Sabah bir anda gözlerimi açtım, saat daha erkendi ve pek erken kalkmaya alışık değilim ama bir rüya görmüştüm. Rüyayı hatırlamıyorum ama bana bıraktığı duygular çok güzeldi; sıcacık bir rüyaydı, çok güzel hissetmiştim. Sanki güzel haberler alacak ve güzel şeyler olacak öyle hissettim. Sabah, madem erken uyanmıştım, bir daha yatmak istemedim. Elimi yüzümü yıkadım, saçlarıma biberiye yağı sürüp güzelce taradım. Neden biberiye yağı diye düşünebilirsiniz; saçlara çok faydalı, saçları çok dökülen biri olarak düzenli kullandığım bir şey. Hem kokusunu da seviyorum, bazılarına ağır gelse de ben seviyorum. Düzgün bir topuz yaptım, başımı örtüp balkona çıktım.
Biraz temiz hava alayım dedim, gökyüzünü izlemeye başladım. Gökyüzü açıktı, bulutsuz bir gündü. Bütün gün güneşli olacak gibi geldi. Güneşli günleri çok seviyorum; güneşli günler bana çok pozitif gelir. Güneş olunca sanki tüm vücudum enerji doluyor. Herkes için öyle olmayabilir ama ben güneşli günleri seviyorum. Temiz havayı derin derin ciğerlerime çektim. Ardından balkonun bir köşesinde duran su şişesi ile balkondaki bitkileri sulamaya başladım. Bir tane biberiyem var; bu biberiye çok dayanıklı bir bitki, aynı zamanda çok keskin bir kokusu var. Sadece bol su ister ve bol da güneş. Bakımı çok basit. Çok sevdiğim bitkilerden bir diğeri de fesleğenim var.
Doğum günümde Meyra bana "Fesleğen" diye bir kitap hediye etmişti. İlk başta kitaba karşı biraz önyargılıydım ama okuyunca çok sevdim. İçinde kendimi buldum; beni etkileyen ve çok sevdiğim bir kitap oldu. İsminden ötürü ben de bir fesleğen istedim ve işte benim de balkonda minik de olsa bir fesleğenim var. Yalnız, ben bakmayı çok beceremedim. Sanki biraz biberiye benzettim. Güneşte çok bırakınca bir kısmı yandı. Biraz hemen fark edip içeri aldım ama tabii yarısı yanmış oldu. Diğer yarısını kurtarabildim, Allah'tan. Artık fesleğeni içeride bakıyorum. Yarısı yanmış olsa da yarısı hala canlı ve bugün o yaşayan tarafında ufak bir beyazlık fark ettim. Biraz daha dikkat edince bunun beyaz, ufak bir çiçek olduğunu fark ettim.
Evet, çiçek açmıştı; bu da sanki gördüğüm rüyayı doğruluyordu. Beyaz çiçek umut demekti, aynı papatyalar gibi. Bu fesleğenin yarısı yanmış, yarısı ölmüş olsa bile hala umutluydu, hala yaşıyordu, hayata tutunuyordu. Allah ona ömür verdikçe yaşayıp güzel kokmaya devam edecek. Benim de kalbim ne kadar kırılsa, ne kadar bazı şeylere karşı üzülsem, hevesim de kırılsa, umut etmeye, çiçek açmaya devam edeceğim. Bu fesleğeni kendime örnek alıyorum. Biraz bitkilerimle ilgilendikten sonra içeri girdim.
Yeni güne başlamadan önce ufak bir yapılacaklar listesi yaptım. İlk önce ruhumu doyurmam lazım diye düşünüyorum çünkü günün ilk saatleri yaptığım şeyler, bütün gün boyunca benimle birlikte oluyor ve ruh halimi iyileştiriyor. Ama şu geç kalktığım günlerde hep bir umutsuzluk, hep bir mutsuzluk yaşıyorum. Bütün gün enerjisi düşük ruhum, bedenimden her an kaçacak gibi geziyorum. Ne hayallerim için adım atabiliyorum ne de hayatımı yaşayabiliyorum; sadece zaruri işlerimi yapıp kendimi hayatın akışına bırakıyorum ve sürükleniyorum.
Bu düşünceler içinde ve kendi kendime eleştirilerden sonra odama girdim. Yatağımı topladım; etrafta çok dağınık değildi. Masamda birkaç bitmiş mum ve boylu boyunca gerine gerine uyuyan koca ponçik bir kedi ile kaloriferin üzerinde kuruttuğum çoraplar vardı. Kitaplığıma Risale'mi almak için uzandım. Risale'yi okuduğum zaman ruhum daha hafif ve mutlu oluyor; vicdanen ve kalben de vazifemi yapmış olmanın rahatlığı içine giriyorum. Ne kadar bazen okuduğum yerleri anlamasam da, bazen sıkılsam da devam ediyorum. Çünkü aslında insan sadece akıldan ibaret değil; yani bazı şeyleri tam olarak aklen anlayamamamız, onu kalbimizle, ruhumuzla ya da diğer duygularımızla hissetmediğimiz anlamına gelmiyor. Yoksa gün içerisinde hayat çok hızlı akıyor ve kitap okumaya pek vakit bulamıyorum. Yatağıma bağdaş kurup oturdum, kitabımı okuduktan sonra mutfağa yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Demet Papatya
RomanceDinsiz ve kafası din ile ilgili sorularla dolu yarı Alman yarı Türk bir genç ile hafızlığını yeni bitirmiş dinini yaşamaya çalışan aynı zamanda üniversite hayalleri kuran genç bir kız.. birbirlerinden kilometrelerce ötede birbirini hiç tanımayan ik...