11

709 78 39
                                    

Merhaba öncelikle bölüm başında değilde sonunda not bırakan biriyim ama bu bölüm en baştan belirtmek istedim. Bunun bir kurgu olduğunu, tamamen kafamı dağıtmak ve biraz da olsa stresten uzaklaşmak için yazdığımı vurgulamak istiyorum.

Bir de bölümü daha rahat anlamanız için şu bilgiyi vermem lazım. Semih'in anneannesi Semih'in anne ve babasının ilişkisinin olmasını istemiyor. Tam ilişkileri bitecekken ise Semih'e hamile kaldığını öğreniyor annesi. Bu yüzünden sevmiyor. Size saçma geldi mi bilmiyorum ama böyle insanlar var gerçekten. Hatta bir nedeni olmadan bile nefret edenler var, ben en azından bir neden olsun istedim.

Okuyacağınız için teşekkür ederim
Umarım beğenirsiniz, elimden geldiğince düzgün yazmaya çalıştım
Hatalarım varsa şimdiden özür dilerim
Yorum yapıp oy vermeyi de unutmayalım 🙏

...

Semih Arda'nın taktikleriyle zorda olsa Barış'ı koltuğun üstüne yatırmıştı. Kendini hemen baş ucuna yere atmış nefeslerini düzene sokmaya çalışmıştı. Kalbi yaşadığı bu aksiyon dolu dakikalar yüzünden hızla atıyordu. Son bir yıldır monoton bir hayatı vardı, bu şekilde bir adrenalin patlamasına hazır değildi. Yüzü koltuğa dönük olacak şekilde oturmuş, bacaklarını kendisine çekerek oturmaya başlamıştı. Gözleri çakma sarışının yüzünde, onu inceliyor. Sessiz bir şekilde yatan adama bakıyordu.

Beş dakika gibi bir sürenin ardından Barış gözlerini kırpıştırmaya başlamış, kendine gelmeye çalışmıştı. Semih istifini bozmadan onu izliyordu. Bu süre zarfında başka bir şey yapmamıştı. İki kişilik sessizliğinin tadını çıkarıyordu. Keskin bir baş acısıyla inleyen çakma sarı çocuk, gözlerini yavaş bir şekilde anca açabilmişti. Ellerinden destek alarak oturur pozisyona gelmiş, neler olduğunu kavramaya çalışıyordu.

Semih sessini çıkarmadan onu izliyordu sadece. Neden burada olduğunu, evine neden habersiz girdiğini en çok da bunca zaman sonra onu neden bu kadar merak ettiğini sorguluyordu. Beraber uyudukları geceden beri Barış onunla asla konuşmamıştı, kaçmıştı. İçten içe bunu tahmini ettiği için şaşırmamıştı. Konuşmak için ilk adımın atılmasını bekliyordu.

Barış tamamen kendine geldiğinde - bu da yaklaşık bir beş dakika daha sürmüştü- hemen sarışına bakmış bir yarası olup olmadığını kontrol etmişti. Etrafa baktığında her yerin düzenli olduğunu görmüş kafasında kurduğu her şeyin yalan olduğunu anlamıştı. Gözlerini kaçırmış kendi salaklığına tekrar sövmüştü. İçten içe sevinmesini engellememişti, sarışına bir şey olmamıştı. Sessizliğe daha fazla dayanamayacağını hissederek konuşmaya başladı.

"Semih, sen iyi misin?" Bakışlarını kaçırmış, darbeden dolayı acıyan başını okşarken konuşmuştu. Çocuğun gözlerine bakacak gücü yoktu, utandığını hissediyordu. Semih derin bir nefes almış, omuzlarını silkmişti. "Bilmiyorum, iyi olduğumu düşünüyorum kendimce." Konuşurken Barış'ın aksine gözlerini kaçırmamıştı. Kendisine bakamayan gözlere bakıyordu. Konuşmaya devam etti.

"Başın çok acıyor mu?" Geldiğinden beri ilk defa Semih'in gözlerine bakmıştı, Barış. Kelimeler boğazına diziliyor sormak istediği soruları soramıyordu. Önce kendisini açıklamayı tercih etti. "Elinin ağır olduğunu ikimizde biliyoruz. Acımıyor dersem yalan olur. Odanın ışığı açık olunca uyarmak için içeri girdim. Seni göremeyince bir şey oldu zannettim, odan da dağınık olunca..." Devam edememiş, cümlesini tamamlayacak söz bulamamıştı. Ama bilirdi ki Semih anlardı.

"Mutfakta soru çözüyordum. Sonra kulaklığımı almak için yukarı çıkmıştım. Işığı açık bırakmışım, fark etmemişim kusura bakma."  Barış kafasını belli belirsiz sorun olmadığını belli edercesine salladı. Sarışının şortuyla soğuk zemine oturduğunu beyni idrak edince kalkması için ellerini uzatmıştı.  "Hasta olursun yerden kalk."  Semih onu umursamadan başını dizlerine gömmüş, kollarını etrafına sarmıştı.

My Neighbor | BarsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin