5.Bölüm

428 24 3
                                    

Gözlerimi açtığımda bembeyaz tüyleriyle üzerimde yatıyordu. Bu haline bayılıyordum. Ama babam neden bunu yapmıştı? Beni mutlu etmek için bir kaç gündür böyle davranıyordu. Acaba gerçekten pişmanmıydı? Belkide barış imzalamaya falan çalışıyordu. Aman herneyse sonuçta bu kedi artık benimdi. Saat 9.00 olmuştu hemen banyoya girdip dişlerimi fırçaladıktan sonra hergün olduğu gibi gardolabımla karşılık dramatik anlar yaşamaya başladım. Ne giyecektim ben şimdi? Bugün okuldan izinim var daha doğrusu iznimiz var ben ve Poyraz'ın. Müzik öğretmeniyle küçük bi dersimiz olacakmış. Sanırım içinde Poyraz olduğu için buna ses çıkarmayacağım. "İsimsiz kedim. Sence bugün ne giymeliyim? " diye saçma sapan bi soru sordum. Kediyle konuşmaya başlamıştım. Gerçekten çok kararsızım sanki bugün bi tık daha özen gösteriyordum. O sırada kapım tıklandı. Gelen Güneş hanımdı. "Günaydın tatlım kediyi almak için geldim mamasını vereyim. Sende hazırlan aşağı in. Kahvaltımızı yapar çıkarız" dedi aslında gerçekten iyi bir kadın sanırım ondan uzak olmaya çalışmamın tek sebebi babamın o kadını annem yerine koymaya çalışması.
"Tabi siz alın ben şimdi geliyorum." dedim. Kibar olmaya çalışarak. Sanırım biraz hızlı olmam gerekiyordu. En sonunda mor renk kısa kolsuz elbisemi altında sandaletlerimi giydim. Saçlarım baya dağınık görünüyordu ve fazla vaktim olmadığı için dağınık topuz yaptım yüzüme hafif renk vermek için birazcık allık ve rimel sürüp hızlıca aşağıya indim. Herkes beni bekliyordu. Hemen masada yerime oturup Kahvaltımı yapmaya başladım.
"Günaydın Derin'ciğim" dedi babam . Bende sessizce "Günaydın." dedim. "Ee kedine bi isim buldunmu?"
Bunu hiç düşünememiştim. "Hayır bu aklımdan tamamen çıkmış. Henüz bi isim düşünmedim." diye karşılık verdim.
Güneş hafif bi gülümsemeyle "Bunu daha sonra düşünürsün bence artık çıkmazsak geç kalacaksın "dedi. "Bencede, çıkalım artık." dedim kendim gidebilirdim ama bunu kabul etmiceklerini bildiğim için sesimi çıkarmadim. Kedime bir öpücük kondurup hızlıca arabaya doğru gittim. Herzamanki gibi yol boyunca konuşmadık. Okula geldiğimde "Teşekkürler, görüşürüz" deyip arabadan indim. Okula adımımı atar atmaz Beril koşarak yanıma geldi. "Kızımm neler neler duyuyorum. Londra Senfoni Yarışmasınamı katılacaksın. Hemde okulun en popüler çocuğu Poyraz'la. Kızım daha ilk gününden çok ballısın." Dedi.
"Evet yarışmaya katılacağıma çok sevindim ama Poyraz'la takım olmama neden bu kadar şaşırdın ki anlamadım." sen salakmısın der gibi baktı.
"Kızım okulun en popüler çocuğu diyorum. Kimseye yüz vermez bu çocuk, bütün kızlar onunla olmak için çabalar. Herşeyi tek başına halleder bunu geçtim takım olmuşsunuz, Poyraz normalde asla böyle birşeyi kabul etmezdi. Ben şaşırmicamda kim şaşıracak?"
Neden kimseyi kabul etmesinki evet kaba biri ama o kadarda egoyla beslenen biri değildir, yani sanırım, galiba, yada bilmiyorum.
"Derin sana bisey sormam gerekiyor." dedi tam o sırada geç kaldığımı hatırladım.
"Benim hemen gitmem gerekiyor çıkışta sorarsın kusura bakma bitanem." deyip koşarak müzik sınıfına gittim. Kapıyı açtığımda Poyraz piyano çalışıyordu, Beni fark etmemişti bile. Onu sessizce dinlemeyi tercih ettim. Poyraz piyano çalarken muhteşem görünüyordu ve sanki piyano parmaklarının ucundayken herşeyi unutuyordu, her bir piyanoya dokunuşunda içim huzur doluyordu. Ses çok derinden geliyordu bu hoşuma gitmişti. Bende kemanımı alıp ona eşlik etmeye karar verdim. Elimde kemanımla piyanonun yanına doğru yavaşça yürümeye başladım. Doğrusunu söylemek gerekirse piyano ve kemanın sesi kulağa çok güzel geliyordu. Poyraz'la bunu yapmak çok hoşuma gitmişti. Benim geldiğimi ve ona eşlik ettiğimi görünce bana gülümsedi.
Eser bittiğinde alkış sesleri gelmeye başladı. Müdür ve müzik öğretmenimiz buradaymış ama onlar umrumda değildi Poyraz'ın gözlerinde boğulmakla meşguldüm. Gerçekten çok yakışıklıydı . Hemde çok.
"Harika çocuklar sanırım pravo bile yapmadan siz bu işi başaracaksınız." Dedi gülerek. Onu duymuyordum bile.
Müdür gidince müzik öğretmenimiz
"Çocuklar sizi ilk defa dinliyorum ama sizden ciddi anlamda umutluyum. Bunu başaracağınızı biliyorum. Son 2 günümüz kaldı ama bu sadece okullar arası. Eğer okullar arası yarışmayı kazanırsanız 2 ay sonra İngiltere'ye gideceğiz. Ve bence bu herkesin hayalidir. Siz bir bütünsünüz çocuklar. Ele ele verince herşeyin üstesinden gelirsiniz." dedi yüzünü kocaman bir gülümseme almıştı. Bu sözler beni oldukça heyecanlandırmıştı doğrusu.
"Evet, bende buna inanıyorum bir bütün olacağımızdan eminim. Benim yanımda Derin gibi bir yetenek varken, herşeyin üstesinden gelebilirim. Size söz veriyoruz 1. Olmadan gelmicez. Öyle değilmi Derin?" Poyraz'ın bu söyledikleri kalbimi durdurmak üzereydi. Elimi tutuyordu. Avuç içlerimde onun sıcaklığını hissedebiliyordum.
"Evet, öyle. Bende buna inanıyorum. Benim en büyük hayalim buydu. Ve elime geçmişken asla bırakmam" dedim.
"Size güveniyorum çocuklar, ben çıkıyorum bugün okuldan izinlisiniz. Tüm gün burada beraber çalışmanızı istiyorum ve bu arada kitaplar yarın gelecek. Eserlere göz atmak için yarın bi ara yanıma uğrayın, görüşürüz." odadan çıkmıştı.
Sadece ben ve Poyraz kalmıştık, baş başa. Gözleri çok şey anlatıyor gibiydi içinde bulunduğu karanlıktan gözlerindeki ışıkla aydınlanıyor gibi. "Bence çalışmaya başlayalım." dedi.
"Hangi parçadan başlayalım?" Dedim kısık bi sesle.
"Ne biliyim işte söyle bir tane başlayalım" dedi.
Acaba Beril doğrumu söylüyordu ki cidden bu çocuk sabah akşam egoyla besleniyordu galiba.



Karanlığın DeriniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin