Astoria ve Draco...Dona kalmıştım.Kapı açıktı ve kimse beni umursamıyordu.Kapının açıldıklarından haberleri yoktu sanki.2 side çırıl-çıplaktılar ve....sevişiyordular.Gerçekten onları öyle gördüğümde geçirdiğim hissleri tahmin edemezdiniz.Draco o kadar istekliydi ki...Gitmek istiyordum daha çok görmek istemiyordum onları ama ayaklarım kenetlenmişti sanki bi yere kıpırdayamıyordum taki gözüm karalıp kafamı sertçe vurana kadar
~
Uyandığımda revirdeydim ve serum yiyordum.Bir yandanda Mattheo ve Madamın konuşmasını dinliyordum:Mattheo:Neden bayıldı bilmiyorsunuz yani?
Madam Pomfrey:Büyük ihtimal güçsüz düşmüştür bay Mattheo.Endişelenmenize gerek yok şimdi iyi.
Ona hep Mattheo derlerdi herkes.Çünkü soyadını bilmiyordular.Aslında o bir kaç günlükken bilinmeyen biri onu Hogwarts-a bırakmış ve bunu gören Mcgonagall onu büyütmüş beslemiş.Ama soyadını bilmedikleri için adı sadece Mathheo olarak kalmış.Bunu ona hatırlatmamaya çalışıyorduk çünkü ailesi tarafından atılması biraz üzücü hatta anne-babasının kim olduğunu bilememek....
Mattheo:Merlin!Prensesim iyi misin?
Jessica:Beni odama götür Matt*diyebildim sadece
Çünkü o anları aklıma gelmişti.Hemen ağlamaya başlamıştım zaten.Bi açıklama gereği bile duyup gelmemişti yanıma hiç gelip görmemişti beni....Sanırım gerçekten umrunda değilim....
Mattheo:Ama serum yemen lazım.
Jessica:Odama gitmek istiyorum lütfen.
Mattheo beni kucağına aldı ve odaya götürdü sonra beni oturttu ve bana baktı.Bilmiyordum o bakışı bana atınca bütün gerçeklikler dökülüyordu ağzımdan sanki büyülüymüş gibi...
Jessica:Sözünü tutamadı*dedim hönkürerek:(((
Mattheo:Ne diyeceğimi bilemiyorum:(
Geeçekten haklıydı çocuk.Ne teselli versin ki bana?Ne söyleye bilirki?Zaten ne söylese sinirimi ondan çıkarıyordum.
Jessica:Doğru söylüyordun Matt!Keşke seni dinleseydim!O beni beni aldattı:(
Üstelik en nefret ettiğim kızla Astoriayla.*hala ağlıyordum bunları söyleyerkenJessica:Neden beni sevmiyor ha?Oysa ben ona bütün sevgimi vermiştim, Hani bana söz vermişti hani sözünü tutacaktı?
Mattheonun ağzından:
Jessica gerçekten çok kötüydü.Ağlamaktan göz altları morarmıştı artık.Saat 2-lere kadar sarılıp ağladı bana.Ağlaması bitip uykuya daldığında ise tişörtümün gözyaşlarından sırılsıklam olduğunu hissettim.Gidip tişörtümü değiştirdim ve Jessicanın üzerini iyice örttüm.Gerçekten çok aşıktı ona ama o...Gerçekten o çocuğu öldüresim geliyor.Jessicanı ne hale sokmuştu!Gece boyunca kendine bu soruları soruyordu:"Neden sözünü tutmadın sevgilim?Neden ha neden?"
Ağlamaktan derbeder olmuştu.Düzelecek gibide değildi.Yan odadan gelen seslerde daha çok ağlamasına sebep olmuştu zaten.Ben banyoda bunları kendi-kendime konuşurken odadan bi harketlenme hissettim.İdaya geldiğimde evet Jessicaydı.Durmadan iki elleriyle kafasına vuruyor ve "Ben aptalım.Ona nasıl inandım?" diyerek odayı dolaşıyordu.Mattheo:Prensesim kendine gel!*dedim ve onu tuttum
Hareketimle dolaşmayı bıraktı ve kızarmış gözlerle bana baktı:
Jessica:Ne prensesi Mattheo??Prenses mi kaldı??Prenseslere böyle mi davranıyorlar...
Daha da ağlayıp kendine vurmaya başlamıştı.Dur diyordum ama durmuyordu.Dahada viruyor ve kendine hakaretler ediyordu.Sonunda ellerini tuttum ve:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zarar
Storie d'amore-Seni seviyorum ama... -Ama ne? -Bana zarar veriyorsun,ilişkimize zarar veriyoruz... -Hayır lütfen yapma,gitme benden... -Üzgünüm ayrılmalıyız