"hande, sanki son günlerde sende bir durgunluk var. iyi misin sevgilim?" savaş'ın sorusunu emniyet kemerimi çözerken cevapladım göz teması kurmadan. "iyiyim hayatım."
"emin misin?"
başımı sallamakla yetinip arabadan indiğimde o da inmişti daha fazla uzatmayıp. içeri girdiğimizde zehra'nın her zamankinin aksine daha yorgun olduğunu fark ettim. neden ilk ona bakma gereği duyduğum hakkında hiçbir çıkarımım yoktu. gözlerim önce onu bulmuştu. en köşeye geçmiş, sırtını duvara vermişti. yanındaki talha sanki ondaki problemi fark etmişçesine hemen yanına kurulmuş, yine şakalarına başlamıştı. gözlerindeki yorgunluk çok kolay okunuyordu. neşesi de uçup gitmişti. sadece ara sıra masada gülüşmeler başladığında gülümsüyordu. yanlarına ulaştığımızda savaş, oğuz ve talha ile el sıkışırken ben zehra ve lila'dan kaçacak delik arıyordum. gamze'nin yanına oturduğumda bana dönüp gülümsemişti. aynı şekilde karşılık verip bakışlarımı ondan çektiğimde zehra'nın bana baktığını gördüm. gözlerimi kaçıradabilirdim ama bakışlarını çözmeye çalıştım, bazen yaptığım gibi. gözlerindeki o buğulu hüzün gitmişti, sinirli gibiydi. son kez göz ucu ile gamze'ye bakıp bakışlarını ilk defa üstümden çekmişti. nefesimi verip tırnaklarımı masaya vurduğumda gamze kısık sesiyle konuştu.
"gerginsin."
"genelde gergin olurum." yalan değildi. hep tetikteydim. sanki birisi beni boğazlayacakmış gibi olurdum, nefesim daralırdı. ama bu his bu ortamda iki katına çıkıyordu.
"bir sorun yoktur umarım." dediğinde başımı iki yana sallayarak geçiştirdim. gamze, lila ile olan konuşmalarına neyse ki geri dönüp beni köşeye sıkıştırmaktan vazgeçtiğinde yine çenemi elime yaslayıp masaya odaklanmıştım.
"masaya birini davet edeceğim, geçsene karşıya." zehra'yı dürtmüştü talha. zehra iyice yayıldığında ofladı. "kızım ne gıcık bir şey oldun sen iyice ya." zehra'yı izlemekten kendimi alıkoymalıydım. ama olmuyordu. su dolu bardağa uzanıp bardağı dudaklarıma götürdüm.
"belki kız hetero değil? ben niye şansımı denemeyeyim?" tek kaşını kaldırarak sorduğunda talha gözlerini kıstı. "yazıklar olsun. şurada ayda yılda bir kısmetimiz çıkmış ona da göz dik. arkadaşının hoşlandığı kıza yürümeyeceksin herhalde."
içtiğim su boğazımda kalırken öksürmemle yanımda oturan gamze elini sırtıma koyup bana doğru eğilmişti."iyi misin canım?" lila'nın garip ses tonunu duyduğumda yüzümü buruşturdum. başımı salladım. savaş tam karşımda olduğundan elimi tutmuştu masanın üzerinden.
"tamam rica et kalkayım."
"kalkar mısın arkadaşım?"
onlar kendi aralarında konuşmaya devam ederken ben savaş'ın sorgulayıcı bakışlarından sıkılarak elimi çekmiştim. beklemediği aşikardı.
"iyiyim." normalde çıkan yumuşak sesimden biraz daha soğuktu. elimi ağrıyan başıma götürüp saçlarımın arasından geçirirken solumdaki boşluğa yerleşmişti zehra. gamze ve zehra'nın arasında oturmakta tam istediğim şeydi zaten. keşke lila'nın yanına geçseydim, en azından sadece iğneleyici laflarla mücadele ederdim. zehra eğer rahat durmayıp beni rahatsız ederse gamze'nin anlaması fiyasko olurdu. yanlış anlaşılmalar yaşanabilirdi. tedirginliğim yüzüme bile yansımış olmalıydı. talha'nın elini kaldırması ile masaya gelen kadına çevirdim bakışlarımı.
"kız çok güzel bu mal talha nerden bulmuş?" gamze, oğuz'a fısıldayarak sormuştu ama sarılan talha ve tanımadığımız kız hariç hepimiz duymuştuk.
"mal savaş hande'yi nasıl bulduysa talha da öyle bulmuştur." dedi oğuz da aynı ses tonuyla. savaş ve ben hariç herkes gülmüştü, zehra bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meddle about,, hanzeh
Fiksi Umum- sevgilimden uzak durmanı rica edeceğim, anlayışla karşılayacağını düşünerek. + ben sana bakıyordum :)