Dalya tenine değen güneşin sıcaklığıyla gözlerini açtı. Baş ucunda kahvaltılık yiyeceklerle dolu bir tepsi duruyordu ama sanki bir şeyler ters gitmiş gibiydi. Pankek tabağının kenarına sıkıştırılmış şeftali kokulu turuncu not kağıtlarından vardı.
Lobide kahve içiyor olacağım. Konuşmalıyız.
Bu ona kendisini hatırlatmak için yazdığı sevimli notlardan biri olmalıydı ama onun yerine konuşmalarının gerektiğini söyleyen bir not bırakmıştı. Dalya endişeyle not kağıdını buruşturdu ve tabağın kenarına bıraktı. Aç hissetmiyordu, aslında sadece birkaç saniye önce iştahı kaçmıştı ama bir şeyler atıştırması gerektiğini düşünerek tepsiyi kucağına çekti ve pankeklerden birini alıp üzerine çikolata sosu sürmeye başladı.
Birkaç dakika içinde iki pankeki de mideye indirdikten sonra yakasında Wynn Otel'in logosu bulunan gecelikten kurtuldu ve giysilerini hızlıca giyerek suit odasını terk etti. Lobi katına indiğinde Ecrin'i bir köşede oturmuş bir yandan kahve içerken dergi okuduğuny gördü. Genç kadın onun geldiğini fark ederek dergiyi katladı ve koltuğun kenarında duran gazeteliğin arasına sıkıştırdı. Kahvesinden bir yudum daha aldı. ''Otur, lütfen.''
Pekala, gerçekten nesi vardı? Dalya'ya sanki bir tür asistanıymış gibi mi davranacaktı? ''Ecrin, bir sorun mu var?'' diyerek karşısına oturdu, hala endişeliydi ve bu sesinden anlaşılıyordu.
Genç kadın korkutucu bir sakinlikle pahalı ceketinin cebinden bir cep telefonu çıkardı ve camdan sehpaya yavaşça bıraktı. Dalya telefonunu görür görmez başından aşağı kaynar suyla yıkanmış gibi hissetti. Her şey bitmişti.
''Bunu bana açıklamak ister misin, Okyanus? Ya da seni Dalya diye mi çağırmalıyım?''
''Eşyalarımı mı karıştırdın?'' dedi kırgın bir ses tonuyla.
Ecrin kaşlarını çattı. ''Bunu asla yapmazdım,'' hafifçe öne eğildi, ''ama bu yaptığından kesinlikle daha doğru olurdu. Sahiden kimsin sen?''
''Ecrin ben hala aynı kişiyim,'' dedi titreyen sesiyle Dalya. Korkuyordu. Onu kaybetmekten, tüm her şeyin elinden kayıp gitmesinden... ''Sana asla yalan söylemedim. Anlattıklarımın hepsi doğruydu, yemin ederim. Sadece... bazı şeyleri değiştirdim.''
''Belki de telefonunu titreşime almak gibi bir aptallık yapmamalıydın,'' diyerek kahve kupasını sehpaya sertçe bıraktı. Kalkmak için hareket ettiğinde Dalya ona engel olmak istercesine elini sıkıca tuttu.
''Anlatmama izin ver, lütfen.'' Ağlamaya başladı. Neden sadece kim olduğunu kabul edememişti ki? Bunu niye asla yapamıyordu?
Ecrin elini sertçe geri çekti ve ayağa kalktı. ''Merak etme, Vincent seni hava alanına bırakmak için almaya gelecek. Uçak biletini de ayarladım. Hoşça kal, Dalya.''
Ecrin hızla ilerlemeye başladı ve otelden ayrıldı. Dalya arkasından koştu. ''Bekle! En azından açıklamama izin ver. Bunu hak ediyorum!'' diye bağırdı arkasından. ''Nina,'' derin bir nefes aldı, aynı zamanda onu takip ediyordu, ''Nina aslında annemdi ve,'' zorlukla yutkundu, ''Fırat ise babamdı,'' duyamayacağını bilse de anlatmaya devam ediyordu. ''Okyanus ikiz kız kardeşimdi. Onun ölümüne sebep oldum ve her şey değişti. Annem beni suçladı, ölmeyi hak ettiğimi söyledi, bana her gün Okyanus diye seslenerek hatamı defalarca yüzüme vurdu. Babam intihar etti. Büyük annem Helen dışında beni seven tek bir kimse bile yoktu ve o da gitti.'' Kalabalık kaldırımda koşarak ona yetişmeye çalıştı. ''Annem bana kasten zarar verdiği için kliniğe kapatıldı. Böylece ben de evi satıp anılarımı arkamda bırakarak Sarıyer'e taşındım. Fakat anılarımdan kurtulamıyordum," koştu, "bu yüzden iyileşmek için dört sene boyunca terapiste gittim ama daha da kötüleştim. Sonunda elde ettiğim şey bileğimdeki çiziklerden öte değildi. Dört sene boyunca komada değildim; depresyondaydım ve artık daha fazla dayanamadığımı hissettim. İntihar etmeye karar verdim. Ecrin, sana söylediğim tek yalan at binmesini bilmiyor olmamdı, yemin ederim ki seni hayatım hakkında kandırmadım!'' Ecrin ona hiçbir cevap vermedi ve caddeden karşıya geçti.
![](https://img.wattpad.com/cover/44817330-288-k318659.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
💭Dalya ⚢
RomanceHafızasını kaybetmiş bir kız gibi davranabilirdi, böylece kötü geçmişini tamamen yok etmiş olurdu. Yeni şeylere ve yeni kurgulara, beceriksizce söylediği yalanlara gerek duymazdı. İnsanların ona olduğundan daha çok acıyacağını düşündü ama umurunda d...