"Semih uyan! Elini yüzünü yıkayıp gel ve sorulara devam at hadi!" Kolumu hayvan gibi sarsan Arda yüzünden yerimden zıplamış, kendimi tutuşundan kurtarmıştım. Ellerim acıyan gözlerime gitmiş sertçe ovalarken Arda'ya da söylenmeyi ihmal etmiyordum. "Şurada iki dakika içim geçmiş. Az beni salsaydın da uyusaydım." Kafasını iki yana sallayıp bana sen iflah olmazsın bakışları atıyordu. Önünde ise sayfalarca İngilizce kelime vardı."Akşam uyursun Semih. Git yüzünü yıka kahve al bize ve çalışmaya devam edelim hadi." Ağlar bir ifadeyle yerimden kalkmış, geldiğimden beri bir soru çözemediğim kitabımı kapatmıştım. Soru çözemedikçe canım sıkılıyordu ama bu kafayla da çözemiyordum. "Off tamam Arda. Git Ferdi'nle konuş ben gelene kadar sen." Gözlerini devirmiş ve benim gibi testini kapatıp telofonunu eline almıştı. Ben ise ağrıyan başımı tuta tuta kapıya yönelmiştim.
Gözlerim felaket acıyor, vücudumun her yeri ağrıyordu. Dinlenmek için girdiğim yataktan dayak yiyerek çıkıyordum sanki. Sessiz kütüphane ortamından her çeşit hayvan türünün bulunduğu okul koridorlarına geçince suratımı buruşturdum. Burası bir okul değil hayvanat bahçesiydi. Ses baş ağrımı daha da katlanılmaz yapıyordu. Adımlarımı hızlandırmış tuvaletlere doğru yönelmiştim.
Şaşırtıcı bir şekilde içeride kimse yoktu. Hatta içerisi normalde nefes bile alınmayacak zehirli gazlarla doluyken şuan normaldi. Kaygan zemin yüzünden afallayınca nedenini anlamam kısa sürmemişti. Hacer abla büyük olasılıkla herkesi kovmuş ve yerleri silmişti. Bunun farkındalığı ile dikkatli bir şekilde yüzümü yıkmaya başlamıştım. Soğuk su bir nebze kendimi iyi hissetmemi sağlamıştı. Suyu kapatmış ve peçetelikte belki peçete vardır diye bakmıştım. Tabi ki de yoktu.
Yüzümden su damlacıkları akarken oflayarak arkamı dönmüş, kalçamı da lavobaya yaslamış gözlerimi kapatmıştım. Bir kaç dakika sonra olduğum pozisyon benim için aşırı rahat bir hâl almıştı. İçimi saran sıkıntıyla olduğum yere çöküp ağlamak istemiştim. Asla kendimi derslerime veremiyor, saçma sapan davranıyor gibi hissediyordum. Duyduğum boğaz temizleme sesiyle yerimden sıçramış korkuyla kapıya bakmıştım. Kapıda bana sinirle bakan Barış Alper'i görmeyi beklemiyordum. "Manyak mısın Barış? Adam gibi seslensene!" Bir adım öne atmış ve kapıyı kapatmıştı.
Yapmacık bir şaşkınlıkla bana bakarak konuşmaya başladı. "Oooo Semih bey siz konuşabiliyor muydunuz? İki gündür telefonunuza yazıyorum ve arıyorum bir cevap yokta." Dalga geçer gibi benimle konuşmasıyla bozuk olan sinirim daha da bozulmuştu. "Saçmalıklarını dinleyemeyeceğim Barış işim var." Sözlerimle kaşlarını çatmış, sinirlendiğini her halinden anlayacağınız bir ifadeyle bana bakmıştı .
" Laflarımı geçiştirmeyi kes artık. Üç gündür ışık açık uyuyorsun? Rahatsız olduğumu söyledim sana ama zahmet edip cevap vermedin bile. Neden ışık açık uyuyorsun?" Sorusu karşısında gözlerimi kaçırmıştım. Bunun cevabını bende bilmiyordim çünkü. Sesler gittikçe katlanılmaz bir hâl aldığı için başımdan savmayı düşündüm.
"Offf Barış sonra konuşuruz tamam mı? Kahve alıp dersime geçmeliyim." Barış sinirle bana doğru yürümüş ve tam önümde durmuştu. "Bak senenin başında anlaştık seninle kavga etmeyeceğiz diye. Dört ayı mükemmel bir şekilde geçirdik hatta bazen soru bile attim sana yardım et diye. Şimdi ne oldu da böyle yapıyorsun anlamıyorum ki" Sakin ve bir anlaşmaya varmak istercesine konuşan Barış beni cidden şaşırtmıştı.
Sinirini yansıtmaması takdire şayandı evet ama şuan gerçekten ne bir şey anlayacak durumdaydım ne de açıklayacak. Elimi omzuna koyup göz göze gelmemizi sağladım. "Bak şuan anlatacak durumum yok. Gerçekten yarın adam akıllı konuşuruz. Sal beni ya hadi." İtip ondan uzaklaşmaya çalışmıştım en sonunda. "Hiç güven vermiyorsun bana Semih. Bu sana son uyarım olsun akşam ışığını kapatarak uyu." Son kez bana bakmış ve uyarırcasına omzuma iki kez vurarak geriye çekilmişti.
Normalde bu vuruş canımı hayatta acıtmazdı ama güçsüz vücudum sanki sert vurmuş gibi acımıştı. "Yalancı mıyım ben ne güven vermemesi? Çekil önümden hayvan." diyerek onu itmiştim. Gücümü asla ayarlayamayan bir salaktım . Benden bunu beklemeyen Barış ise arkaya doğru sedelenmiş ve kayan ayağıyla dengesini kaybederek düşmüştü. Refleks olarak bana tutunmuştu ama bende şuan ikimizide taşıyacak güç olmadığı için yere düşmüştük.
Gözlerimi korkuyla kapatmış, yere sertçe çarpan dizim yüzünden acıyla inlemiştim. Altımdaki beden ise benden daha sert bir sekilde kalçasının üstüne düşmüştü. Şuan barışın üstünde dizlerimin desteğiyle duruyordum. "Ya yemin ediyorum şu cüssemle bile beni yıkabiliyorsun ya pes cidden." Dizlerim acımaya başladığı için Barış'ın üstünde oturur pozisyona geldim. O da iki elini yanına koyarak oturur pozisyona gelmişti.
" Asıl sana pes be! Hayır düşüyorsun bir de beni düşürüyorsun kendi kendine düşsen ölürsün sanki. İlla bende sürükleneyim senle dimi? " Barış bir elini bacağıma koymuş ve sertçe sıkmıştı. "Seninle adam akıllı konuşmaya çalışanda suç zaten. Bir daha o ışık açık olsun varya yemin ediyorum elimde kalırsın." Elimle bacağımı bıraksın diye omzuna vurmuştum. "Siktir git ya, gerizekalı. Bıraksana beni artık, çok beğendin herhalde kucağında olmamı. Ne güzel uzaktık rahattık özledin herhalde?"
Laflarım ona komik gelmiş olacak ki kafasını geriye atmış ve kahkahayi basmıştı. Sinirden güldüğüne adım gibi emindim. "Aynen yavrum çok beğendim, hatta gel daha da yakın olalim ne dersin?" Elini belime koymuş yaklaştırmak için kendine çekmişti. Bu ani haraketi karşısında dengemi kaybetmiş, omzuna tutunmuştum. Olduğunuz pozisyin karşısında gerilediğimi hissetmeye başlamıştim. Yavşak dalga geçiyordu bir de.
"Gerçekten sonunu düşünmeden iş yapıyorsun, Barış. Hep böyleydin hiç de değişmedin. Biri görse ne düşünür kim bilir? Şaka gibisin bırak beni."
Altımdaki hayvan ne olduğunu yeni fark etmiş gibi gözlerime bakmıştı. Gözlerinde garip bir bakış var gibiydi. Sinirimin yavaşça kırgınlığa döndüğünü hissettim.
Duyduğum ayak sesleriyle panikle yerimden kalkmaya çalışırken kapı açılmış ve asla görmemesi gereken bir insanın bizi görmesiyle utançla kafamı o an boş gördüğüm ilk yer olan Barış'ın omzuna ağlar bir sesle bastırmıştım. Arkadaş seçimlerim beni hep pişman ettirmişti."Siktir! Semih? İnanamıyorum sonunda savaşmayıp sevişmeye mi karar verdiniz?"
...
Cl'ye bölüm yazicak modum yok bu yüzden buna yazdım molamda.
Hatalarım varsa özür diliyorum
Oy verip yorum yapmayı unutmayalim 🙏
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Neighbor | Barsem
FanfictionKomşular iyi anlaşmalıdır, özellikle birinin sorunu varsa. Texting + düzyazı