Öncelikle bir giriş yapma ihtiyacı içerisindeyim. Çünkü anlatmak üzere olduğum hikaye gerçek ve bunu size kanıtlamanın hiç bir yolu yok ( yersen) . Evren aslında portallarla dolu kocaman bir asansör ve ben bu portalları kullanabilme yeteneğine sahibim. Yani aynı sistemin küçük detaylarla farklı olduğu farklı bir gerçeklikten bahsediyorum. Günümüz dünyasında yapma, kurma , hayali , ütopik olan çoğu şey aslında paralel Evrende zaten vardı. Sistem biraz basit ama bir o kadar da karmaşık.
Mesela lisede aşık olduğunuz ama size bir türlü yüz vermeyen bir kız var. Paralel evrende siz yakışıklısınız ve o kıza yüz vermiyorsunuz. Sistem maalesef bu kadar basit değil. Çünkü paralel evrende kız olma ihtimaliniz de var. Ayrıca paralel evrende hayvanların çoğu konuşabiliyor. Çoğu olmasının bir Sürü sebebi var. Kimi hayvanlar , insanları kendileriyle konuşmaya layık görmediği için konuşmayı bilerek öğrenmez. Kimisi de o kadar kalın kafalıdır ki uğraşasın gelmez. Ama çok iyi evcil hayvan olurlar. Mesela bir gün yolda yürürken konuşmayı bilmeyen bir kaplana rastladınız. Uygun mama ve yeterli kalınlıkta tasma işinizi görecektir ( sadece mamanın siz olmadığından emin olun yeter) . Bir de konuşmayı öğrenen hayvanlar var. Işte orada biraz dikkatli olacaksın. Özellikle maymunlara karşı. Maymunlar mafya babaları gibidir. Hem hırsızlıkta hem de üçkağıtçılıkta uzmandırlar. Koruma olarak genelde boğaları tercih ederler. Boğalarsa ücretlerini aldıkları sürece hiç bir şeyi dert etmezler. Ücretleri ise değişken ve gariptir. Kimisi sadece ünvan ister, kimisi hayatta kalmayı , kimisi ise göz ameliyatı olmak ister. Göz ameliyatını renk körü olmak için isterler. Çünkü paralel evrende kırmızıya dayanamazlar. Bu yüzden genelde renkleri ayırt etmemek için güneş gözlüğü takarlar. Bizim evrenimizde boğaların kırmızıyı görünce delirdiği yanılgısı vardır. Halbuki boğalar sadece karşısında bir şey sallandığı zaman sinirlenir. Bu bir yanılgı ve kurmaca olduğu için paralel evrende boğalar kırmızıyı görünce kendini kaybeder. Aynı olay vampirlerde de var. (Paralel Evrende vampirler de var ama merak etmeyin. Iyi huyludurlar ve Alacakaranlık serisinden nefret ederler.) Mesela neymiş efendim vampirler sarımsaktan nefret edermişmiş. Senin ağzına on tane sarımsağı yıksınlar sen sever misin bakalım. Yani kısaca bizim evrenimizde vampir olmadığı için ve vampirler sarımsağı sevmediği için paralel Evrende vampirler var ve sarımsağı da çok severler. Hatta çok sarımsak yiyor diye vampir bir arkadaşımla günlerdir takılmadım. Ama iyi çocuktur ve çok seyahat etmek zorunda kalır. Haftada bir kan emmek zorunda kaldığı için sürekli seyahat eder. Onun dışında normal bir insandan çok fazla ayırt edemezsiniz. Tabi aşırı beyaz teni hariç ve garip kıyafetleri hariç. Bir de arada yarasa falan oluyor. Neyse bu konuyu kapatalım. Bütün evreni giriş Bölümü'ne sığdırmak delilik olur. O yüzden ben hikâyeme döneceğim. Bu kurmaca bir hikaye olsaydı gecenin bir karanlığında boş bir evde ya da korkunç deneylerin yapıldığı bir laboratuvarda ya da bir kehanetle başlardı. Ama bu gerçek bir hikaye ve ben hikaye nerede başladıysa oradan anlatacağım. Benim hikayem bir tuvalette başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Itler Uçarken
FantasyBir paralel Evren düşünün. Açlığın olmadığı , her şeyin mümkün olduğu, itlerin uçtuğu ve Kerem'in kahraman olduğu bir Evren. Biz bunu göremiyoruz ama o iki evreni gezebilecek kadar Şanslı. Kerem bir Evrende sıradan hayatı olan bir yetişkindir. Tesad...