Çifel: 7. Mıntıka

128 4 1
                                    

Rüya görmedim. Hiç. Uyandığımda rahat bir yataktaydım.
Gözlerimi araladığımda sarı bir ışık gördüm. Görüşüm bulanıktı. Sonra belirginleşti. Tam üstümde bir lamba vardı.
Sakince etrafıma baktım.
Bir yatak odasındaydım. Sade ama bir o kadar rahat. Tam istediğim gibi bir odaydı.
Neredeydim? En son...Kaan. O neredeydi?
Doğruldum. Daha iyiydim. Çok daha iyiydim. Normal günlük kıyafetler vardı üstümde. Laciver bir tişört, ve kot bir pantalon. Saçlarım yıkanmış ve temiz görünüyordu. Kalktım ve odanın diğer ucundaki aynaya gittim.
Oldukça normal görünüyordum. Sanki oyunlar hiç yaşanmamış gibiydi. Ama biliyordum ki yaşanmıştı.
Acaba diğer oyunlar ne olmuştu? Hangi arkadaşlarım hayatta kalmıştı?
Dışarıdan sesler geliyordu. Çocuk sesleri, konuşma sesleri
Sakince kapıya yürüdüm.
Nerede olduğumu bilmediğimden tehlikede olabileceğimi düşündüm. Bu yüzden masanın üstünde ki en sivri şeyi aldım.
Kapıyı hafifçe araladım.
Bir tür koridordaydım. Diğer odalara kısaca göz attım. Banyo, mutfak, oturma odası. Oldukça güzel ve rahat bir evdi.
Oturma odası alt kattaydı. Orada da ana kapı vardı.
Televizyon açıktı. Teen Wolf, The Vampire Diaries, The Walking Dead gibi diziler vardı. Seç izle menüsünde öylece duruyorlardı. Hepsini izlediğimden pek takılmadım
Pencerelerden dışarı baktım. Hafifçe perdeyi araladım.
Dışarısı harika görünüyordu. Küçük bir sitedeydim. Yarış yapabileceğiniz kadar uzun yolları olan bir site. Aynı tip küçük evler yan yana dizilmişti. Önlerindeki yemyeşil bahçelerde çocuklar top oynuyorlardı. Sosisli sandiviç arabasının önünde benim yaşıtım gençler yemek yiyip gülüşüyorlardı.
Etrafta yaşlı, genç insanlar yürüyorlardı.
Evler sokak boyu ilerliyordu.Her ev özenle yapılmış gibiydi. Hepsinde mor çizgiler vardı. Duvarlarında tek bir çizik yoktu.
İleride de sarı bir okul otobüsü vardı. Sürücüsü kafasını camdan çıkarmış şişko bir adamla konuşuyordu.
Benim evin önünde ise bir karavan vardı. Değişik bir karavan.
Önünde bir adam bir kadın konuşuyorlardı.
Ne olmuştu? Ben neredeydim?
Kapıyı açtım güneş gözüme girdi. Elimle siper yaptım. Bir süre sonra alıştım. Alıştığımda ise çok da alışılmamış bir şey farkettim. Gökyüzü mor rengindeydi. Sanki bir nebulanın içindeydik. Kendimi toparladım. Belki yine rüya görüyordum diye düşündüm.
Karavanın önünde ki adam ve kadın beni görünce gülümsediler.
"Su!" dedi kadın. Kahverengi düz saçları vardı. Yeşil gözlerinden neşe çıkıyordu. Uzun boylu zarif bir kadındı.
"Lütfen buraya gel."
İsmimi nereden biliyorlardı.
"Siz kimsiniz? Neredeyim?Hem adı mı..."
"Su...eminim çok sorun vardır.." dedi yanındaki adam. O da uzun boyluydu. Kısacık kesilmiş sapsarı saçları vardı. Sert bir kişiliği olduğunu hemen anlıyordunuz. Yıllarını askeri eğitimde geçirmiş gibiydi.
"Ben GS.(GS diye isim mi olur ya)Ama şimdi lütfen sakin ol tamam mı?"
"Neredeyim? Ailem nerede? Kaan nerede?"
"Lütfen tatlım. Bak sakin olalım. Ben Kori..."
Sivri aleti onlara doğru uzattı."Sorularıma cevap verin. Oyunlar ne oldu?"
"Tatlım lütfen..." dedi Kori.
"Ailem nerede?Neredeler? Neredeler? Neredeyim?"
"Ufaklık sakin..."
"Sakin olmamı söylemeyin! Neler oluyor?"
"Üfff tamam bu böyle olmayacak."
dedi GS ve cebinden bir enjektör çıkardı. Beni ve Kaan'ı bayılttıkları enjektör ile aynıydı.
Karavanın kapısı açıldı ve iki tane Barışkoruyucusu indi.
Adam bana doğru yaklaştı. Elimdeki sivri şeyi ona fırlattım. Omzuna saplandı.
Acı ile bağırırken koşmaya başladım.
Buradan çıkmalıydım." Su! Dur! Durdurun onu!" diye arkamdan bağırıyorlardı.
Beni neden kovalıyorlardı? Ne yapmak istiyorlardı?

Kırmızı Ferrari'sinden inmiş kız arkadaşı ile konuşan bir adamı ittim.
"Hey!"
"Üzgünüm arabanı ödünç almalıyım."
dedim ve içeri atladım. Anahtar üzerindeydi. Motoru çalıştırdım ve gazı kökledim.
"Hey dur o benim arabam!"

Tamam, GTA daymışım gibi görünebilir. Ama anahtarı unutan o, ne yapıyım?
"Güzel arabaymış..." dedim kendi kendime.
Araba kullanmayı nereden mi öğrendim? Şöyle ki, Açlık Oyunlarında bildiğiniz gibi arena sürekli değişiyor, her sene. Eğer arena şehir olursa diye, boştaki arabaları kullanmamız için çalışma zamanında araba kullanmayı öğretmişlerdi.
Caddeyi takip ettim ve gidebildiğim kadar gittim. Yolda çok fazla araba yoktu. Kenardaki insanlar dikkatlice yanlarından geçerken bize bakıyordu.
Polis arabalarıda peşimdeydi. Arkama baktığımda kullananların normal polisler olduğunh farkettim. Ama pek de sakin olmama yaramamıştı.
Araba kullanma konusunda yeniydim. O yüzden pek de iyi gitmiyordum. Hele ilk gerçek kulanışımın polislerden kaçmakla ilgisi olduğunu varsayarsak.
Evler bir süre gitikten sonra bitti. Okul ve Aquapark gibi yerleri geçtikten sonra ilerideki dağı gördüm.
Dağ sırası vardı. Sanki...tüm şehri çevrelemişti.
Yolun devamında dağın içinden geçen bir tünel vardı. Girişinde de güvenlik vardı.
Tabi ki de takmadım ve engeli kırıp geçtim.
Hâlâ peşimdeydiler. Tünel bittiğinde tünelin girişinin üstünde bir helikopterle karşılaştım.
"Arabayı durdur! Şimdi!"
Onlar kimdi, sorularım neden yanıtlanmıyordu? Duramazım
Ama çok yolum kalmadığımı farkettim. Yolun bittiği yerde bir güvenlik daha vardı. Güvenlikteki askerler silah çekmiş adeta beni bekliyorlardı.
Ondan sonrasında ise bir çeşit hava sahası vardı.
Bizi arenadan almış olan uçaklar ve daha bir sürü uzay çağı tarzında uçaklar vardı. Çoğu yerdeydi. Kimine insanlar bakım yapıyordu.

Çifel: Açlık OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin