- Evet, beni geri aramayacaklarından oldukça eminim.
Annemin, bir iş yerinin benden daha iyisini bulamayacaklarına dair görüşlerinin tamamını dinledikten sonra dudaklarımdan dökülen tek cümle bu olmuştu, beni geri aramayacaklarına eminim.
Aslına bakarsanız olabildiğince sempatik davranmaya çalışmıştım. Bütün sevimliliğimi gösterebilmek adına bütün bir konuşma boyunca gülümseyerek konuşmuş, beraber çalışılması kolay biri izlenimi vermeye çalışmıştım. Gerçekte ise takım çalışmalarından nefret ediyordum. Kendi yaptığım iş, her zaman en güvendiğim iş oluyordu ve başladığım bir işi bir başkasının devam ettirmesine asla izin vermezdim. Elbette, bütün bunlar bir iş görüşmesinde asla söylenmemesi gereken cümleler oldukları için her birini kendime saklamıştım. Her konuda doğruyu bilmelerine gerek yoktu, tıpkı küçük dergilerde ve yerel gazetelerde ara ara çalıştığım yalanını bilmelerine gerek olmadığı gibi.
Eve dönüş yolu boyunca Hannah'ın mı yoksa benim görüşmemin mi daha uzun olduğunu düşünüyordum ancak içeride zaman şüphesiz dışarıdan çok daha hızlı geçtiği için ne kadar kaldığım konusunda hiçbir fikrim yoktu. İçten içe ilk iş mülakatımda bu işi almayı istiyordum. Bu işi almam demek bir an önce kendi ayaklarımın üzerinde durmak ve ayrı eve taşınmaktı. Bunun için her şeyi yapabilirdim.
Eve dönüşüm kısa bir otobüs yolculuğu ve ondan biraz daha uzun süren bir tren yolculuğuyla son bulduğunda kendimi ön bahçe kapısından bakarken bulmuştum. Elim demir bahçe kapısının hemen üzerindeydi ama gözlerim Gloria ve babamın satranç oynarken gülümseyen yüzlerinde donup kalmıştı. Hayatım boyunca babamın gözünde en az Gloria kadar değerli olabilmek için çabalamıştım ama dönüp baktığımda babamla birbirimize böylesine gülümseyen bir anımız hiç yoktu. Gloria ile klasik bir abla kardeş ilişkisini belki de bu yüzden kuramıyorduk. Onun babamla kurduğu ilişkiyi her zaman kıskanacağımı biliyordum ve Gloria'da babamın onu benden çok daha fazla sevdiğini biliyordu. Uzlaşmaya açık bir konu değildi.
Derin bir nefes alıp bahçe kapısından içeri girdiğimde bir anlığına yüzlerindeki gülümsemenin kaybolduğunu hissetsem de sadece bana öyle geldiğini düşünüp yanlarına doğru adımlarımı sıklaştırdım.
- Nasıl geçti?
Gloria, kolunu yaslandığı sandalyeye bırakıp umursamaz bir tavırla bana doğru döndü.
- Güzel geçmiş gibi görünmüyor
- Bu belki de üniversite tercihlerini tekrardan gözden geçirmene yardımcı olur.
Sadece karşılarında durup onların görüşmem hakkında kararlarını dinleyerek yaklaşık kırk saniye geçirmiştim ve bu bile gözlerimin dolması için yeterli olmuştu. Belli belirsiz bir tebessümle onlara sadece bakabilmiştim. Benim olayımda buydu işte, sözlü tartışmalara girebilen, sesini yükseltebilen ve hakkını kendinden emin bir şekilde savunabilen bir insan hiç olmamıştım. Belki de kendimi her seferinde sevdiklerime karşı savunmak zorunda kalmasaydım, daha farklı olabilirdi tabii.
Annemin benim geldiğimi görmesine rağmen mutfaktan "Grace, sen mi geldin?" sorusuna aldırış etmeden doğruca merdivenlere yöneldim. Odam bu evde belki de bana ait tek şeydi ve biraz güvenli hissedebileceğim alana ihtiyacım vardı. Kapıyı kapattığımda elimdeki çantayı kapının hemen yanında yere, kendimi de yatağın üzerine öylece bırakmıştım. İçimde bir ses her şeyin düzeleceğini ve yoluna gireceğini söylese de, sonrasında üzülmemek için bu sese aldırış etmemeye çalışıyordum. Eğer bu işi alırsam, kitaplarla ilgilenebileceğim ve biraz da olsa sorumluluk sahibi hissedebileceğim yeni bir hayatım olacaktı. Evet, baktığınız zaman bir işe çok fazla anlam yüklüyor gibi görünüyor olabilirim ancak çok fazla beni gerçek dünyanın düşüncelerinden uzaklaştıran bir şey yapmıyordum. Bu yüzden yeni bir şeylere ihtiyacım vardı.
Telefonumdan gelen sesle birlikte başımı yastıktan kaldırdım. Sergio'nun adını ekranda gördüğümde hayal kırıklığıyla birlikte rahatlamış gibi bir his kaplamıştı içimi. Sergio, bütün ailemle karşılaştırdığımda bana inanan tek kişiydi. Hayatınızda size, sizden daha çok inanan birinin olması, bu muazzam bir şeydi.
Telefonu açtığımda derin bir nefes aldım.
- Evet, bu iyi geçmediğine dair bir işaret sanırım. Yanılıyor muyum?
- Kesinlikle yanılmıyorsun.
- Peki, sadece bunun senin bir yorumun olduğunu ve içten içe orada harikalar yarattığına inandığımı söylesem, bir anlamı olur mu?
- Bundan emin değilim. İyi geçtiğini düşünüyorum ama içimde iyi olmayacağına dair bir his var. Bilirsin,
- İnsan güzel şeyleri olmadan önce hissedebilir.
Uzun süre hayatınızda birinin olmasının belki de en güzel yanlarından bir tanesi buydu. Cümlelerinizin devamında neler geleceğinden emin olacak kadar iyi tanıyabilirler sizi. Kendinizi açıklamak zorunda hissetmezsiniz ve yanlış anlaşılma korkunuz olmadan özgürce konuşabilirsiniz.
Gülümseyerek yatağımdan kalktım. Odanın içerisinde adımlar atarak ona görüşmede bana neler sorulduğunu ve bu sorular karşısında benim nasıl cevaplar verdiğimi anlatırken masanın üzerinde duran bilgisayarımı açtım. Kötü olduğunu düşünmem içten içe iyi şeylerinde olabileceğine dair inancımı azaltmıyordu. Etrafımdaki insanları sürekli hayal kırıklığına uğratıyormuş gibi hissettiğim için belki de beklentilerini en başından düşürürsem, yaşayacakları hayal kırıklığı da o kadar azalırdı.
- Sanırım bir e-posta göndermişler
- Tebrik etmek için telefonunda başında nefesimi tutmuş bir şekilde bekliyorum
Yüzümdeki gülümsemeyle gelen e-postanın üzerine tıkladım. Gözlerim hızlıca yazıların üzerinden geçiyordu. Neler yazıldığını doğru düzgün okuyamıyordum. Gözlerim sadece olumlu birkaç kelime arıyordu.
- Ben sanırım...
- Evet?
- Sanırım artık bir işim var
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çirkin Ördek Yavrusu - modern zamanlarda-
Fiksi RemajaGrace, Sonne yayın grubu editörlerinden bir tanesi. En büyük hayali ise yazar olmak. İşe başladığı ilk gün tanıştığı onlarca insan var. Bir tanesi en yakın arkadaşı olacak Hannah, peki ya diğerleri? Bu kısmı hikayenin devamında öğreneceğiz. Kapak ta...