0.0 | Sarıyer, Emirgan Korusu

4.3K 165 14
                                    

Genç kız korkuluktan aşağı sarkarken rüzgar omzundan aşağı dökülen kırmızı saçlarını yavaşça okşuyordu. Daha önce ölümle yüzleşmek için hiç bu kadar emin olmamıştı. Saat gecenin ikisiydi ve bu saatte de buradan onu kurtaracak kimse geçmezdi zaten; tanrının dahi unuttuğu, İstanbul'un eski bir korusuydu sadece ve gündüz saatlerinde insanlar -ki çoğunlukla evcil hayvanlarını yürüyüşe çıkaran büyük babalar- buraya yürüyüşe gelirdi. En azından Dalya böyle gözlemlemişti. Tahta koruluktan sarkarken hemen altında duran kayalıklarla dolu köpüklü nehre bir kez daha göz attı. Eğer kendini bırakırsa ölümden kurtulmak için hiçbir şansı yoktu. O da bunu istiyordu zaten!

''Allah'ım,'' diye fısıldadı güçsüzce. Tanrıya inanmayı unutmuştu oysaki. Kolları artık onu tutmayacak kadar ağrıyordu. ''Beni affet fakat artık bununla yaşayamıyorum.'' Kafasının içinde dolaşan şeytanlarına yenik düşmüştü.

Dalya Işık çocukluğundan beri hayatı bok gibi geçen, kafasının içinde ona ne yapması gerektiğini söyleyen şeytanları haricinde oldukça yalnız sayılacak, geçimi pek de iyi olmayan yirmi üç yaşında bir kadındı. Kötü geçmişini daima yok saymaya ve yaşanmamış gibi devam etmeye çalışmıştı fakat yolun sonunda şeytanları ona daima bunu hatırlatmıştı. Artık yapamıyordu; Dalya bundan bıkmıştı!

Çevresindeki insanlar bile onun şizofren olduğunu düşünürken yaşamaya çalışması ne kadar mantıklı olurdu ki? O ölmeyi hak ediyordu. Ona da böyle denmişti.

"Ölmeyi hak ediyorsun, Dalya Işık."

Hayır hayır, diye geçirdi aklından. Bunları unutmuştu ve yeni bir başlangıç yapmıştı. Onu gerçekten kabul eden bir ailesi, yurt dışında okuyan ikiz bir de kız kardeşi vardı: Okyanus Işık. Herkese böyle diyordu ancak etrafındakiler garip davranışlarından ötürü Dalya'nın hasta olduğunu düşünüyorlardı. Belki de kendini kandırmak konusunda sandığı kadar iyi değildi ve geçen sefer Mc Donald's'da çarpıştığı iş arkadaşı Tufan'a -ki ona daha önce hiç rastlamamıştı ama- söylediği gibi yapmalıydı. Hafızasını kaybetmiş bir kız gibi davranabilirdi, böylece kötü geçmişini tamamen yok etmiş olurdu. Yeni şeylere ve yeni kurgulara, beceriksizce söylediği yalanlara gerek duymazdı. İnsanların ona olduğundan daha çok acıyacağını düşündü ama umurunda değildi. En azından üzüleceklerdi ve ona hastalıklı bir manyak gibi bakmayacaklardı. Zaten hayatı boyunca eğer hafızasını kaybetseydi insanların ona ilk ne söyleyeceğini ya da nasıl davranacağını merak etmişti.

Dalya yirmi üç yaşında olmasına rağmen çocuk kalan hayallerine hafifçe güldü. Bu düşündükleri komik gelmişti çünkü sadece birkaç saniye sonra bunların hiçbirine gerek kalmayacaktı. Hepsi kurduğu birer hayaldi. Elleri terden dolayı yavaşça kaymaya başlarken derin bir nefes aldı. Tamam, dedi kendi kendine. İşte buraya kad-

''Dur!''

💭Dalya ⚢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin