onunla birlikte geçirdiğim her saniyede, sanki yeniden doğup hayata atılıyormuş gibi hissediyordum. onun hakkında öğrendiklerim, bana kendisini açması ve her bir bilgiyi gözlerindeki ışıltıyla anlatması... bazen bu dünyaya onunla tanışmak için geldiğimi hissettiriyordu. sanki onun için yaratılmıştım. bunca zamanı onu bulmak için geçirmiştim.
"ben kesinlikle kış insanıyım. fazla sıcak çok bunaltıcı."
"hayır, yaz daha iyi." itiraz ettiğimde gülümsedi, "sebep?"
"birlikte bir yaz geçirelim, seni ikna edeceğim." kendimden emin konuşmamla başını sallayıp omzuma yatırdı ve gözlerini gözlerime kilitlerken mırıldandı.
"bir değil tüm yazları birlikte geçireceğiz."
bende öyle olmasını umuyordum.
"kıskanç biriyim." dakikalar önce sorduğunda hayır diyerek geçiştirmiştim ikna olmasa da ama şimdi birdenbire itiraf etmiştim işte. içimde tutamamıştım çünkü öyleydim. abartılı bir şekilde kıskanmazdım asla, yine de kıskançtım.
"biliyorum." dedi zehra gülerek. haklı çıkmasından nefret ediyordum. hep haklı çıkıyordu.
"ama çok değil. düşündüğün gibi değil." hala gülüyordu.
"tamam."
"dalga geçecek ne var bunda!" çıkıştığımda dudakları yanağımı buldu. duraksadı, gözlerini kapatırken burnunu yanağıma yasladı ve dudaklarını sürttü.
"geçmiyorum. seni izlerken neşelendim sadece."
"kesinlikle öyledir. köşeye sıkışmamdam keyif almıyorsundur. sanki sen kıskanç değilmişsin gibi. eminim sende öylesin. gülme. hala gülüyorsun!"
durduramıyordu kendini. başı omzuma düştüğünde gülümseyip çenemi başına yasladım.
"hayalim buydu hande, izin verirsen biraz mutlu olacağım."
"delirmediysen sorun yok."
"aşkından delirdiysem sorun var mı?" başını kaldırıp sorduğunda yüzüne düşen saçlarını elimle kulağının arkasına sıkıştırdım ve başımı iki yana salladım,
"galiba yok." sessizlik çökmüştü kısa bir süreliğine. elimi tutan elinin baş parmağı elimi okşarken ona doğru sokulup kolları arasına girmiştim.
"zehra..." sesim bir fısıltı gibi çıktığında başını boynumda hissettim.
"hm?"
"bazen çok korkuyorum kendimden." ellerimi tutuşu sıkılaştığında tebessüm edip gözlerimi kapattım. sırtım göğsüne yaslıyken başım omzuna denk geliyordu.
"neden?"
"sanki kendime en büyük zararı ben veriyorum. hatalar, yanlışlar..."
"herkes hata yapar. onlardan dönerek doğru yolu bulursun." şimdiye kadar kendimi mutlu eden tek bir hareketim olmamıştı. yaptığım tercihler, yaşadığım her bir gün öylesineydi. hiçbir zaman hayat enerjisiyle dolmamıştım. yaşama sebebim olmamıştı. bazen bu hayattan kopmaktan çok korkuyordum. sanki içinde varolmuşum gibi. ben kendi hayatımın başrolü olamamıştım ki şimdiye dek.
"bulamazsam?"
iç çektiğini duydum, "birlikte buluruz."
ona doğru çevirdim başımı ve dudaklarımı dudaklarında beklettim. onu hissetmek istedim sadece. dudakları dudaklarıma değdiğinde içimdeki tüm kötü hisleri kovuyordum. dudaklarımı çektim, ikimizde henüz öpmeden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meddle about,, hanzeh
General Fiction- sevgilimden uzak durmanı rica edeceğim, anlayışla karşılayacağını düşünerek. + ben sana bakıyordum :)