11.Bölüm

39 8 1
                                    

Rüzgardan

Şirkete geldiğimde hızlı bir şekilde arabadan inip şirkete girdim asansöre binip 42.Kata bastım
asansör çıkarken düşünmeye çalıştım ama yok düşünemiyorum
kata gelince kapıların açılması ile asansörden çıktım
babamın sekreteri selen hanım ayağı kalkıp
"hoşgeldiniz Rüzgar bey" dedi
"babam müsaitmi" dedim
"müsait efendim" dedi
başımı sallayıp odaya girdim
babam önündeki dosyaya bakıyordu kafasını kaldırıp beni görünce gözlerindeki sevinci gördüm ama yüzümü basıl gördü bilmiyorum ama sevinci şaşkınlığa döndü
"hoşgeldin oğlum neoldu"

"seninle bir konu hakkında konuşmam lazım baba" dedim ve deri koltuğa oturdum babamda yerinden kalkıp karşıma oturdu
"bir derdin mi var oğlum anlat hele" dedi
derin bir nefes alıp
"beni kesmeden dinle tamammı,baba hani biz bir mahalleye taşınmıştık ya ben orda küçük bir kız gördüm baba o kız aynı annemdi annemin ki gibi gece karası saçları mavi gözleri beyaz teni küçük burnu yuvarlak çenesi tombul yanakları vardı aynı annem gibi baba annem siz boşandığınızda 3 aylık hamileydi o kadını eve getirdiğin gün düşük tehlikesi atlattı biliyormusun baba tam 6 ay sonra doğum yaptı annem ben kardeşimi uzaktan bir kere gördüm baba yanına bile gidemedim annem o hastahanede tek başınaydı kimsesi yoktu
baba ben bugün dna için kızdan saç örneği alıp bizim hastahaneye verdim yarın sonuçlar çıkacak ama en etkilisinin kan olduğunu söyledi kurt
bide baba hatırlıyormusun annemin sol boynunda bir ay şeklinde leke vardı kurt bana dediki 'sizde olan doğum lekesinin aynısı ondada var' baba kızkardeşim burnumuzun dibindeymiş baba yıllardır aradığım kardeşim yanımızdaymış da biz görmemişisiz" dedim ve derin bir nefes aldım babama baktığımda gözünde ki pişmanlık için çok geç kalmıştı hemde çok geç
"ad..adı ne" dedi babam sesi titriyordu
"Gece,Dolunay Gece" dedim.

babam kalbini tuttu hemen ayağı kalkıp su içirdim bana baktı gözlerimin içine
"ben çok büyük bir hata yapmışım oğlum ben ona inanmayarak hata yapmışım ya..yarın hastahaneye gidelim onuda çağıralım kan vermeye hazırım" dedi babam kafamı sallayıp ilacını içirdim
"tamam baba"
"bana onu anlatsana oğlum ne iş yapıyor,okuyormu annesi gibi kırılgan narin naif mi" dedi
"bende tam olarak tanımıyorum baba ne kadar ironik dimi baba ben kardeşimi tanımıyorum ama gördüğüm kadarı ile diyeyim
evet kırılgan bir yapısı var naif kibar sesi çok güzel  gülünce iki yanağında çukurlar oluşuyor bide boyu okadar kısa ki sanki yanında küçük bir bebek varmış gibi
aşçılık okumuş şuanda bir restronta şef olarak çalışıyor baba okadar güzel ki zaten görünce anlarsın" dedim ve yerimden kalktım saate baktığımda 17 olduğunu gördüm
"ben artık gideyim baba" dedim
"tamam oğlum yarın görüşürüz selam söyle kardeşlerine"
kafamı sallayıp çıktım şirketten arabama binip mahalleye doğru sürdüm
2 saat sonra apartmanın önüne geldim karşıya baktığımda pencerin açık olduğunu gördüm oraya biraz yaklaştım
yaklaştıkça çok güzel kokular gelmeye başladı sanırım yemek yapıyordu
pencerenin aralığından gördüğüm kadarı ile hamur yoğuruyordu şaçına taktığı beyaz bandana çok yakışmıştı uzun saçlarını yandan örmüş 1 iki tutamı dışarda idi ama çok dikkatli bir şekilde hamur yoğuruyordu arkasını dönüp fırına baktı icinden tepsiyi çikarıp diğerini koydu çok tatlıydı boyundab büyük işlere girişiyordu gülğmsediğimi farkettim telefona mesaj gelince elime alıp baktım
kuzey nerde kaldın abi diye soruyor du bende geliyorum diye mesaj yazıp gönderdim
apartmana girip dairenin önüne geldim kilide anahtarı takıp çevirdim içeri girdiğimde yanık kokuları gelmeye başladı ayakkabılarımı çıkarıp hemen mutfağa geçtim ve gördüğüm şeyle burun kemerimi sıktım
tezgahın heryeri un yağ ocakta yarısı yanmış makarna yerde kırılan bardak parçaları kuzey ve güneye baktığımda gözlerini kaçırdılar
"hemen,hemen burayı temizliyorsunuz bende sipariş veriyorum" dedim ve mutfaktan çıktım hala tartışıyorlardı yukarı çıkacakken zil çaldı delikten baktığımda karşı apartmandaki teyze olduğunu gördüm kapıyı açtım
"buyur teyze" dedim eline baktığımda bir tencere bide saklama kapları vardı
"ben size yemek getirdim oğlum genç oğlanlarsınız şimdi bilmezsiniz yemek yapmayı siz aç kalmayın bunuda gece kızım yolladı size dün verecektim ama unutmuşum yaşlılık işte al hadi al" elindekileri alıp teşekkür ettim oda elini sallayarak merdivenden yavaş yavaş inip demir kapıyı açıp çıktı giriş katta oturduğumuz için daha rahattı
kapıyı kapatıp salona geçtim elimdekileri masaya koydum
"ikizler hadi gelin" dedim bağırarak
onlar gelince
"karşı apartmandaki teyze getirdi bunlarıda gece dün göndermiş ama unutmuş teyze" dedim
kuzey direk saklama kaplarını aldı önüne
birinin kapağını açtığında yaprak sarma vardı
diğerini açtığında börek vardı
diğerini açtığında ise karnıyarık vardı resmen ağzının suyu aktı çünkü bunlar bizim en sevdiğimiz yemeklerdi annemde çok yapardı biz seviyoruz diye
Gecede bilmeden yapmış oldu
bende tencerenin kapağını açtığımda kıymalı zerli mantı olduğunu gördüm
resmen yemeklere saldırmıştık kısa sürede bitince bulaşıkları makineye yerleştirip odaya geçtim ikizlerde odalırana geçtiler zaten çok geç olmuştu önce bir duş aldım sonra kendimi yatağa attım ve gözkerimi kapattım

Geceden

Alarmın sesi ile kalktım hastahaneye gidicektim birazdan
yataktan kalkıp banyoya geçtim elimi yüzümü yıkayıp kısa bir duş aldım bornozumu giyip saçlarımı kuruttum bakım kremlerimi sürüp çıktım banyodan
dolabıma ilerleyip üzerime siyah kumaş tulumu aldım üzerinede deri siyah ceketimi aldım onları yatağa koyum makyaj masamın önündeki pufa oturdum önce saçımı tarayıp sıkı bir at kuyruğu yaptım sonra yüzüme nemlendirici sürdüm dudağımada çilekli lipbalmımı sürdüm o sıra telefonum çalınca ekrana baktım yine bilinmeyen numara meşgüle atıp üzerimi giyinmeye başladım bu kez mesaj gelince alıp baktım

"GECE AÇ ŞU TELEFONU KONUŞALIM BENİ DİNLİYECEKSİN BAŞKA YOLU YOK AÇ LU TELEFONU!!!"

mesajı okuduktan sonra tekrar çaldı açtım
"be istiyorsun benden ya ne? bırak artık açmıyorsam bir sebebi vardır dimi evlisin be adam evli!" dedim

"gecem bak dinle beni bi
isteyerek evlenmedim ben onunla hepsi kağıt üstünde yakında gelicem yanına o zaman daha rahat konuşuruz herşeyi anlatıcam sana olurmu gecem ve bir daha telefonlarımı aç"dedi sonda sinirle

"hayır dinlemiycem seni ne olusa olsun kağıt üstündede olsa evli bir adamla görüşmem ben
beni ne duruma düşürdüğünü biliyormusun sen" dedim ve yüzüne kapattım

küçük çantamı alıp içine telefonumu cizdanımı koyup ayakkabımı giydim
bir taksi çağırıp bindim

2 saat sonra hastahane önüne geldim taksiye parasını verip indim
danışmana gelince
"merhaba beni aramıştınız onun için gelmiştim ben" dedim
kız bana gülümseyip
"evet hanımefendi
8.kat 1132 nolu oda Kurt Dağhan doktorunuz " dedi
bu isim yok canım o öldü imkansız isim benzerliğidir
asansörün düğmesine basıp açılmasını bekledim
kapılar açılınca bindim ve 8.kata bastım kapılar kapanırken bir el uzandı durdu oda binince asansör çalıştı kafamı kaldırıp baktığımda bu kişinin Ömer bey olduğunu gördüm ne zaman dönmüştüki üzerindeki kamuflajla okadar heybetli duruyorduki bian gözlerimi alamadım
"Ömer bey" dedim şaşkınlıkla
bana bakıp
"gece hanım" dedi aynı benim gibi ama kinaye ile üzerime baktığında kaşlarını çattı üzerimde birşey mi vardı üzerime baktığımda birşey göremedim
ona baktığımda gözlerime bakıyordu elini saçıma atıp ucunu kıvırdı kendine çekip kokladı neden kalbim by kadar kızlı atmaya başladı karnımda ağrımaya başladı neler oluyor bana böyle
"kokun"dedi
"kokun çok güzel beni mest ediyor" dedi biraz daha yaklaşıp saçımı derince koklayıp geri çekildi gözkerime bakmaya devam ediyordu gözlerimde her ne gördüyse dudağının kenarı yukarı kalktı ben ona dalmış bir şekilde bakarken asansör kapısının açılma sesi geldi hemen kendime gelip kaçarcasına çıktım asansörden arkama baktığımda onun inmediğini gördüm
önüme bakıp elimi kalbime koydum çok hızlı atıyordu ve tuhaf hissediyordum
biraz daha bekleyip kendime geldim
Kurt Dağhan yazan kapının önüne gelince kapıyı çaldım
içeriden 'gel' sesi gelince kulpu indirip yavaşça açtım kapıyı içeride bulunanlardan birinin şaşkın sesini duydum
"aynı o" dedi
önce doktora baktım sonra odadakilere doktor masanın önündeki koltukta 50 li yaşlarda bir amca diğer koltukta da Rüzgar abi vardı ne alaka şimdi kaşlarımı çattım neler oluyor? doktora tekrar baktığımda gözleri çok tanıdıktı buz mavisi gözler kahve dalgalı kısa saçlar sağ kaşının ortasında uzun çizik bileğine kaydı gözüm ilte o an nefesim kesildi
bunu farkedince ayağı kalktı
"abi" dedim fısıltıyla gözümden yaşlar geliyordu
kafamı iki yana salladım
"hayır,hayır sen öldün gördüm ben seni gördüm yaktılar seni gördüm öldün sen bu gerçek değil" dedim
yanıma gelip kollarımı tuttu
"benim burdayım gerçeğim abim ölmedim özür dilerim erkenden gelmem gerekirdi özür dilerim" kafamı sallayıp
"yalan yalan söylüyorsun hayır benim abim öldü o öldü hayır! bırak! yalan söylüyorsun!gördüm bem seni o çukura koyarlarken gördüm! yalancısın yalancı!" diyip göğsüne vurmaya başladım biri beni tutup göğsüne çekip sarıldı
"yalan söylüyor o öldü" dedim fısıltıyla kendim bile zor duydum ne dediğimi bianda yer ayağımın altından kaydı sonrası karanlık biri gece diye bağırdığını hatırlıyorum

1319 Kelime

DOLUNAY GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin