Ecrin yakınlardaki bir otoparka park ettiği uzay grisi Range Rover marka arabasının kilidini açtı ve genç kıza geçmesi için ön kapıyı yavaşça kendine doğru çekerek elini içeri uzattı. ''Buyrun, hanımefendi.''
''Beni kaçırmayacaksın, değil mi?'' diye sordu Dalya, alaylı bir ses tonuyla.
Ecrin dudağını büzerek başını iki yana salladı. ''Hayır. Kızıl saçlı kızlar tipim değildir zaten."
Dalya bir an için şaşırdı. Onun gibi güzel bir kadının yakışıklı bir kocası olacağını sanıyordu ama görünüşe bakılırsa heteroseksüel değildi.
''Oh," diye söylendi, ''size layık olamadığım için beni affedin,'' deyip istemeden göz devirdi ve arabanın içine girdi. Her ne kadar umursamamış gibi de davransa içten içe heyecanlanmıştı. Az önce kızlara karşı bir ilgisi olduğunu mu ima etmişti, değil mi? Yoksa yanlış mı anlıyordu?
Ecrin arkasından kıkırdadı. ''Dalga geçiyordum. Kırmızı benim favori rengim sayılır,'' genç kızın saçları vahşi kırmızı tonunda değildi, aksine turuncumsuydu ve doğal görünüyordu. Belki de gerçekten öyleydi. ''Hey saçlarından bahsetmişken, onlar boya mı? Çünkü oldukça gerçek duruyorlar,'' diyerek sürücü koltuğuna yerleşti Ecrin ve bir yandan arabanın anahtarını yuvasına geçirip arabayı çalıştırdı.
''Gerçekler. Neden, ilgini mi çekti?'' diye dalga geçti Dalya tıpkı onun az önce yaptığı gibi. Sebebini bilmiyordu ama onun ilgi alanını gerçekten merak ediyordu. Buna çok fazla takılmaması gerekirdi; sonuçta dalga geçmişti. Geçmeseydi bile Dalya'yı ilgilendirmezdi. Kendisiyle bir abla gibi ilgileniyor olmalıydı.
Ecrin gülmekle yetindi. Otobana çıktıklarında Dalya genç kadının düzgün profilini inceliyordu. Onu ay ışığı altında çok iyi görememişti fakat şimdi fark ettiği kadarıyla Ecrin'in deniz kadar mavi ve güzel gözleri vardı; üstelik güneş ışığı gözlerini ve gözlerini çevreleyen kirpiklerini daha da belirginleştirerek onları olduğundan çekici hale getiriyordu. Siması bir Türk'ten çok Almanları andırıyordu. Dalya Ecrin'in gözlerini güzel buldu ve bir an için kendisinin neden böyle güzel bir renkte olmayıp da kahverengi olduğunu sorgulayıverdi.
''Evet, saçlarını sevdim,'' dedi Ecrin açık bir şekilde, sessizliği bozarak. ''Sahte olduklarını duysaydım üzülürdüm. Belki de hala beni kandırıyorsundur.''
Dalya Ecrin'nin ona kendisini kandırdığını söylediğinde istemsizce kalp atışı hızlanmıştı. Saçları hakkında değildi ama Ecrini'i kandırdığı barizdi. Allah'ım, diye konuştu kendi kendine. Ben nasıl bir bataklığa girdim böyle?
Bu işin sonunun kötü olmamasını umdu ve yarım yamalak gülümsemeyi denedi. ''Hayır, çillerimi görmedin mi? Sence hangi sahte kızılın böyle çilleri olur?'' Belki milyonuncu kez göz devirdi. Çillerinden hoşlanmıyordu ama Ecrin onun güneşte parlayan çillerini sevimli bulmuştu bile. Bir an sonra sarışın kadın farklı bir şeyler hatırladı ve Dalya yüzündeki ciddiliği fark ederek endişelendi. ''Bileğindekini gördüm," dedi sessizce, ''neden derine o şeyi kazıdın?''
Dalya ne diyeceğini bilemedi. Bu sefer gerçekten de atacağı bir yalanı yoktu; en azından o anda bulamamıştı. ''Bilmiyorum,'' diye geveledi ağzında. ''Hatırlamıyorum. Bunu bana sakın tekrar sorma.'' Öfkelenmişti. Fazla meraklı insanları da sevmezdi zaten. Ancak dediğinin aksine o günü dün gibi hatırlıyordu. Kırmızı sıvının derisinden dışarı durmadan akıp duruşunu, akan tuzlu göz yaşlarının yarayı nasıl da sızlattığını... Nasıl unutabilirdi ki? O bir katildi. Hasta bakıcısı haklıydı. Dalya Işık ölmeyi gerçekten de hak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
💭Dalya ⚢
RomanceHafızasını kaybetmiş bir kız gibi davranabilirdi, böylece kötü geçmişini tamamen yok etmiş olurdu. Yeni şeylere ve yeni kurgulara, beceriksizce söylediği yalanlara gerek duymazdı. İnsanların ona olduğundan daha çok acıyacağını düşündü ama umurunda d...