Multimedia -Poyraz-
Ortalıkta saçma salak nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum. Etraf çok sessiz ve biraz ürpertici. İnsanlarda çok garipler.Kendi kendime konuşurken yanımda bir Range Rover'ın durduğunu gördüm yüzü belli belirsiz biri beni yanına çağırıyordu. Bi an duraksayarak gitmemin doğru olup olmayacağını düşündüm. Ama sonra bu düşüncenin salak saçma olduğunu anladim. Başka çaremmi vardi sanki. Burdan nasil kurtulacagimi bile bilmiyordum. Arabaya doğru yaklaştıkça arabadakinin yüzü dahada belirginleşiyordu. Yanına gittiğimde gördüğüme inanamadim bu o çocuktu. Beni kurtaran çocuk . Bi an
"Ne bekliyorsun bin arabaya" diye onun sesiyle irkildim. "Ama ben..." cümlemi tamamlamama izin vermeden "Daha ne kadar beklicem seni bin artık." dedi. Arabaya bindigimde içi oldukça geniş ve konforluydu. O sırada arabanın çalıştığını anlar gibi oldum. ''Nereye götürüyorsun beni? Hakkında hiç bisey bilmediğim birinin arabasına binmem ne kadar doğru bunuda bilmiyorum ama..." bi an duraksamam gerektiğini düşündüm. ilk dakkadan çok konuşmuştum.
"Benimle gelmek dışında başka çaren varmı ufaklık? Ayrıca hakkimda adımın Poyraz KAYA olduğunu bilmen dışında baska bisey bilmene gerek yok." Dedi. Sesi çok derinden geliyordu sanki. Biraz gıcık biraz güvenilir... "Ben de" derken kendi tamamlamıştı. "Sende Derin, Derin Alya. " ismimi nerden biliyordu ki? İlginç birine benziyordu.
Üzerinde siyah bir t-shirt ve altında yırtık bi jean. Oldukça rahat ve hoş bi tarzı vardı.
"Ben nereye gittiğimizi hala öğrenemedim." dedim kısık bir sesle.
"Ne kadar meraklısın, gidince görüceksin. "Dedi. Peki ya bunu neden yapmıştı? Yani neden beni arabasına almıştı ki. Sadece bi kaç saat önce burayı bilmememi umursamıyordu. Şuan da çok umursar gibi bir havası yoktu ama. Araba durduğunda.
"İnmiyecekmisin?" Dedi kaba bi sesle. Arabadan indiğimde karşımda o iğrenç babamı gördüm. Bana sarılmaya kalkıştığı anda uzaklaştım. Aman ne iyi baba, kızını ne kadar özlemiş sadece iki günde.
Poyraza teşekkür etmek için (ki iğrenç babamın yanına getirdiği için teşekkür etmem saçma) arkama döndüğümde ne araba ne de poyraz vardı. Nereye gitmişti. Bi teşekkür bile etmeden, hiç bisey söylemeden, acaba kötü biseymi yapmıştım.
Of yine babamla baş başa kalmıştım. "Kızım seni o kadar merak ettimki. " ne kadar yapmacık bi adam anlamıyorum doğrusu. "Merak edilecek ne var ?" Dedim sitemli sesimle. "O adamın sana zarar vermesinden... " sözünü keserek. "Kızına zarar gelmesini istemiyorsan parana kıyıp ortağına borcunu öderdin. Ha bu saçma sapan bi öneriydi kabul ediyorum ne kadar cimri olduğunu unutmuşum. Ama bi şey daha var. Eğer şimdiye kadar kızına bişey olmasını istemeseydin annesini kızından ayırmazdın anlıyormusun? Yapmacık olmayı kes artık. Ben 17 yaşında genç bi kızım." Diyerek hızlı adımlarla eve girdim.
Soğuk bi duşa ihtiyacım vardı. Saçlarımı kaç defa köpürttüğümü sayamadım bile. Duştan çıktığımda üzerime birşeyler giymek için çiçek desenleri olan büyük mor dolabın kapağını açtım. Kısa yırtık kot şortum ve üzerine salaş beyaz bir t-shirtümü aldım. Biraz rahatlığıma düşkünüm sanırım.
Günün yorgunluğunu atmam için "Swan Lake Waltz- Tchaikovsky" kemanımda dans ettirmeyi seviyordum. Ben böyle zamanlarımda gözlerimi kapayıp kemanımı çalmaya bayılıyorum aslında. Bu beni alıp çok derinlere götürüyor. Dört yaşından beri keman çalıyorum. Annem yok ama keman çalmamı egoist iğrenç babam hep destekledi ve sanırım sırf bunun için o iğrenç babama minnettar olmalıyım. Bi an kapımın tıklatıldığını anladım.
"Girebilirmiyim?" Off iğrenç babamın biricik karısı Güneş hanımcığım. "Evet, girebilirsin" dedim istemez bir suratla. "Tatlım bugün olanlar babanı oldukça yıpratmışa benziyor." Aman (!) Ne sorumlu bir baba.
"Ne yani? Benmi beni kaçırın dedim sanki. " annem olsa bunlar olmazdı. Kendi düşen ağlamaz Cem bey.
"Hayır tatlım. Ama sen oldukça sert çıkışıyorsun, babanda kızımı kaçırın demedi öyle değilmi? Baban seni korumaya çalışıyor. Bak, beni babanın yeni eşi olarak düşünme. Bir dostun , bir arkadaşın olmak istiyorum. Oldukça genç ve herşeyin farkında olan bi kızsın." Ne alaka şimdi ne demeye çalışıyor ki bu kadın.
"Baban aranızın iyi olması için uğraşıyor ve senin için herşeyi yapar." Dedi.
"Buna sizin karışmanızı doğru bulmuyorum. Her ne olursa olsun siz benim annem değilsiniz. Teşekkürler."
Çıkmasını istiyordum. Böyle nasihat sözlerinden nefret ediyorum. "Peki. " dedi kırgın bi sesle. Acaba ayıpmı etmiştim. Ama haklıydım, evet bir an ergenleşip o triplerimden atmış olabilirdim ama napayım sevmiyorum işte. O gittikten sonra yatağıma uzandım ve gözlerimi kapadım. Göz kapaklarım kapandıkça o çocuk... Poyraz. Sanki aklımdan hiç çıkmıyor. Öyle gıcık bir tipdi ki. Kendini beğenmiş işte. Ukala! Ama gözleri çok şey anlatıyor gibiydi. Ne yaptığını bilmiyor hem beni babasından koruyor hem ezikler gibi kovuyor, sonra beni arabasına alıyor ve buraya getiriyor. Peki evimi nereden biliyor? Adımı, babamı? Anlaşılan beni tanıyor. Ama ben onu ilk defa gördüm. Sanki güvenli hissettim kendimi yanında. Ahh. Herneyse banane ondan uyumam gerekiyor benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Derini
RomanceKaranlık bir Poyraz'ı ne aydınlatabilir ki? Poyraz'ın umursamazlığı, piyanoya olan tutkusu, karanlığı, Derin'i ne kadar etkileyebilir? Derin hayalleriyle yaşayan onlar için mücadele eden bir kız. Peki ya Poyraz ve Derin. Aynı satırlarda bir bütün...