Gelecekten AlıntıKainatın en güzel ormanının rengini alan gözlerin her sabah uyanma sebebim.
Sen varsın kalbimde, sen yoksun yanımda. Sen bilmezsin bendeki yerini, ben bilirim senin bendeki yerini.Zihnim duruydu ilk defa. Yanımda o varken ,ruhundan gelen güveni solurken, gidiyordu zehirli düşünceler. Bendeki tılsımlı etkisi yadsınamazdı fakat bu tür derin hisler yabancıydı bana. İçimdeki katran eriyip akıyordu sanki.
Ona bunları söylemedim ama bilseydi böyle hissettirdiğini ,gitmeme belkide hiç yardım etmezdi.
*******
Karanlık sokakları arşınlayıp eve gelmiştik. Ancak gelirken tüm zamanımı Asya ve Dila'nın korkuları yüzünden yolda harcamıştım.
Hadi ama, bir insan kendi gölgesinden nasıl korkabilir?
O ikisi, yol boyunca arkalarına bakıp durmuşlardı ve birbirlerini korkutmaktan haz alırcasına garip seslerden ,karaltılardan bahsediyorlardı.
Ki ikiside zıt düşüncelere sahipti ve kendi düşüncelerini iki inatçı keçi misali dile getiriyorlardı. Garip olan bundan zevk almalarıydı.
Şimdi ise renkli duvar kağıtlarıyla dözenmiş,sarı loş ışık altında salondaki yuvarlak masada tüm ev halkı olarak oturmuştuk.
Karşımda baba, yanında üçümüzede sorgulayıcı bakışlarla bakan, anne vardı.
Sırasıyla, ağzından sakızı eksik olmayan Meltem hala, onun omuzlarına masaj yapan Tarık enişte, elinde şişleriyle bana yelek ören, ancak deprem olduğunu zanneden ,Hediye nene ve onun yanında bize izlediğimiz filmin nasıl olduğunu soran İhsan dede olarak oturmuşlardı.
Ben ve ikizler ise iki grubun arasında kalmıştık.
Eve bir saat geç gelmemizin acısını iki saat boyunca babanın sabahki konuşmasının benzerini dinleyerek geçirmiştik."Ben size demedim mi !? Ha! Saat dokuzdan önce evde olunacak diye! Her seferinde bir saat geç gelip kalbimimi hoplatacaksınız?"Hepimize çatmaya çalıştığı kaşlarıyla bakıyordu.
Anne bu sırada beş dakikadır suskun olmasının acısını babayı destekleyip,işaret parmağıyla da beni gösterip yaşamakta olduğum hafıza kaybını teselli etmeyi seçmiş olmalı ki hemen lafa atladı ;
"Yok bidaha olmaz zaten Nazif, hem Reyhan'ın hastalığından sonra açılması için gitmişlerdi,gayette iyi gözüküyor değil mi ?"
Çatık kaşlarım,bakışlarını dahada kararttı.Baba cevap bile veremeden bi anda salonu dolduran sarı ışık söndü, elektrikler kesildi.
Karanlık bir anda salona çökmüştü. Hediye nine şaşkınlıkla yerinden fırladı.
"Ne oluyor, hayırdır inşallah?" dedi. "Kurban olduğum Rabbim, Celle Celalühüm Deccal'i mi gönderiyorsun?"
Tarık enişte, bu karmaşada karısının saçını yanlışlıkla çekmişti. "Aah! Tarık!" diye fısıldadı Meltem hala."Saçım!"
Tarık enişte, neye uğradığını şaşırarak, "Özür dilerim,Karıcım ! Karanlıkta görmüyorum!" tiz sesine paniğin karıştığını anlayabiliyorduk.
İkizler, gülmek ve panik yapmak arasında gidip gelirken, Dila kahkaha attı. "Tarık Eniştecim,korktuğun şey yalnızca halamızın sesi!" dedi.
Ben ise bu kadar ses ve gürültünün bana yettiğini düşünüp ayağa kalktım, gözlerim karanlığa alışınca yavaş adımlarla odama doğru ilerleyecekken ;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİHNİ ZEHİR
FantasyFantastik Kurgudur ~Zihni Zehir adıyla yazılan ilk ve tek kurgudur. ~ Tanrının cezasına maruz kalan Reyhan Alker, farklı bir zihin ve bedende 1980 lerde kendini bulur. Ancak hafıza kaybı içindedir ve ailesi olduğunu söyleyen insanlarla yaşamaya başl...