"Dediğim gibi her şey bir tuvalette başladı. Ortaokulda bana zorbalık yapan serserilerden kaçıyordum. Bir sonraki teneffüs kimseye gözükmeden okuldaki tuvalete koştum ve kendimi oraya kapattım. Kimsenin beni burada bulamayacağını ümit ediyordum. Zaten bulsalar bile kendimi tuvalete kitlemiştim. Kendime ne yapsam diye devamlı soruyordum. Teneffüs eninde sonunda bitecekti. Sonra birinin içeri girdiğini farkettim. Girenler kızlardı ve onlar da panik olmuş gibi sesler çıkarıyordu. Biri ise bağırmaya başladı:
"Ne yapsak, hastaneye mi götürsek?"dedi bir tanesi ve diğeri araya girdi.
"Hayır , bu çok normal. Annem bana yapmamız gereken şeyi anlattı. Sakin olalım." Bir diğeri daha konuşmaya atladı.
"Ne yapabiliriz ki? Ya sürekli kanamaya devam ederse?"
Endişeleri ve yaptıkları umrumda değildi. Sadece dışarı çıkmam gerekiyordu. Hem belki de yardım edebilirim diyordum. Derin bir nefes alıp dışarı çıktım. Birisinin bacak arasının kanadığını gördüm.Kızlar şoka uğradı ve bana bağırmaya başladılar :
"Ne işin var senin burada? Burası kızlar tuvaleti!"
"Sapık çocuk. Çık buradan!" Diye bağırdı öbürü. Bense kapının ağzına kadar gelmiştim ve tam da çıkıyordum.
"Durun. Yardım getirebilirim!" Dedim ve koridora fırladım. Birkaçı peşimden gelip yapmamamı söyledi ama dinlemedim. Ve koridorda bağırdım. Nöbetçi öğretmenin ilgisini çekmeye çalışarak :
"Koşun! Yardım edin! Burada birinin kanaması var! Çok kan kaybetti ve durumu kritik!"
Bir anda bütün koridor tuvalete baktı. Nöbetçi öğretmen de dahil. Onun geldiğini gördüğümde işlerin düzeleceğini düşündüm. Nihayet ezik , dışlanmış ve dalga geçilen Kerem , sonunda birilerine yardım edip günü kurtarabilmişti.
Tam arkamı dönmüştüm ki tuvaletteki kızlardan biri bana bağırdı (yine) .
"Gerizekalı çocuk! Kız adet olmuş. Ona yardım ediyorduk. Yanımızda ped bile vardı. Mahvettin! Her şeyi mahvettin!"
Evet. Ne kadar trajik değil mi? Bu kadar yardıma hevesli bir gençken bir anda olduğundan daha rezil bir konuma düşebiliyorsun işte. Tabi bunu ben nereden bilebilirdim ki?Sonra olanları aşağı yukarı tahmin edebilirsiniz. O an herkes zavallı kızla ve yakışıklı benle dalga geçerken nöbetçi öğretmen önce kıza yardım etti ( tabi burada nöbetçi öğretmenin bayan olduğunu belirtmeme gerek yoktur herhalde. Aksi takdirde durum gittikçe garipleşirdi.). Ardından işi bitince beni de müdürün odasına götürmeye üşenmedi. Müdür'e herşeyi açıklamaya çalıştım. Ama kim inanırdı ki? Müdür'e göre okulda zorba yoktu. Sadece el şakalarını seven iri insanlar vardı. O yüzden açıklama yapmak zordu.
"Hocam şimdi o iri şakacı arkadaşlar çok şaka yapınca , ben de bu arada çok sevmiyorum o tarz şakaları. Onlar öyle yapınca ben de dayanamadım tabi hemen tuvalete gittim. Sonra tabi kızlar geldi. Gerisini biliyorsunuz hocam." Dedim. Şamarı yemeye hazırdım. Sadece vakit kazanıyordum. Annemi iş yerinden çağırmışlardı. Belki dayak yemeden hemen önce gelir diye lafı ağzımda geveliyordum. Müdür de buna cevaben :
"Şimdi kaçıyorsun anladım da niye kızlar tuvaletine kaçtın? O da tesadüf müydü?"
"Vallah ,billah , tillah öyleydi hocam. Ben de hiç öyle bir tip var mı?" Hakkaten vardı. Sivilceler sarmıştı dört bir yanımı ve ergenlikten sesim de içine pislenmiş borazan gibi çıkıyordu.
"Oğlum kızlar öyle demiyor. Onlar işini halletmeye çalışırken dinliyormuşsun bak."
Hocam lütfen kızları sıçarken niye dinleyeyim ben demek geldi içimden ama yemedi tabi. Bense şöyle dedim o an.
"Hocam dinlemedim tabi ki. Ben öyle şeyler yapmam!" Diye gurur yaptım. O da,
"Tamam , tamam. Otur şöyle annen gelsin bir de öyle konuşalım." Dedi. Şaşırmıştım. Dayak yemeden bekleyecektim öylece.
" Nasıl yani ? Şamar yok mu?" Diye sordum.
"Pardon?" Dedi.
"Ehm. Yani bir ceza söz konusu mu?" Diye toparladım.
"Oo , annen bir gitsin cezanın hasını vereceğim sana." Dedi gülerek. Tabi doğal olarak altıma sıçtım. Bu konuşmadan bir on dakika kadar sonra annem geldi. Ve müdür dışarıda beklememi söyledi. Içeride konuştular ve ikisi de benim ne kadar gerizekalı olduğum konusunda uzlaşmış olmalı ki disiplin cezası aldım. Ek olarak okulun peltek olan beden eğitimi öğretmenin getir götürünü yapacaktım. Annem hazır gelmişken diğer öğretmenlerimle de konuşmak istedi okuldaki durumumu öğrenmek için. Bana da onu beklemek kalmıştı. Sonrasında beraber eve gidecektik. Keşke bu kabus gibi günden uzaklaşabilsem diye düşünüyordum.Herkes dersteyken ben bahçede oturuyordum öylece ve bir an hafif bir rüzgar estiğini hissettim. Nedense rüzgarın geldiği yer bulanıklaşmaya başlamıştı ve ben oturduğum yerden kalktım. Biraz ürkmüştüm ( sadece birazcık ama) . O bulanıklığın içine doğru çekildiğimi hissettim. Istersem geri gidebileceğimi ve içinden çıkabileceğimi hissettim ama nedense bir dürtü içine girmem gerektiği konusunda beni ikna etmişti. Ben de içine doğru yürüdüm.
Bir anda okul bahçesinden asfaltın ortasına gelmiştim. Kafam karışmıştı. Neredeydim ben? (İşte paralel evrene ilk geçtiğim an o andı)
Korna çalan arabalar yoldan çekilmemi söylüyordu. Ben de kaldırıma doğru koştum. Ne olduğunu ve nerede olduğumu anlamadığım için yoldan geçen takım elbiseli birine sordum. Adam bana dönünce suratının şempanzeye benzediğini gördüm ve korktuğum gibi kaçmaya başladım. Kaldırımda koşuyordum ve yola baktığımda araba süren keçiler gördüm.( keçiler genelde beraber araba sürerler ve eğer bir yolda başka bir keçiyle ya da sürüyle yolları kesişirse inatlarından kimse geçemez. Genelde trafik polisi onları ayırır. Trafik polisi keçi olmadığı sürece tabi.) Korkumdan daha da hızlı koşmaya çalışıyordum ve kurtulmak istiyordum ve tam bunu hissederken yine rüzgarın çıktığını ve koştuğum yerin bulanıklaştığını gördüm. Iyice o bulanıklığın içine girince yine okul bahçesindeydim. Ama bu sefer beklediğim yerde değil tam okulun girişindeydim. Annemse tam o sırada okuldan çıkmıştı. Hemen ona koşarak herşeyi açıklamaya çalıştım:
"Anne! Keçiler vardı. Araba sürerken gördüm ve takım elbiseli bir şempanze. Asfalttaydım. Nasıl oldu anlamadım. Sadece yol soracaktım. Be-"
"Kerem ne diyorsun sen?" Diye sözümü kesti annem ve devam etti:
"Artık bundan bıktım. Ilgi çekmeye çalışıyorsun. Okuldaki hareketlerin ve şimdi de bu dediklerin. Belki de profesyonel bir yardım almalıyız."
"Hayır anne anlamıyorsun bak--"
"Yeter! Daha fazla duymak istemiyorum. Bu hafta randevu alıyorum ve bu sorunu çözüyoruz. Hadi arabaya." Dedi. O an şunu farkettim ki insanları hiç bir şekilde buna inandıramazdım. Bu yüzden yaşadığım bu olayı araştırmaya ve Öğrenmeye başlayacaktım. Tek başıma. Tabi yaşadığım bu olay on yıl kadar önce yaşandı. Bu benim paralel evrenle ilk temasımdı. Bu yüzden bu olayı mümkün olduğunca detaylı anlattım ama eminim on yıl sonrası daha ilginizi çekecektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Itler Uçarken
FantasyBir paralel Evren düşünün. Açlığın olmadığı , her şeyin mümkün olduğu, itlerin uçtuğu ve Kerem'in kahraman olduğu bir Evren. Biz bunu göremiyoruz ama o iki evreni gezebilecek kadar Şanslı. Kerem bir Evrende sıradan hayatı olan bir yetişkindir. Tesad...