturucu gibiydi. Bırakması gerektiğini bilse de kendisine engel olamıyordu. Küçükken Barış'a karşı beslediği "çocukça" hisler şimdi yirmi üç yaşındaki haliyle bile ilk günkü gibi canlıydı.

Sensiz Olamam | Barış Alper Yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin