7

810 88 22
                                    

Barış sinirli bir şekilde balkonuna çıkmış, karşısında aralarında ona aşırı az bir mesafede bulunan balkona geçmişti. İki yıldır yapmadığı bu şey karşısında ne korku ne de tereddüt doluydu. Hatta küçüklüğünden beri yaptığı bu haraket artık ona aşırı kolay geliyordu. Küçükken ne zaman kavga etseler buradan barışmak için sarışına gelirdi.

Ailelerinden habersiz dizi izlemek, oyun oynamak için gelirdi Barış hep. Semih korkardı yükseklikten o hiç gelmemişti ama her zaman balkonda yüzünde gülümsemeyle onu beklerdi. Eskidendi bütün bunlar. Şimdiyse sert adımlarla kapalı kapıya yönelmişti. Bu kapı normalde sadece kışın kapalı olurdu ama artık hep kapalıydı. Yüzüne çarpan bu gerçeklik canını sıksa bile yapacak bir şey yoktu.

Elleriyle kulpa yönelmiş kilitli olmamasını umarak aşağı çevirmişti. Kapı açılmıştı, kilitli değildi. Barış bilmiyordu ama bu kapıyı Semih kapatmış, hiçbir zaman ise kilitlememişti. Barış hızlıca kendini odaya atmış, kapıyı geri kapatmıştı. Karşısında yatakta ona mavi gözlerini şokla büyütmüş bir eli başında bir eli ise telefon tutan Semih vardı.

Semih hiddetle yerinden kalkmış, Barış'ın üstüne doğru yürümüştü. "Sen ne yapıyorsun ya? Benden izin almadan ne hakla gecenin yarısı buraya geliyorsun deli misin? Defol git!" Barış ise uzun zamandır ev hâliyle görmediği çocuk karşısında sekteye uğramıştı. Uzun tişörtü ve muhtemelen yatakta yattığı için yukarıya doğru kıvrılmış şortuyla hep olduğu gibiydi, çok güzeldi. Semih kapalı kıyafetler giyince boğulduğunu hissettiği için elinden geldiğince açık giyinirdi.

Kapalı alan, kapalı ortam kısacası kendini bunaltan hiç bir şeyi sevmezdi sarışın. Barış girdiği transtan çıkar gibi kafasını sallamış, sert adımlarla karşısında olan çocukla mesafelerini azaltmıştı. " Sen bu ışığı kapatmadan hiç bir yere gitmiyorum. Senin yüzünden uykusuzluktan geberiyorum ben kaç gündür. Sen ise inatla ışığı açıp duruyorsun. Amacın ne senin?"  Semih yutkunmuş karşısındaki adamı kendinden uzaklaştırmak için ittirmeye çalışmıştı.

"Bağırma salak! Annemler uyanacak şimdi. Sende amma taktın ışığa. Odana o kadar vurmuyor bile."  Barış inanmaz gözlerle konuşan çocuğa bakmıştı. Kendisini tanımıyormuş gibi konuşması onu sinirlendirmişti. "Tamamen karanlık olmayan bir odada uyuyamadığımı biliyorsun, Semih. Aslında sen perdeni kapatsan bir sorun kalmayacak?"

Semih, kendisini onun silahlıyla vuran Barış karşısında omuzlarını düşürmüştü. Daha fazla ayakta kalamayacağını hissederek yatağına geçmiş, örtüsünün üstüne oturmuş sırtını başlığa dayayarak bacaklarını kendine çekmişti. Yorgun hissediyordu. "Sende benim perdesi kapalı odada uyuyamadığımı biliyorsun. Yani bem bildiğini sanıyordum." Barış aniden modu düşen çocuk karşısında şaşırsa bile tek kelime etmeden yatağın köşesine oturmuştu.

İkisi uzun bir süre sessiz kalmıştı. Özlediği koku ise  burun direklerini sızlatıyordu Barı'ın. Gözlerini odada gezdirmiş içten içe kendisinden bir parça aramıştı. Bu yaptığına yüzsüzlük mü denirdi bilmiyordu. Ama yoktu işte,  Semih'e doğum gününde aldığı kupa, -ki bu Galatasaray kupasıydı- ve beraber çekindikleri fotoğraf, her hangi bir anı. Bu odada varlığını belli edecek somut bir şey yoktu. Sanki hiç bu odada olmamış gibiydi. Bu gerçeği fark etmesi neden geldiğini unutturmuştu bile. Kafasını Semih'e çevirdiğinde elleriyle saçlarını çektiğini gördü. Koparırcasına saçlarını çekiştiriyordu.

Barış hemen yerinden kalkarak Semihin ellerini tutmuş kendisine bakmasını sağlamıştı. Semihin yüzündeki acı çektiğini gösteren ifade nefesini kesmişti. Kendisinin canını acıtması onu sinirlendirmişti ya da öyle düşünmek ona kolay gelmişti. "Ne yapıyorsun sen? Kendi saçını niye çekiyorsun deli misin?"  Barış toparlanması için çocuğun bacağına dokunmuştu. Semih bacağına değen soğuk elle irkilmiş çift kişilik yatakta Barış'ın yanına oturması için toplarlanmıştı.

"Başımın ağrısına daha fazla dayanmıyorum çünkü. " Barış duyduklarıyla yutkunmuş daha demin dokunduğu ten yüzünden düşüncelerini toparlayamamıştı. Semih ise umursamadan içinde biriken düşüncelerini paylaşma ihtiyacıyla dolup taştığı için olduğu yere daha çok sinerek konuşmaya başlamıştı. Artık düşmanı olarak görmesi gerektiği bu kişiye anlatması saçmaydı. Ama yalnızca ona anlatabilcek gibi hissediyordu.

"Neden ışığın açık olduğunu sorup duruyorsun ya bana. Cevabını söyleyeyim. Bilmiyorum! Son bir aydır geceleri uyanıyorum ve geri uyuyamıyorum. Sonra ışığı yakıyorum çünkü beni yorup uykuya dalmamı sağlıyor. Ama bunun yüzünden baş ağrısından ölüyorum. Zaten sürekli ağrıyor başım şimdi daha şiddetli kafayı yediriyor bana. Vücudum ağrıyor sonra her yerim ağrıyor."

Barış ne demesi gerektiğini ve bu kadar fazla ağrı çektiğini bilmiyordu. Sadece baş ağrısının lisenin başından beri olduğunu biliyordu ama bunu atlattığını sanıyordu. "Annenler bize başının artık ağrımadığını söylemişti." Semih onu kafasıyla onaylamış, gözlerini kapatarak son cesaret kırıntılarıyla yapmak istediği şeyi yapmıştı. Başını yanında oturan Barış'a yaslamıştı. "Öyle gibi bir şeydi. Eskisi kadar sık değildi daha doğrusu."

Semih özlediği sıcaklık karşısında yutkunmuş hızlanan kalbiyle Barış'ın ona kızıp kızmayacağını bekliyordu. Burnuna gelen koku karşısında içi giden Barış ise her ne kadar çocuğa sarılmak istese de yapamamıştı. İkiside düşünmeyi kesmişledi. "Semih başına masaj yapmamı ister misin?

Semih duyduğu teklifle kafasını kaldırmış ona şefkatle bakan bakışlar altında ezildiğini hissetmişti. "Eskisi gibi mi?" Barış gülümsemiş ve kafasıyla onu onaylamıştı. "Evet eskisi gibi." Semih cam parçalarının üstüne duruyormuş gibiydi. Aslında şuan olan her şey yanlıştı. Barış'ın yanına gelmesi onunla bu şekilde konuşması yanlıştı ve yalandı.

Yarın okulda yüzüne bakmayacağını adı gibi biliyordu ama özlediği bu yakınlığı geri çeviremezdi. Elleriyle Barış'ı tutmuş ve yataktan kalkmışlardı. Vakit kaybetmeden örtüsünü açmış barışın geçmişi için ona bakmıştı. Barış sırtını yatak başlığa yaslayıp bacaklarını uzatırken Semih başını, Barış'ın bacaklarına koymuş yatakta sırt üstü yatmıştı. Küçükken barış'la uyumak için ağlayarak aldırdığı iki kişilik yatak için kendisine teşekkür ettti.

Barış ise dokunmayi özlediği saçları usulca okşamış, gözlerini kapatmış çocuğa masaj yapmaya başlamıştı. Semih hem kendi içindekileri dışarı attığı için hemde özlediği eller karşısında kısa süre içerisinde uzun zamandır uyumadığı uykusuna keyifle dalmıştı.

Birbirlerini tanıdıklarını sanan ama bir o kadarda birbirinden bihaber iki yabancılardı onlar, aynı eskisi gibi.

...
Derdinizi anlatmak istediğin kişiye anlatıp, ondan destek alınca rahatlarsınız
Yazım hatalarım varsa özür dilerim
Oy verip yorum yapmayı unutmayalım 🙏

Derdinizi anlatmak istediğin kişiye anlatıp, ondan destek alınca rahatlarsınızYazım hatalarım varsa özür dilerim Oy verip yorum yapmayı unutmayalım 🙏

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
My Neighbor | BarsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin