"Tae bu buraya olmaz ama yanlış yapıyorsun" dediğinde gülümsedim. "Küçük hanım, sence hareket edecek halim mi var?" Diye sordum. Üzüntü ile yanaklarımdan tuttu. "Üç gündür burada öylece yatıyorsun Tae iyileş artık."
"Bence de iyileş Taehyung" duyduğum ses ile gözlerim kapıya döndü. O an gördüğüm kişiye inanamadım. Gözlerimi açtım, kapattım. Geri açtığım da hâlâ oradaydı. Ziyarete ben uyuduğum zaman gelirdi. Yüzünü uzun süren bir aradan sonra görmek benim için cennetti.
"İşlerin yok mu?" Diye sorduğumda ise gülümsedi ve yanıma doğru yürüdü. Melodi kollarını yavaşça boynuma doladı ve ona dil çıkardı. "Sen gitsene ona zarar veriyorsun" dediğinde gözlerim şaşkınlık ile aralandı.
Çocuklara bir şey anlatılmazdı, bundan emin olmuştum.
"Öyle mi küçük hanım? Bunu kim söyledi?" Dediğinde gözleri bana döndü. Gözlerimi kaçırdım, kahveliklerine bakamıyordum. "Kimsenin söylemesi mi lazım? Yüzünden anlaşılıyor be!" Dedi ve küçük elleri tekrar yanaklarımı buldu. Bu çocuk gerçekten güçlüydü ya da ben yaşlanıyordum.
"Üç gün oldu yatıyor burda. Dostum Tae senin yüzünden gittikçe yaşlı oluyor. Bak şu yakışıklı yüze bak şu gözlere. Yazık değil mi adama?"
Melodi'nin savunma kanunları ya ısırmak ya da azarlamaktı. Üç gün içinde bunu net bir şekilde görmüştüm. Çocuklar en iyi arkadaşlardı doğrusu. "Düzeltmeye geldim küçük hanım, aklımı çıkardım kalbimle geldim buraya."
Kalbi mi? Ne anlatmaya çalışıyordu. Yüzünde gezindi gözlerim, anında yaşları hissettim o zaman. Melodi ellerini yanaklarımdan çekti. Başımı ona dönmeyecek şekilde çevirdim. Yüzünü nasıl özlemişsem, ağlayacak raddeye gelmiştim. Gözlerimden yaşlar aktı, Melodi kapıdan çıktı, yine döndürmedim gözlerimi kahvenin en güzel tonuna.
"Özür dilerim, diyemiyorum sana Lavinia" dedim. "Adımın güzel olduğunu söyleyip adımı söylemiyorsun" dedi bu defa.
"Adına yazdığım şiirleri biliyor musun ki Efsunkâr? Senin için acıyan gözlerimi Ahu? Ve geri dönmeyişin için kararan gözaltlarımı Bal? Sen sana ne zaman Jungkook dediğimi gördün Lavinia?"
Sustu... Adımları yaklaştı...
Birden bana sarıldı ve ağlamaya başladı. "Lütfen" dedim. Onun için ağlıyordu işte yine, yine onun için gelmişti. "Lütfen canımı yakma, sana gitme demeyeceğim ama yine de sen bilirsin."
"Gidemem, senin için geldim" dediğinde göz yaşlarım gittikçe arttı. "Onun için geldin. O gece de onun için ağlayarak gelmiştin. Kanamam sana daha fazla." İtmedim onu, canımı her defasında yakmasına rağmen belini sıvazladım. Gitmedi, sarıldı öyle sessizce.
Yüzüme baktı, ağlaması şiddetlendi. Belki bir, belki iki saat boyunca; ben sessiz, o hıçkırarak ağladı. Bizde böyleydik işte. Zıt çalışırdık.
"Seni özledim de geldim Taehyung. O gece de bunun için geldim." biliyordum, doğru söylüyordu işte. Ben biliyordum Lavinia bana yalan söylemezdi. Ama ya söylüyorsa? Ya o benim bildiğim insan değilse. Sessiz kaldım, kararsızlıklar beni hep düşünceye iterdi. Bu yüzden sevmezdim ikilemleri.
O da hep ikilemde bırakırdı beni.
Yüzüne baktığımda ağlamaktan gözü kızarmıştı. Ah benim hassas güzelim. O güzel dudakları benim ölmeden önce ki tek dileğimdi. Tanrı da bunu biliyordu ya.
Yüzlerimiz arasında ki mesafeyi azalttığını fark ettim. Gözleri, gözlerim ile dudaklarım arasında gezinirken son kez gözlerime baktı. Dudakları dudaklarım üzerinde, sesiz müziğe uygun bir dans başlattı. Sakin ve hoştu.
Hoş müzik bitmiş olacak ki dudaklarımız arasında mesafe oluştu. O bana, ben ona baktım. Özlediğim yüzünde gezindi gözlerim. Hiçbir şey demedik.
O gece yanımda kaldı. Koltukta asla uyuyamazdı. Aşkımızın canlı olduğu günlerde o koltukta uyuduğunda kucağıma alır, yatağımıza götürür, bir bebek gibi kıvrılmasını izlerdim.
Şimdi ise bunu yapmamanın verdiği kırık bir gülümseme ile bakıyordum uyuyan bu güzelliğe. Yine top gibi kıvrılmış uyuyordu. Bütün gece onu izledim. Kalbimde ani bir ağrı hissedene kadar, alamadığım nefesin verdiği rahatsızlık, acının dinmesi ve aldığım net karanlık. Ne kadar can çekmiştim bilmiyorum ama sesimi çıkarmak istemedim, sessizdim.
Öyle güzel uyuyordu ki, kıyamadım.
Özür dilerim, diyemiyorum.
Seni seviyorum.
YOU ARE READING
Son 11 Gün
FanfictionYarınlarım sensiz, yarınımız bensiz olursa ne olacak? Tanrıdan tek dileğim son defa dudaklarının dansına ortak olmak.